Arabayı park edip kafeye doğru adımladık. Elimi tutunca dönüp yandan yüzüne baktığım sırada önüne bakarak konuştu
- Güzelim bu kadar özlediğini bilseydim okuldan daha erken alırdım seni.
Dediğinde kıkırdayıp koluna sarıldım. Kafenin önünde duran masalardan birine geçtik. Ceketini arabada bırakmıştı, kravatını çıkardı rulo yapıp bana uzatınca alıp çantama koydum. Siyah saçlı garson kız yanımıza gelip menüyü önümüze koydu. İkimizde Deniz mahsüllü linguine seçip bekledik.Bu sırada koyu bir sohbette başmıştık. Ben derslerin yoğunluğundan, o davalarından bahsetiyorduk. Yemeklerimiz geldiğinde çok aç olduğum için yemeğe başladım. O sırada Alptuğ telefonla konserlere bakıyordu.
- Lina senin sınavların başlamadan bir şeyler yapalım. Ne zaman başlıyorlar ?
- Hmm tam bilmiyorum ama iki hafta sonra başlar her halde.
Tamam dercesine kafasını sallayıp telefonundan konserlere bakmaya devam etti.Yemeklerimiz bitmiş bir şeyler konuşurken telefonu çaldı
- Efendim Atakan?
...
- Hmm, tamam ben hallederim şimdi.
...
Mırıldanıp telefonunu kapattı. Elimi tutup okşadıktan sonra öpüp
- Güzelim büroda işim çıktı. Eve gidip dosyaları alıp geçicem. Seni okula mı bırakayım ?
Gülümseyip
- Hayır canım bende eve geçeyim. Bu gün derslerim çok yoğun değil. Dinlensem iyi olur. Yarın sabahtan kursa gideceğim zaten.
Tamam diyip garsonu çağardı ve hesabı istedi. Ödedikten sonra arabaya binip eve doğru yol aldık.Koltuğa yayılmadan önce uzanıp radyoda en sevdiğimiz kanalı açtım. Sevdiğimiz şarkılaradan biri çıkınca Alptuğ uzanıp sesi daha da açtı. Keyfim yerine gelince iyice yayıldım. Yol açık olduğu için biraz daha hızlanınca uzanıp düğmeye basıp üstü açtım.
Elimi çekicekken tutup elimi vitese koyup kendi elini de elimin üstüne koyup vites attıktan sonra gaza biraz daha bastı.Kısa süre sonra eve varmıştık. Kapıyı kendi anahtarımla açıp içeri girdim. Arkamdan içeri girerken ıslık çalarak yukarıya, çalışma odasına gitti. Bende mutfağa geçip akşam için yemek yapmaya başladım. Kısa süre sonra belimde büyük ellerini hissettim. Belime kollarını sarıp beni kendine bastırdı. Kalçalarımı ona sürtünce boynumdan öpüp
- İlla gitme Alptuğ, at beni yat...
Dönüp ağızını kapattım
- Terbiyesiz senii.
Diyip hafifçe ağızına vurunca kıkırdayıp elimi öptü. Yana çekilip ocaktaki tencereyi açtı ve çorbayı kokladı. Suratındaki mutluluğu görünce sırıtıp harmanladığım tavuğu akşama kadar beklesin diye dolaba koydum.Alptuğ salona gidip çantamı getirince kravatını istediğini anlayıp hemen ellerimi yıkayıp kuruladım ve kravatı çıkarıp boynuna geçirip bağladım.
Bir anda dudaklarını dudağımda hissedince kollarımı boynuna doladım, kalçamda ellerini hissedince gülümseyip iyice yaklaştım. Sonunda geri çekilince gülüp saçımı kulağımın arkasına
sıkıştırıp
- Ne içindi bu tutkulu öpücük?
- Benle ilgili bir şey yaparken
yaptığın işi bitirene kadar çok ciddi bakıyorsun. Mavi gözlerinin
odaklanmış hali çok hoş.
Diyip saçlarımı öptü. Elinden tutup ona kapıya kadar eşlik ettim. Tekrar öpüşüp arabaya binince el sallayıp kapıyı kapattım.
