Thirty one

7.3K 466 293
                                    



Bu saatte bölüm mü olur aq dkdnksnxksnxksnx
Küçük bir sürpriz yapalım dedik
Malum yarın pazartesi...
Öpücükler
X

***

Arabamın içinde oturmuş, Murat'ın çıkmasını bekliyordum. Dün bir ton hava basmıştım çocuğa, yok uyanamam falan diye, ama telefon ilk çaldığı anda ayağa fırlamıştım. Bu duruma o da çok şaşırmıştı ama sonuç olarak otoparkta gizli gizli binayı gözlüyordum.

Binadan yanında 4-5 kişiyle çıkan Oğuz'u görünce duraksadım. Bana göster ama elletme demişti, umuyordum ki resimden bahsediyordu. Murat yanında Faruk'la konuşa konuşa kantine geçince derin bir nefes alıp indim arabadan.

Proje çantamı kolumun altına alıp anahtarlarımı sallaya sallaya yürüdüm. Oğuz nasıl bir yılandı bilmiyorum ama gözleri hemen beni bulmuş, gülümsemesi sırıtmaya dönüşmüştü. Karşılığında gözlerimi devirip yanına yürüdüm. "N'aber lan, at kestanesi?"

"İyidir Alper, senden n'aber? Çok özledin mi beni?"

"Dün bütün gece boyunca ağladım, Allah'ım Oğuz'un yüce suratını bana görmeyi nasip eyle diye."

"Eh, her insanın genel ruh halidir bu." Sırıtarak saçlarımı karıştırıp kolunu omzuma attı ve Murat'ların yanına geçtik.

"Selam gençler, bebeğimle bana yer açın." Oğuz son bir haftadır annem gibi davranıyordu bana. Dip dibe oturup gülümsedim ortaya doğru.

"Güneşten daha parlaksın yine." Faruk göz kırpıp beni baştan aşağı süzünce gergince gülümsedim. Profesyonel yavşaktı yemin ederim.

"Her zamanki halim oysa ki."

"Egon da güneşle yarışır ha." Oğuz gülerek omzumu dürttü. Sürekli bir şeyler ima ediyordu ama anlamıyordum amına koyayım. Iqum yoktu ki benim.

Masada 5 kişiydik. Bir saat sonra dersim vardı, yani sadece bir saatim vardı ama bu kalabalıkta Murat'ın çıplak resmini çıkaramazdım. Gavat mıydım lan ben?

Murat bacaklarımın arasına koyduğum çantaya bakıp gülümsedi. "Getirdin, değil mi?"

"Getirdim." Sesimin kısık çıkması isteğim dahilinde değildi. Maldım, mal.

Faruk Oğuz'a kaş göz yapıp ayağa kalktığında Oğuz da ayaklandı. Diğer çocuğun adını bile bilmiyordum zaten. Ama o da kalktı. Saçma sapan bir vedalaşma faslından sonra gittiler. Murat gözlerini dikmiş bana bakıyorken Oğuz'un yanımda olmasını isterdim. Beni kolunun altına alıp saçlarımı karıştırsa daha iyi hissederdim çünkü.

"Osman abi, burdayım!" Birden elini kaldırıp bağırdığında kantinci masamıza doğru gelip bir tepsi bıraktı. Dün dediği şeyler vardı. Zeytinli açma ve krem peynir iki taneydi. "Ben kahvaltı yaptım ama yerim."

Dediğine ikimiz de gülüp kaldık bir süre. Sonra gerginlikten kurtulmak için çayımdan bir yudum aldım. Sessizce kahvaltımızı yapmaya başladık. Balla kaymağı karıştırıp bıçakla yedim Murat'ın tuhaf bakışları eşliğinde. Yeme alışkanlıklarım biraz garipti ama ne yapayım, alışkanlıktı.

"Renklendirme yaptın mı?" Kafasını krem peynir kutusundan kaldırmadan sorunca cıkladım. Son olarak sandviçimi de üç koca ısırıkla bitirip yutmaya çalıştım.

"Bir sigara da içeyim, göstereceğim." Karton bardağın dibinde kalan çayı da yudumlayıp sigaramı çıkardım. Ceplerimi yoklayıp çakmak aradım ama büyük ihtimalle arabada kalmıştı. Öfleyip gözlerimi gezdirdim çevrede. Yan masadaki çocuğu görmemle şaşkın şaşkın kaldım öyle ama hemen gözlerimi çektim. Böyle olmayacağına karar verip yerimden kalkıp öbür masadan çakmak istedim, esmer olan kız gülümsedi. "Biz kullanmıyoruz ama, Atlas! Çakmak versene."

Aseksüel Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin