|Bölüm 3| Derin Yara İzleri.

57 0 0
                                    

Kendini tanıyor musun? Kendini bilseydin, kaçardın.

~ Johann Wolfgang von Goethe

Sen uyandın,düşman uyandı. Geriye uyanması gereken bir şey daha kaldı. Peki ya özün uyanık mı? Kimsin sen, biliyor musun dostum?

Şu an zihninin en ücra köşelerinde silinip girmiş hayatını anımsamak için çabalıyorsun. Yıllarca emek emek özünü unutmamak için verdiğin mücadeleyi şimdi neden hatırlamadığını sorguluyorsun? Belki de hatırlamak için çabaladığın geçmişimden köşe bucak kaçabiliyor olabileceğine ihtimal dahi vermiyorsun.

Kimliğini bilmeden sorgulamak kolay değil mi dostum? Kimsesizliğin, yalnızlığın getirdiği bir rahatlık bulutu var mesela üzerinde. Peki kim olduğunu bildiğin vakit refaha erecek mi narin bedenin, kötü kaderin? O bulut daha da rahatlık verecek mi sana? İşte orasını sen bilemezsin.

Bu bilinmezliğe tezat bilmem gereken çok az şey var. İnan bana, kim olduğunu bilseydin bir dakika durmaz duramaz kaçardın kendinden. Ve yine inan bana. Seni, sen istemeden; senden özünü çıkararak aldılar. Ruhun bile duymadan...

İnsanlar doğası gereği unutur. Sonra ise bir an unuttukları şey akıllarına gelir ve hayatlarına devam ederler. Günlük hayatımızın içerisinde bile çoğu ufak tefek şeyleri unutup hatırlamışızdır. Kimse kim olduğunu unutmamıştır her halde değil mi? Eğer unutan varsa da mutlaka ya yaşlıdır yada hastadır deriz. Peki ya hiç bir sebep yokken kim olduğunu hatırlamayan biri ne yapar? İşte böyle zamanda bazı anlar vardır belirsizliğin getirdiği ölüm sessizliğine asılı kalıp sallanan. Öyle bir an şu an.

Ortada tek bir soru var cevabı bulunmayan lakin odanın içindeki tüm o samimiyet ortamını kaybettiren ve buz kestiren. Onca yaşanan olayların üzerine hiç bir şekilde farkına varmadığım benliğim şeytanca bana sırıttırken bir ateş var bedenimi basan. Bir insan kimliğini, kim olduğunu, özünü unutabilir miydi gerçekten?

Unuturmuş...

Kimdim ben? Kafam, sıfır alınmış veyahut adeta format atılmış bir bilgisayar gibiydi. Zararlı bir yazılımın tüm bilgileri silmesi gibi beynim özümle olan bütün bilgileri tek tek ortadan kaldırmış yada yok etmişti. Elektrik akımına kapılmış çarpılan biri gibi yatakta titremeye başlayan bedenim tek bir çıt çıkmayan odada nöbet geçiriyordu. Mantığım, kimliğimi çözemeyip kimse olmanın getirdiği boşlukta beynimi bırakıp kalbime yol almış, karman çorman olan duygularım ile hareket etmeye başlamıştım.

Deli düşünceler olan kafam yavaş yavaş reel hayata geri döndü...

Eflal "Ne!" diye bağırarak elini ağzına götürürken evlerinde misafir ettikleri yabancının hiç bir şey hatırlamıyor oluşu sanki ona yapılan bir kamera şakasıymış gibi gelse de ciddiyeti artan ortamda şaka olmadığını kavrıyordu. En azından bunu yüz ifadesine bakıp ben böyle yorumluyordum. Ah Eflal birde daha kim olduğumu bilmediğim benimle arkadaş olmak istiyordu değil mi? 

"Ben..." dedim yine telaşlı olmam gerekirken şok etkisinin getirdiği sakinlik ve dinginlikle. "... neden hiç bir şey hatırlamıyorum?!" diye devam ettim.

Benim soruma eşlik eden bir dakikalık sensizliğin ardından Efkan, bizim aramızda şok etkisini en hızlı atlatan ve bu duruma bir sebep, çözüm yada her neyse bir açıklık kazandırmak isteyen ilk kişi olmuştu. "Ne demek hiç bir şey hatırlamıyorum?" dedi bana ithafen, sonra ise doktor Serkan'a dönerek "Bu durum normal mi Serkan?" diye devam etti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 25, 2024 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kayıp 00.00Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin