17

245 21 55
                                    


Gitarını,sahneden görevli olan çocuğa verir vermez önlüğünü giyip içki siparişlerini almaya başladı. Bar tezgahına yaklaştım.
"Bir amatöre göre iyisiniz beyfendi" dedim. Kafasını kaldırıp gülümsedi. Gülünce gözleri kısılıyor,neredeyse hiç görülemeyecek hale geliyordu.

"Aynen Beth. Böyle yaz sen. Hatta kitabın kapağına Calum'u koy tam olsun."diye söylendim kendi kendime. Sonunda bir kurgu bulmuştum ve yazmaya karar vermiştim ama iki haftadır ana karakteri yazdığım her kelime,Calum'u işaret ediyordu. İki haftadır normalden de neşeli olduğu için etrafa gülücükler dağıtması da bana hiç yardımcı olmuyordu.
Delirmeme ramak kalmıştı.

"Ne yapıyorsun?"

Calum bir anda arkamdan yaklaşıp seslenince irkilmiş ve panikleyip bilgisayarın kapağını oldukça sert bir şekilde kapatmıştım. Mantıklı olan bir tarafim olsaydı şu an bana kıçıyla gülüyor olacağına o kadar eminim ki.

"Film izliyordum." dedim. Tek kaşını kaldırarak şüpheli bakışlar attı.
"Öyle mi ne tür?" diye sordu. Bir şeylerin ters olduğunu biliyor ve üstüme geliyordu ya da ben öyle hissediyordum.
"En sevdiğim tür" dedim çünkü beynim hızlı çalışmaya alışık değildi. Hızlı çalışması gerekince saçmalıyodu.

"Müzikallerden hoşlandığına hâlâ  inanamıyorum" dedi gülerek sonra bi anda durdu ve "siktir" dedi. Birkaç saniye sonra bana da dank etti. Ona hiç hangi türü sevdiğimi söylememiştim oysa o,müzikal sevdiğimi biliyor ve buna hâlâ inanamıyordu. Ne zaman öğrenmişti ki hâlâ inanamıyordu. Bilgisayarı dizimden çekip koltuğa koydum.

"Müzikal sevdiğimi nerden biliyorsun?" diye sordum.
"Beth ben" dedi ve devam edemedi. Şimdi yanmıştım kesin telefonuma bakmıştı ve Thomas ile olan konuşmalarımızı okumuştu. Ondan bahsettiğim konuşmayı da okumuş olabilirdi.

"Sen ne Calum?" diye sordum.

"Bilgisayarını ödünç aldığımda dosyalarının arasında "filmler" diye bir dosya vardı. Ben de merak edip içine göz attım çoğunluk müzikal olduğu için en sevdiğin tür olduğunu düşündüm."

İçime bir anda su serpildi. Bilgisayarımı ona ödünç vermiştim ve içinde de bir sürü müzikal vardı gerçekten.

"Beth özür dilerim. Bana kapak tasarımlarına bakmam için vermiştin ama ben izinsiz kurcalamış oldum. Özür dilerim" dedi. Gerçekten de üzgün duruyordu.Başka biri yapsa kıyameti koparırdım çünkü kişisel eşyalarım benim için aşırı önemliydi. Ancak karşımdaki Calum'du. Karekteri ile beni ilk günden beri etkileyen kibar çocuktu. Yaptığı bir hatada sinirlenecek değildim sonuçta sadece filmlere bakmıştı.

Boş bulunup "Önemli değil bir an telefonuma baktın sandım" dedim.

"Telefonunda ne olduğunu sorabilir miyim? dedi yanıma oturup. Haftalardır ona açılmak istiyor ama arkadaşlığımızı tehlikeye atmak istemiyordum ama artık ona söylemenin zamanı gelmişti. Ergen gibi davranmanın lüzmu yoktu. İkimiz de yetişkindik o benden hoşlanmıyor olsa bile arkadaş kalmayı becerebilirdik. Umarım.

"Bir arkadaşımla senin hakkında yaptığım bir konuşma" dedim çekinerek.
"Dedikodumu mu yapıyorsunuz bayan White" dedi gülerek.

Pekala Elizabeth yara bandı çekermiş gibi söyle gitsin. Yani en kötü platonik olduğunu öğrenirsin diyerek kendime gaz verdim ve derin bir nefes aldım.
"Dedikodu sayılmaz senden hoşlandığımı söyledim sadece" dedim.

Ona söylediğimde rahatlayacağımı düşünmüştüm ama şu an beynim maksimum hızda çalışıyor ve olası tüm olumsuz senaryoları çıkarıyordu.
Calum yüzüme bakıyor ama bir şey söylemiyordu. En sonunda derin bir nefes aldı.

"Benden daha çabuk cesaretini topladığına inanamıyorum" dedi.

Bu onun da benden hoşlandığı anlamına geliyordu sanırım. Yine de açıkca söylemesini istedim.
"Yani sen de benden hoşlanıyorsun?" dedim. Sesim kontrolüm dışında sevinçli çıkmıştı.
"Evet. Neredeyse tanıştığımız ilk günden beri hemde. Uzun zamandır cesaretimi toplamaya çalışıyordum"dedi.

Pekala duygularımın karşılıklı olduğunu öğrendiğimde rahatlayacağımı düşünmüştüm oysa  aksine kalbim daha da hızlı atmaya başladı. Aşk söz konusu olduğunda rahatlama söz konusu olmuyordu sanırım.

"Cesaretimi toplayıp yapmak istediğim bir şey vardı izninle en azından onu yapmak isterim"

"Tamam. Ne yapmak istiyordun?" diye sordum. Gerçek bir soru değildi gerçi. Sonuç olarak yüzlerce aşk romanı okumuş ve iki tane de yazmıştım. Ne olacağını tahmin ediyordum. Calum da beni yanıltmadı ve beni öpmeye başladı.

Elini yanağıma koymuştu ve oldukça sakin bir şekilde öpüşüyordu. Her ne kadar sakin olsa da kısa bir öpüşme değildi. Geri çekildiğinde elinin sıcaklığı yanağımı ısıtmıştı. Gerçi yanağımın ısınma sebebi elinin sıcaklığı mı yoksa elinin oradaki varlığı mı pek emin olamıyordum. Caluma baktım. Şimdiye kadar gülüşüne hep hayran olmuş ve her ayrıntısını  zihnime kazımıştım ama şu an gördüğüm gülümseme bambaşkaydı.

"İlk günden beri bana bu kadar yakın davranman şimdi mantıklı bir hâl aldı" dedim kendimi tutamayarak. Söylediğime gülmekle yetindi ve sahte bir ingiliz aksanıyla

"Madam size sevgilim diye seslenebilir miyim?" dedi. Gülerek başımı salladım. 

Bir anda Calum arkamda bir yere baktığında arkamı döndüm. Ashton ordaydı ve ilk defa bana seni öldürmek istiyorum ifadesiyle bakmıyordu. Karşımızdaki koltuğa geçip oturdu ve bana gülümsedi. Şu anda manga  karakteri olsam çizer konuşma balonuma kocaman bir soru işareti koyardı.

"Ashton'ın kafası mı iyi?" diye sordum Calum'a fısıldayarak. Ashton bir anda kahkaha attı. Korkarak koltuğa daha da sindim. Calum da bu hareketimi görünce sesli gülmeye başladı. Beni koltuktan ayırıp kendisine yasladı.

"Ashton'ın kulakları çok iyi duyar. Seni duyduğu için gülüyor" dedi.

"Yine de bu, bana neden gülümsediğini açıklamıyor" dedim. Kendimi Ashton'a garip garip bakmaktan alamıyordum.
Ashton gülmeyi sonunda bırakıp konuşmaya başladı.

"Sana olan davranışlarımı açıklamalıyım. İlk geldiğinde gerçekten de senden hoşlanmıyordum çünkü sana ihtiyacımız olmadığını düşünüyordum. Hâlâ da olmadığını düşünüyorum. Her neyse daha sonralarda ise Calum, bana senden hoşlandığını söyledi. Ben de dostumun iyiliği için sana soğuk davrandım." dedi.

Kafamdaki soru işareti sayısı ikiye çıkmıştı.

"Tamam da bana soğuk olmanın Calum'a nasıl bir iyiliği oldu ki?"

Ashton kendi yüzünü işaret ederek.
"Şu yakışıklılığa bak Elizabeth. Sana soğuk davranmasam kesin bana aşık olurdun"dedi.

Calum kulağıma doğru fısıldadı.
"Grupça gübre ile beslendiğimizi düşünüyordun ya. Bu çocuk egosunu gübre ile besliyor" dedi.

Kahkaha atmaya başladım. Sadece Calum'un espirisinden dolayı değil bugün olan her şeyden dolayı mutlu olduğum için de kahkaha attım. Ashton ve Calum da bana katıldı.

Michael merdivenin ilk basamağından bize bakarak yukarı doğru "Luke sanırım evinde ot içmişler" diye bağırınca daha da güldük ve uzun zaman sonra gerçek Ashton'ı tanıma fırsatı buldum.





Pekala hiç birisine açılmadığım için açılma yazamadım

Pekâlâ hiç öpüşmediğim için öpüşme yazamadım.

Pekala ben genel olarak aşık olmadığım için aşk yazamadım.

Burdan saygılar selamlar herkese okuduğunuz için teşekkürler

A Word And A ChordHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin