Deniz elinde Deniz Meleği'nin bulunduğu parşömen ile uyuyordu. Birden bir patlama sesine uyandı. Gemileri titriyordu. Kalkıp ne olduğuna bakmak istedi. Parşömen hala elindeydi. Yürümekte zorluk çekiyordu, gemi çok fazla sallanıyordu. Dışarı çıktığında kendilerini bombalayan bir gemiyle karşılaştı. Ne yapacağını bilmiyordu. Dümende babasını gördü. İlk defa onu o kadar çaresiz, o kadar korkmuş bir şekilde gördü.
''Baba!'' diye bağırdı. Babası onu duymuyordu. Belki de şuan aklında sadece Deniz'i kurtarmak vardı. Ne yaparlarsa yapsınlar, karşısındaki gemi kendi gemilerini bordalamak için iyice yaklaşıyordu. Deniz ağlamaya başladı. ''Baba lütfen daha hızlı!'' diye bağırıyordu çaresizce.
Korsanlar onlara iyice yaklaştı. Artık kaçmanın başka bir yolu kalmamıştı. Gemilerine ilk korsan atladı. Gözü hemen Deniz'i gördü. Kılıcını çekip denizin üzerine yürümeye başladı. Gözlerinden nefret fışkırıyordu. Deniz ise çok fazla korkmuştu. Hem kendisi, hem babası için. Babası koşarak korsanın önüne geçti. Deniz babasını korsanın yakınında görünce kendisi de ayağa kalktı. Parşömen hala daha elindeydi. Şaşkınlık ve korkudan onu bırakamamıştı bile.
Korsan kılıcını babasına doğru kaldırınca Deniz önüne atladı. Kılıcıyla savurdu Deniz'i korsan. Yere düştü. Kalkamadı.
Yaşlı gözleriyle korsanın o nefret dolu gözlerine baktı. ''Yapma lütfen. O benim babam, o benim kaptanım!'' diye bağırdı korsana.
Korsan Deniz'in ne dediğini duymadı bile. Kılıcı babasının kalbine sapladı. Deniz babasının öylece yere yığılışını izledi. Yapabileceği hiçbir şey kalmamıştı artık. Onun dünyası, her şeyi, sol kanadı olan babası ölmek üzereydi. Belki de ölmüştü.
Deniz şok içerisindeydi. Konuşamıyordu. Hareket edemiyordu. Bedeni öyle bir titriyordu ki sanki koskoca gemiyi titreyen bedeni sallıyordu.
Korsanlar gemide pek bir şey bulamayacaklarını anlayıp eline geçirdikleri parayla ortadan kayboldular. Deniz kendini zar zor toparlayıp babasına koştu. Her taraf kan içindeydi. Önce dayanamayıp gözlerini sımsıkı kapadı ve bağırmaya başladı.
"Ben sadece bu sefer güzel rüyalar görmüyorum. Gerçek değilsin!"
Gözlerini az önce gördüklerini görmek istemediğinden yavaşça açtı. Engin karşısında kanlar içinde yatıyordu. Deniz boynuna sarılıp göğsüne bastırdı kafasını. ''Lütfen kalk baba'' diye bağırıyordu ona. "Ölmedin." Bağırışları öyle fazlaydı ki uzaktan birkaç gemi yanlarına yaklaşmaya başlamıştı. "Ben yarışımı daha kazanamadım. Sen mutlu değilsin. Böyle üzgün mü uyuyacaksın sonsuza kadar? Bak ağzına. Bak. Üzgün duruyor."
Bir çok duygu yaşıyordu o an. Korsanlara duyduğu nefret üst seviyedeydi. Babasına kanatlarımla koruyacağım demişti, yapamadı. Pişmanlık duyuyordu. Tüm dokuz senesi şuan kollarının arasında hareketsizce yatıyordu.
O an yaşlı gözleri parşömene ilişti. Deniz Meleği'nin sol kanadı yırtılmıştı. Korsanın kılıcı parşömene denk gelmişti.
"Benim kanatlarım Deniz Meleği'nin kanatları kadar büyük mü değildi yoksa baba?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Denizin İntikamı
AcciónArkadaşlar kitap yazmaya yeni başladım. İlk zamanlar da biraz imla hatam olabilir, idare etmeye çalışın bu problemi yakın zamanda çözeceğim.