5

5.5K 467 87
                                    

Hırsız: Az önce papatyaları çok sevdiğini öğrendim.

Bignonia: Sanırım okumayı bitirmedin hala.

Hırsız: Okuyacak vaktim olmuyor yoksa şimdiye bitirmiştim.

Hırsız: Yanlız anlayamdığım bir şey var.

Bignonia: Evet yine ne söyleyeceksin bakalım.

Hırsız: Neden çiçekleri sevdiğini ona söylemedin.

Bignonia: Belki devamında yazıyordur bana soracağına okusana.

Bignonia: İşim var benim.

Bignonia: Sana iyi eğlenceler.

Bignonia: Umarım o günlüğü kaybedersin.

~

Telefonu kapatıp cebime koydum ve adımlarımı hızlanındırarak insan dolu caddede yürümeye başladım.

O sırada gözüme çiçekçi takıldı. Gözümün ilk gittiği yer papatyalar olmuştu. Az önceki mesajlarda geçen cümleler şimdi bana göz kırpıyordu.

"Bence başarabilirim. " diye mırıldandım. Ardından korkak bir şekilde çiçeklere yaklaştım.

"Ablacım bana bir buket papatya verir misin? "

"Tabii hemen. "

Kadın büyük bir ustalıkla papatyaları buket haline getirirken elimi ağzımla kapattım.

"Buyrun 15 lira. "

Kadının uzattığı buketi alıp parayı verdim ve daha fazla orada durmamak için yürümeye başladım.

Buketi kendimden uzak tutarak götürmeye çalışıyordum ama işe yaramamıştı. Bir kaç dakikaya kalmadan hapşırmaya başlamıştım.

Nihayet hastanenin önüne kadar geldiğimde. Şöyle bir durup haşırmaktan akan gözlerimi sildim.

Tekrar yürümeye başlayacağım sırada üç kere ardı ardınca hapşırdım. Olayın etkisiyle önümde yürüyen adama çarpmış ve buketi elimden düşürmüştüm.

"Çok özür di-" demeye kalmadan tekrar hapşırdım.

Adam olayın şokuyla ne yapacağını bilememiş sadece yere düşen buketi alıp bana uzatmıştı.

Buketi geri aldım.

"Teşekk-"

Ve tekrar hapşırık.

Adam bu sefer bıyık altından gülmüştü.

"Önemli değil. Bence çiçeklere karşı hassasiyetiniz varsa bir az daha dikkatli davranın. Hem çiçeklerin hemde sizin yararınıza olur. "

Kısa bir süre durup düşündüm.

Ne demek istedi şimdi bu.

Sadece gülümsemek ile yetindim ve yoluma devam ettim.

Nedense adamın bana laf sokar gibi olduğunu hissetmiştim. Ya da en azından bakışları öyleydi.

Hastaneye girişimi yaptıktan sonra direk olarak asansöre ilerledim. Neyseki boştu ilk giren kişi ben olmuştum.

Hemen arkamdan o adamda girince bakışlarımı ondan alıp direk yere çevirdim.

Asonsör kapanıp yukarı doğru yükselmeye başladığında bir kaç kez daha hapşırmıştım.

Sonra aniden gülme sesi yankılandı. Daha çok kendini tutmaya çalışan ama ağzının kenarından çıkan o gülme sesi.

Kızgın ve sinirli bakışlarımı direk ona doğru çevirdim.

Seni hiç gözüm tutmadı oğlum.

O ise hiç bir şey demeden karşıya bakıyordu ama nerden baksan kendini zor tuttuğu belliydi.

"Tutma kendini gül. Yoksa ağzından değil başka bir yerinden kaçıcak. "

En azından bu cümleyi hapşırmadan söyleyebilmiştim.

Adam bu sefer haddini daha da aşarak gülmeye başladı.

"Bak işte bu iyiydi. " dedi yüzsüz gibi.

"Salak. " diyerek söylendiğim sırada asansörün kapısı açılmış ve hızlı bir şekilde ordan çıkmıştım.

Geri dönüp asansör kapanmadan önce sinir dolu bakışlarımı ona yönelttim.

Ne kadar da rahattı öyle.

Her şeyi boşverip koridorda yürümeye ve odayı aramaya başladım. Odayı bulana dek bir kaç defa daha hapşırmıştım.

Kapının önüne geldiğimde derin bir nefes alıp akan gözlerimi ve burnumu sildim. Ardından yavaşça kapıyı açtım ve içeri girdim.

Uyuyordu.

Geçen haftaya göre daha çok kilo vermiş ve yüzünün rengi değişmişti.

Ama bu iyi demek mi oluyordu bilmiyordum.

Hemen yanında ki koltukta ise babam uzanıyordu.

Bu hastane kokusunu oldum olası sevememiştim. Ameliyatlar, iğneler, serumlar falan. Hiç biri bana göre değildi.

Sessizce yanına gelerek çiçekleri masanın üzerine bıraktım ve hiç bir şey demeden geri dönüp çıktım.

Çıkmadan önce duyduğum bir ses beynimde yankılandı.

"Teşekkürler abla. "

Kapıdan çıkar çıkmaz hemen kapı duvarına çömeldim ve neredeyse akacak olan göz yaşlarımı sildim.

İçeride daha fazla kalsaydım kesinlikle ağlardım.

O sırada cebimde ki telefona bildirim geldi.

Aklımı dağıtmak için direk açtım ve gelen mesaja tıkladım.

~

Hırsız: Alerjisi olduğunu tahmin etmeliydim.

Hırsız: Git gide daha da heyecanlanıyorum.







Bignonia | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin