Ege'den
Dünden beri bana yazan kişinin göndereceği defteri bekliyordum. Bana her gün mesaj atıyordu. Ne hissettiğini az çok anlayabiliyordum ama kendi dilinden okumak daha iyi olacaktı. Kantinde öylece otururken önüme bir defter kondu. Kafamı kaldırdım ama şüpheli kimseyi göremedim. Defteri tabii ki okulda okumayacaktım. Okul çıkışı hızılı adımlarla eve gittim. Üzerime rahat bir şeyler giydikten sonra yatağıma oturdum. Defterin ilk sayfasını açtım ve okumaya başladım:
22.02.2018
Bugün onu ilk görüşümdü. Öylece yürüyordum bahçede. Sonra onu gördüm. İlk gördüğüm anda olduğum yerde kaldım. Çok güzeldi. Evet, yakışıklı değil güzeldi. Aramızdaki onca mesafeye rağmen güzel bulduğum şey yüzü değildi, kalbiydi. Arda'ya bakışlarını gördüğümde anladım bunu. Ona değer veriyordu. Arda'yı kıskanmadığımı söylesem yalan söylemiş olurdum. Karşılıklı oturmuş konuşurken gülüyorlardı ve onun gülüşü kalbimi ısıttı. Onun gülmesini izlerken gülümsedim ben de. Gülümsemesi bulaşıcıydı. O ne kadar gülerse Arda da o kadar gülüyordu. O güldüğünde karşısındakini mutlu edecek kadar gülüyordu çünkü. Belki de insanlarla en çok paylaştığı şey gülüşüydü. Yanlarına bir kızın ilerlediğini görünce gülüşüm dondu. Ben sevgimi kendime itiraf ettiğim sırada sevgilisinin onu öpmesi kalbimi ikiye bölmüştü.
Gerçekten bu kadar uzun süre beni nasıl sevmişti? Dile kolay iki yıldı geçen. Okumaya devam ettim.
23.02.2018
Dünkü hayal kırıklığımı atlatmıştım. O da insandı, pekâlâ sevgilisi olabilirdi. Okul bahçesine girdiğimden beri gözüm her yerde onu arıyordu. Sonunda onu bulduğumda gülümsedim. Yanında kimse yoktu. Oturduğu bankın yanındaki banka oturdum ve onu izlemeye başladım. Yüzünde bir mimik bile oynamadı. Arda'nın geldiğini görünce belli etmeden izlemeye devam ettim. Arda'yı görünce gülümsemeye başladı. İşte bu gülümseme kalbimin delice çarpmasına sebep oldu. Çok güzel gülüyordu. Onu biraz daha izledim ve onlar kalkınca ben de kalktım. Sınıfını da öğrenmiştim bu sayede. Yakında ismini de öğrenirdim.
Biraz daha ilerledim.
17.09.2019
Okullar açılalı çok olmadı. Onu çok özlediğimi fark ettim. Zaten onu görmediğim her gün aldığım nefes içimi parçalıyordu. Yaz boyunca resimlerine bakarak hasret gidermeye çalıştım ama olmadı. Ona özel gülüşünü canlı görmek varken fotoğrafları beni pek de mutlu etmemişti. Okulda onu gördüğümde ne yapacağımı şaşırmıştım. Aklımda sadece onun var olması güzeldi. Belki hiç gözlerimin içine bakmayacaktı ama ben ona hep bakacaktım. Yüzündeki her bir detayı ezberlemiştim. Görüp görebileceğiniz en güzel kahverengi gözlere sahipti. Bir şeye odaklanınca "O" şeklini alan dudakları vardı. Minik bir burnu ve üzerindeki çillerle öylesine tatlıydı ki. Benimse sadece onu görünce hızlanan bir kalbim vardı. Kalbim öylesine onunla doluydu ki beni bir bütün haline getiren en güzel şey yine oydu.
Saatlerce benim hakkındaki düşüncelerini okudum. Son sayfaya geldiğimde ıslanmış bir kağıt, bozulmuş bir mürekkep gördüm ve defterin sonunda bir kolye buldum. Kolyeyi elime aldım ve inceledim. Kolyede bir kar tanesi vardı ve kar tanesinin ortasında "E" harfi vardı. Yeniye benzemiyordu. Galiba kendi kolyesiydi. Kolyeyi avucuma aldım ve son sayfayı okumaya başladım.
31.03.2020
Bugün bu defteri ona vereceğim. Heyecanlı mıyım? Evet. Bunca zamandır düşüncelerimi yazdığım bu defteri ona vermek acıtacak belki de. Mesaj atarken bile tam olarak ona kendimi dökmezken bunu yaparken içimdeki tüm cesaret kırıntılarını da atıyorum içimden. Bundan sonra hiçbir şeye cesaretim yok benim. Ege'yi sevmekten başka. Ona bundan sonra yazmayacağım. Onu bundan sonra göremeyeceğim. Çok zor gelecek bana başka bir yere gitmek. Ama artık yoruldum ve buna ihtiyacım olduğunu düşünüyorum. Onu sevmeye devam edeceğim. Onu hep seveceğim. O benim ilk aşkım, ilk heyecanım, ilk mutluluğum, ilk gözyaşım, ilk hayal kırıklığım. Onu sevmeyi bıraktığım gün kalbimin yerinden acımasızca çıkarıldığı gündür. Defterime, düşüncelerime iyi bak Ege. Onların buna ihtiyacı var. Ben bana iyi bakmamana alışığım idare ederim. Seni seviyorum kalbimin tek ve gerçek sahibi.
Defteri kapatıp yanımdaki komodinin üstüne koydum. Yazdıkları beni bir düşünce denizinin içine sürüklemişti. Okuldan ayrılacaktı. Onu görmeme fırsat vermeden gidecekti. Buna izin veremezdim. Beni böylesine seven kızı tanımak istiyordum. Telefonumu elime aldım ve numarayı aradım. Açmıştı ama konuşmamıştı. Konuşmaya başladım.
" Okulun yanındaki parka gelir misin? Seni tanımak istiyorum. Beni bu kadar çok seven kızı tanımak istiyorum."
Karşı taraftan bir hıçkırık sesi geldi. Onu ağlatmak istememiştim. İlk önce hışırtı sesleri geldi daha sonra kısık sesle konuşmaya başladı.
"Yapamam Ege. Ne kadar gelmek istesem de yanına ben o kadar cesaretli biri değilim. Beni unutma olur mu? Beni unutursan bile en azından sevgimi unutma."
Ben öylece dikilirken telefon kapandı. Onu bulacaktım. O istemese bile onu bulacaktım.
............
Elimden bu kadar geldi. Umarım memnun olursunuz 🍃
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefret/ Texting
Short Story"Aşk, ondan nefret ederken bile onun için kendini feda edebilmekti." Melodi: Selam. Melodi: Nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Melodi: Tek bildiğim biraz daha içime atarsam yaşamanın bana zor geleceği... Melodi: Bunu bir an önce söyleyip kurtulmalıyım...