Ege: Bugün nasılsın bakalım?
Melodi: Yorgun, bıkmış, halsiz... Sen?
Ege: Artık kötü.
Ege: Bir şeyler yapmak ister misin?
Melodi: Ne gibi?
Ege: Ben biraz Ankara'yı araştırdım. Kocaman bir lunapark varmış burada. Birlikte gidelim mi?
Melodi; Aslında yalnız kalsam daha iyi olacak.
Ege: Lütfen Melodi. Seni artık ağlatmak değil, güldürmek istiyorum. Bir saat sonra oraya geleceğim eğer gelmek istersen ben aşağıda olacağım.
(Görüldü)
Melodi yatağında hafifçe doğruldu. Gidip gitmeme konusunda kararsız kalmıştı. Ege bir şeyler için çabalıyordu bunu görüyordu ama nasıl yaklaşacağını bilmiyordu. Ege İzmir'e döndüğünde bunları yapamayacakları aklına gelince ayağa kalktı.
Odasındaki aynadan kendine baktı. Kızarmış yanakları, çökmüş gözleri ve kurumuş dudakları gözüne çarptı. Adımlarını banyoya yöneltti. Yüzünü soğuk suyla yıkadı. Odasına geri döndü ve dolabının karşısına geçti.
Siyah bir pantolon ve kırmızı bir sweatshirt çıkardı. Üzerindekilerden kurtuldu ve çıkardığı kıyafetleri giydi. Saçını bağladığı tokayı çıkardı ve bileğine taktı. Siyah sırt çantasını da alarak odadan çıktı.
Annesi Melodi'ye soran gözlerle baktı.
"Dolaşacağım biraz."
Annesi pek tatmin olmasa da kafasını sallayarak mutfağa girdi. Melodi ayakkabılarını giydi ve asansörü beklemeye başladı. Güvenlikten çıktığında etrafına göz gezdirdi. Bakışları Ege'yi bulduğunda ona doğru yürümeye başladı. Ege Melodi'yi fark edince ona odaklandı.
"Geldiğin için teşekkür ederim."
Melodi kafasını sallayarak belli belirsiz bir sesle "Rica ederim." dedi.
Ege yürümeye başlayınca Melodi de onu takip etti. Otobüs durağına varana dek yürüdüler. Aralarındaki sessizlik öylesine rahatsız ediciydi ki Ege bundan kurtulmak istercesine ağzını birkaç kez açıp kapadı. Ne diyeceğini seçmeye çalışıp seçemiyor gibiydi. Seçmeye çalıştığı cümle Melodi'yi üzmeyecek bir cümleydi.
Durağa vardıklarında Melodi Ege'nin yapamadığı şeyi yaptı ve sessizliği bozdu.
"Ankara'ya taşındığımı kimden öğrendin?"
"Bersu'ya sordum."
"Anladım."
Aralarındaki tek konuşma da böylece kapanmış oldu. Binecekleri otobüsün geldiğini gören Ege ayağa kalktı. Melodi de Ege'ye ayak uydurdu. Otobüsteki ikili koltuklardan herhangi birine oturdular. Melodi başını cama yaslayarak dışarıyı izlemeye başladı. Ege ise daha önce yapma fırsatı bulamadığı şeyi yaptı. Melodi'yi izlemeye başladı.
Melodi Ege'nin gözlerini üzerinde hissediyordu ama bakmaya cesareti yoktu. Zamanında bakmak için çırpındığı gözler çok yakınındaydı ama bakamıyordu. Birden kendisine uzatılan kulaklığın teki görüş alanına girdi. Kafasını Ege'ye çevirdiğinde kulaklığın diğer tekini kulağına takmış Ege'yi gördü. Kulaklığı kulağına taktı ve çalacak şarkıyı beklemeye başladı.
Cem Karaca'nın sesini duyduğunda hafifçe gülümsedi. Bu Son Olsun şarkısının melodisini nerede duysa tanırdı. Şarkının sözlerini mırıldanmaya başladı. Ege ise yüzündeki tatlı tebessümle Melodi'ye bakıyordu. İnecekleri durağa kadar birlikte müzik dinlediler.
Otobüs onları lunaparkın tam önüne bırakmıştı. Melodi hayranlıkla lunaparkı izliyordu. Ne kadar da büyük bir yerdi burası. Eğer tek gelmiş olsaydı burada kaybolacağına emindi. Yeterince incelediğine emin olduğunda adımlarını girişe yönlendirdi. Ege ise gülerek peşinden gitti.
Birlikte oradan oraya sürüklendiler. Melodi bir oyuncağı gösteriyor, birlikte ona biniyorlar; Ege başka bir oyuncağı gösteriyor bu sefer de buna biniyorlardı. Yorulduklarını hissedene kadar bir sürü oyuncağa bindiler. Daha sonra oturmaya karar verdiler. Banklardan birine oturdular. İkisinin de yüzünde mutluluk tebessümleri vardı. Çocukken binmek istedikleri ne varsa binmiş olmanın zafer gülümsemesi de olabilirdi bu gülümseme.
Bir süre oturduktan sonra Melodi saati kontrol etti ve eve gitmesi gerektiğini söyledi. İndikleri otobüse tekrar binip Melodi'nin oturduğu siteye geldiler. Sitenin önüne geldiklerinde ikisi de bir süre sustular. Her ne kadar ayrılmak istemeseler de ayrılmak zorundalardı. Melodi adımlarını siteye yönlendirdiği sırada Ege onu kolundan çekip sarıldı. Melodi'nin hiçbir harekette bulunmadığını fark eden Ege tam ayrılacakken Melodi'nin kolları Ege'nin boynundaki yerini almıştı. Bir süre sessizce birbirlerine sarıldılar.
Melodi geri çekilmesi gerektiğini fark edince kendini geri çekti. Son kez Ege'ye baktı ve sitenin kapısını ittirdi. Melodi gözden kaybolana kadar onun gitmesini izledi Ege. Apartmana girdiğinden emin olunca ters istikamete doğru yürümeye başladı. Kalbi pişmanlıkla doluydu. Onu üzdüğü için kendine o kadar kızıyordu ki son zamanlarda dalgınlaşmıştı. Tüm gün Melodi'nin gülümsemesine takılmıştı gözleri. Ne güzel gülüyordu. Bu kadar güzel gülen birini ağlamaya mahkum ettiği için bir kez daha kızdı kendine.
Ege içindeki pişmanlığıyla savaşırken Melodi yatağına uzanmış bugünü düşünüyordu. Ege bilmese de Melodi'nin hayallerinde hep Ege'yle lunaparka gitmek vardı. Bilmeden de olsa bunu gerçekleştirmişti. Bugünü düşünürken uyuyakaldı. Uzun zamandır ilk defa bu kadar çabuk uykuya dalmıştı.
••••••••••••••••••
Bölüm nasıldı? Yazarken bir miktar kıskanmış olabilirim. 🤫
Kendinize iyi bakın 💚
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefret/ Texting
Short Story"Aşk, ondan nefret ederken bile onun için kendini feda edebilmekti." Melodi: Selam. Melodi: Nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Melodi: Tek bildiğim biraz daha içime atarsam yaşamanın bana zor geleceği... Melodi: Bunu bir an önce söyleyip kurtulmalıyım...