{TANITIM}

141 5 6
                                    

***
Bir kız... Geçmişi tamamen aklına nakşedilse bile bir darbe ile silinip gitmiş. Hiç bilmediği, yada aslında bilip de hatırlamadığı yaşamı.

***

"Ne hatırlatıyorsun?"

Efkan'nın sorduğu soru üzerine hafızamı olabildiğince zorlayıp unuttuğum her şeyi hatırlamaya çalıştım. Pek işe yaradığı söylenemezdi. Hiç bir şey hatırlamıyordum.

"Hiç bir şey hatırlamıyorum Efkan. Ne geçmişe dair, ne de o gün başıma gelenlere dair hiç bir şey yok kafamda..." üzgün bir halde elime tutuşturduğu kadın çantasından son umut olarak çıkan kadın parfümü dolu olan şişeyi aldım. Bileğimi uzatıp sıktım. Odanın içini parfüm kokusu sarmalarken bir anda zihnime bir anı doldu.

" Hatırladım... "diye mırıldandım. Bir anda nefesim kesildi. Bacaklarım boşalırken yere doğru sendeledim. Efkan tuttu beni yine ve yeniden. O keskin ses yankılandı kulaklarımda.

Silah sesi...

Topuklu botlarla  olabildiğince hızlı koşmaya çalışırken nefes nefese kalmıştı. Ayaklarının altında çatırdayarak kırılan birkaç dal parçalarının çıkardığı seslere lanet ederek daha çok karanlığa doğru ilerledi. Kolunda takılı olan çantanın kayışı çalının birine takılarak koptuğunda "Siktir!" diye mırıldandı. Onu arıyorlardı. Çantayı alacak vakti bile olmayabilirdi. Her an yakalanabilirdi. Hemen şimdi kaçmak  zorundaydı.

Koşmaya devam etti. Arkasına bakmadan gözlerinden akan yaşlarla çok daha hızlı koşmaya çalıştı. lakin giydiği triko elbise bir noktada onun hareketlerini kısıtlıyordu. Burnuna koşmanın etkisinden oluşan rüzgarla üzerine sıkılmış olan parfümün kokusu doluyordu.

"Başaracağım!" diye fısıldadı kendi kendine. Bu cümleyi kurduğu an, "Neredesin kaltak karı!" diye bir ses yankılandı ormanda. Bir adamın sesiydi bu.

Başaramayacak mıydı yoksa? Bu kadar macera boşuna mı yaşanacaktı. Özgürlüğe bu kadar yakınken bitecek miydi her şey? Hayır, başarmak zorundaydı!  Kaçmak zorundaydı! O, bu ormandan sağ çıkıp onların tabiriyle kaçmak; kendi deyimiyle özgürlüğüne koşmak zorundaydı.

"Kaçman fayda sağlamayacak kadın!" diye başka bir adam bağırdı bu sefer. 

Peşinde kaç kişi vardı bilmiyordu. Üç, beş, on?

Saklansa bulabilirler miydi onu?

Düşüncelere sığınarak koşmaya devam ederken tüm ormanın içinde bir el silah sesi duyuldu. Vurulmuş muydu? Hiçbir yerinde acı hissetmedi. Vurulsa bile önemi yoktu artık. Özgürlüğe koşuyordu o.

"Vurulmadım, iyiyim!" dedi kendi kendine.

Bir silah sesi daha duyulduğunda ayağı boşluğa denk geldi. Yere düşmesiyle beraber bir çığlık yankılandı. Düştüğü yerden yokuş aşağı yuvarlanmaya başladığında taş ve dal parçaları bedeninde  acımasızca varlığını hissettirdi. Hızla yuvarlanarak havada süzüldüğünü hissettiğindeyse gözlerini sıkıca yumdu. Bir yerlerden düşüyordu...

İçinden  saymaya başladı. 

Bir... İki.. Üç... Dört.. Beş.. Altı..!

Sırtı yerle buluştuğu an şiddetle sarsıldı. İnanılmaz bir acıyla kasıldı. Kafasından başlayarak bedenine dağılan sızı görüş açısını bulandırdı. Karanlık gecede göğe doğru uzanan ağaçlar silikleşmeye bilinci kapanmaya başladı.

"Her şey bitti, yakalandım. Beni bulacaklar!" diye geçirdi içinden derin bir uykunun kollarına yatarken...

 ***

"Kaç!"

Kafamın içinde yankılanan ses bana dur durak bilmeden bu üç harften oluşan kelimeyi söylüyor. Neyden, ne için kaçıyorum? Kafamın içinde yer edinen bu ses neden beni ürkütüyor?

"Kaç!"

Bu kelime neden beni eyleme sürüklemek istiyor? Deliriyor muyum ben? Birde hiçbir şey hatırlamıyorum ya iyice Arap saçına dönüyor iş.

"Kaç!"

Ayakların benden bağımsız olarak hareketlenip koşmaya başlıyor ama nereye? Bir şeylerden kaçıyorum ben. Bu çok net. Lakin diğerleri değil, hepsi silik...

Sonra bir ses daha geliyor kafamın içinden, "Kaç!, çünkü; Kaçabildiğin kadar kayıpsın..."

*🌲*

Öncelikle merhaba sevgili okurlarım😊

Sizinle bu yeni kurgu ile yeni bir maceraya atılmanın içimde oluşturduğu tarifsiz duyguları içindeyim.

Umarım bu kitabımda gönüllerde taht kurar.

O zaman başlayalım❤️🤛🏻

Kayıp 00.00Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin