Hueningkai kendisine gelen sıra ile yerinden kalkmış ve topların önüne geçmişti. İçlerinden mavi olanı seçti ve lobutların tamamını devirmek için kendine en uygun açıyı bulmaya çalıştı.
Soobin onun tüm mimiklerini büyük bir dikkatle izliyordu. Şekilli gözlerinin ağır bir şekilde kısılıp açılmasını, parmaklarının gerilmesini, bacaklarının belli bir açıyla yer almasını..
Taehyun bunu farketmişti.
İkizini bu denli dikkatle izleyen birini ilk defa görmüştü. Ve kalbine konan siyah bir leke kendini kasmasına neden olmuştu. Böyle hissetmemeliydi belki de, ama onlar dünyaya varlıkları damla olarak düştüğünden beri bağlılardı birbirlerine. Kardeşi için kokusunu aldığı bu hoş olmayan hissin, bir şeyleri bozmasına izin veremezdi. Bu yüzden önlemini almalıydı.
Kai'nin atışını atıp tüm lobutları devirmesinin ardından ise tek gülümsemeyen o olmuştu. Bakmamıştı bile.
Oturduğu koltuktan ağırca kalkmış ve tereddütle gözlerini arkadaşlarında gezdirmişti.
"B-ben lavaboya gitmek istiyorum, benimle gelir mi-misin, Soobin hyung?"
Soobin sorusunun ardından gözlerini Taehyun'a çevirdiğinde, Kai'ye bakarken yüzünde oluşan gülümseme yavaşça silinmişti. Taehyun'un yüzü ciddiyete bürünmüştü.
Soobin önce başıyla onaylarken, ayağa kalkarken "evet" diye de tekrarlamıştı.
Taehyun'u belinden hafifçe ittirerek lavaboya yönlendirirken, hafifçe eğilmiş ve kulağına "Sorun ne?" diye fısıldamıştı.
Taehyun cevap vermedi.
Sessizce erkek WC yazan kapıdan girdi ve Soobin'in de içeri girmesiyle gözleriyle bölümü taradı. Kimsenin olmadığını anladığında duvar tarafında duran Soobin'e sertçe dönmüş ve kollarını göğsünde bağlamıştı.
Taehyun'un ne yaptığının farkına vardığında Soobin kaşlarını çatmış ve önünde dikilen arkadaşının gözlerine odaklanmıştı.
"Sorun Kai, hyung. Ona nasıl baktığını gördüm ve.. bundan açıkça rahatsız oluyorum. Sana asla saygısızlık yapmak istemiyorum ancak kardeşime yaklaşmanı istemem, en azından aşık olarak."
Soobin öylece dururken, Taehyun'un gözlerinde gördüğü ateş benzeri parlama kalbini ağrıtmıştı. Bu ikiz, fazla zekiydi ve kendisi dikkatsizin tekiydi. Kai'ye olan hisleri neredeyse çöptü onun gözünde. Çoktan farkına varmıştı. Açık sözlülüğü ise, onun en güçlü silahıydı.
"Bak Taehyun, Hueningkai çok güzel., görünüşü, kişiliği.. Ondan etkilendiğim doğru ancak.. ancak aşk.. yok." Soobin daha kendine bile inandıramadığı bu yalanı sözcüklere döktüğünde Taehyun'un ağzından 'hıh' gibi bir ses çıktı ve parlak gözlerini devirdi.
"Lütfen, en azından beni ciddiye al hyung. Biz daha küçüğüz, eğer Kai de sana karşılık verirse, okulda nasıl görüleceğini düşün. Süper ikizlerken, bir anda süper ibne olarak görüleceğiz. Sana güveniyorum, bir süre kardeşimden uzak kal olur mu?"
Taehyun derin bir nefes alıp arkasındaki kabinlerden birine girdiğinde Soobin dudaklarını birbirine bastırmış ve bu yola girdiği için kendine lanet etmişti. Kalbini kaptırmak hafife alınacak bir olay değildi. Belli ki daha kendine söylemeye utandığı bu aşk ikisine ve hatta üçüne ayak bağı olacaktı.
Ama nereye kadar, diye düşündü. Belki yaşıtı birine dönebilirdi ancak o zamana dek Hueninkai'nin minik bedeni etrafındayken, saçları etrafa güzel kokular yayarken, güzel gözleriyle gülümserken.. nasıl durdurabilirdi ki kendini?
Olacak iş değildi.
Taehyun'un sözlerine uyamayacaktı, emindi.
'~

ŞİMDİ OKUDUĞUN
[BLU,e]-kaibin
Fanfiction[tamamlandı] "birlikte uzun bir hayatımız olsun ve birbirimizi hep sevelim, küçüğüm." ||because, love u|| ----- hueningkai & soobin ----- bşl:11819 btş:21620 ×tümhaklarıtaehyun'aaittir×