Uyanır uyanmaz babasına koştu Deniz. Üstüne atladı. ''Uyan kaptan, Uyan. Bugün şampiyon olacağım!'' Babası gülerek kucakladı onu. ''Hadi bakalım şampiyon, hazırlayalım seni. Ama senden önce yemeğimizi.''
Deniz yemeğini hızlıca yedi. Üstüne suya girebileceği bir şeyler giydi. Sonra çok da uzak olmayan yolu yürümeye başladılar.
Yarış limanda olacaktı. Etraf çok kalabalıktı. Deniz'in ismini kontrol ettirip yarışa hazırlanmak için limana geçtiler. Deniz babasına yaklaşıp, ''Eğer başaramaz isem bana kızar mısın?'' diye fısıldadı çünkü başkalarının duymasından ve onun güçsüz olduğunu düşünmesinden utandı.
Babası diz çöktü ve tam gözlerinin içine baktı oğlunun. ''Sen zaten çoktan başardın oğlum.''
Yarışacakları çocukların hepsi deli doluydu. Sıraya geçtiler, çocuklar Deniz'i iterek daha öne geçmeye çalışıyordu. Deniz alışkın değildi böyle şeylere. İnsan içinde büyümemişti. Huzursuz etmişti onu bu ortam. Onu ittikleri gibi itmeyi bırak kimseye bakmıyordu bile.
Elinde silah olan bıyıklı bir adam geldi. ''Çocuklar silahın patlama sesiyle yüzmeye başlayacaksınız. Karşıdaki gemiye ilk ulaşıp sancağı ilk alan ödülün sahibidir.''
Deniz çok fazla heyecanlanmıştı. Yanındaki çocuk ''Hiç şansın yok, en iyi yüzücü benim.'' dedi ukala bir tavırla.
Deniz çocuğa bakıyordu. Boy olarak Deniz'den uzundu ve daha yapılıydı. Gözü biraz korktu. Ama kararlıydı. Çocuğu izlerken silahın patlamasını duydu. Hepsi birden suya atlayıp yüzmeye başladılar. Deniz o an bir şey fark etmişti. Yüzmeyi seviyordu. Ona bu huzur veriyordu. Günlerce yüzsem sıkılmam diye düşündü kulaç atarken.
Sırada beklerken yanında duran çocukla aynı hizada gidiyordu neredeyse. Deniz kulaçlarını hızlandırdı. Gittikçe farkı açıyordu.
Gemiye yaklaştığında arkasından gelen bir çığlık duydu Deniz. "Ayağım çok acıyor, yardım edin." diye bağırıyordu birisi. Geri dönüp baktı, çocuk boğulmak üzereydi. Gemiye çok yaklaşmıştı. Bir sancağa, bir de arkasındaki çocuğa baktı. Pek düşünmedi, geriye doğru dönüp kulaç atmaya başladı. Çocuğa sıkıca sarılıp limana doğru yüzmeye başladı.
Yapılı olan çocuk sancağı kapıp yarışı kazanmıştı. O da limana yüzüyordu. Deniz limana varıp çocuğu kurtardı. Ama birinci olamadığı için üzülüp birden ağlamaya başladı. Gözleri babasını arıyordu, kaptanını.
Ağlarken birisi onu omzuna kaldırdı. Ve herkes Deniz için bağırıp tezahürat yapıyordu. Sancağı alan çocuk ise ne olduğunu şaşırmış kendi başına bekliyordu. Kimse onunla ilgilenmiyordu. Deniz şimdi daha çok mutlu olmuştu. Gözleri kalabalığın arasından babasını gördü. Babasının ona gururla bakışlarını. Hemen babasının yanına koştu, sarıldı ona.
''Baba kazanamadım.'' derken o kadar mutsuzdu ki babası dayanamayacak gibi oldu. Deniz bu yarışı gerçekten istemişti ve kararlıydı. Canı yanan çocuğa kızmıyordu ama keşke olmasaydı diye düşünmeden edemiyordu.
''Ben sana şampiyonsun, çoktan kazandın demiştim. Dediğim gibi oldu. Bak şampiyonsun.'' dedi. Herkes Denize bakıp gülümsüyordu. Bu Deniz'i bir nebze de olsa gülümsetti.
Engin, oğlunun elinden sıkıca kavradı. Kalabalık da etraftan dağılmaya başlayıp birinci olan çocuğa yöneldi. Deniz izlemek istese de Engin oğlunun daha çok üzüleceğini bilerek izlemesini istemedi ve onu omzuna alıp gemilerine doğru yürümeye başladı.
Gemilerine döndüklerinde Deniz de doğal olarak kurumuştu. Minik bedeni biraz yorgun düşmüştü bu yüzden üstünü giyip yatağına yattı. Her zaman olduğu gibi düşüncelere daldı. Babası acaba üzülmüş müydü kazanamadığı için? Düşünüp dururken uyuya kaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Denizin İntikamı
AksiArkadaşlar kitap yazmaya yeni başladım. İlk zamanlar da biraz imla hatam olabilir, idare etmeye çalışın bu problemi yakın zamanda çözeceğim.