02.09

1.4K 126 17
                                    


Mutfakta tıkınmaya devam ederken yediklerimi sindirmek için su içtim. İremin bana bağırmasıyla koşarak odama gittim. "Hadi be! Kaç yıllık yemek yedin?"  İreme göz devirip telefonumu elime aldım. WhatsApp' dan iki bildirim ve bir cevapsız arama vardı. Parmak izimi okutarak ekranı açtım ve uygulamaya girdim.

Ulaş: telefon çaldığında açmayacaksan

Ulaş: ne diye yanında taşıyorsun bu telefonu

Aptal bir sırıtışla parmaklarımı klavyeye dokundurdum.

Gece: yemek yiyordum . Duymamışım

Ulaş: neyse,

Ulaş: hazırlandın mı? geliyorum

Gece: hazırım da nereye gidiyoruz?

görüldü

Telefonumu elimden bırakarak İreme döndüm. "Elbisenin abartılı olmadığından emin misin?" İrem bininci kez göz devirdi bana. "Gece eminim dedim sana. Çok güzel oldun bak valla. Hiç abartılı da değil sana yemin ederim. Çok güzelsin. Zaten Ulaş seçti bu elb-..." Nefessizce kurduğu cümlelerin ardından ağzından kaçırdığı şeyle duraksadı. "Ne dedin? Neyi Ulaş seçti? Biliyorsun değil mi? her şeyden haberin var. Söyle çabuk. Anlat her şeyi." İrem teslim olmuşcasına ellerini havaya kaldırdı. Tam konuşacakken onu durdurdum. "Hayır, hayır söyleme. Sakın söyleme. Süpriz olması lazım. Sakın söyleme." İrem tatlı telaşıma gülerken kafasını salladı. "Salak"

Aynanın karşısına geçerek yansımama baktım. Bu elbiseyi Ulaş'ın seçtiğine inanamıyordum. İstemsize gülümsedim. Siyah kısa bir elbiseydi. Belimi sarmaladığı için olduğumdan ince göstermişti beni. Omuzlarımdan düşen yakaları siyah dantelle kaplanmıştı. Aynı şekil de belden aşağı kabararak inen etek bölgesi pileliydi ve onun da alt uçlarına dantel döşenmişti. Fazlasıyla zarif duruyordu.


Kaşlarımı çatıp İreme döndüm. "Hani bu elbise senindi. Pis yalancı." İrem nefesini dışarı bıraktı. "Gececim, aşkım, birtanem, bebeğim. Hani süpriz yapacaktı ya sana"

İrem makyajımı tazeledikten sonra çantamı elime verdi. "Kızım var ya.Çok güzel oldun lan." Sevinçle yerimde sektim. Ardından kulağıma gelen korna sesiyle koşarak pencereden baktım. "Ulaş geldi. Geldi Ulaş." İrem beni pencerenin önünden kapıya ittirirken ona karşı koymadan kapıdan çıkıp ona el salladım. "şans dile"

Merdivenlerden yavaşça inerek apartmanın kapısına geldiğimde derin nefes aldım. Ardından kapıyı açarak dışarı çıktım. Ulaş kalçasını arabanın kapısına yerleştirerek ellerini cebine koymuştu. Yere doğru indirdiği yüzünü kapı açılınca bana döndürmüştü. Koca bir gülümseme sundum. Gözleriyle beni tararken o da aynı şekilde gülümsedi.

Gözlerimi gözlerinden ayırırken onu süzdüm. Ulaşın gömlek giymeyi sevmediğini biliyordum. O yüzden gömlek giymediği için şaşırmamıştım. Kat izi belli olan bir pantolon giymişti. İçine kattığı beyaz tişörtün üzerine 'Pull&Bear' dan aldığına emin olduğum bir ceket giymişti. Aksesuar olarak ise kemer kullanmıştı. Her zaman ki gibiydi işte. Yakışıklı.


Ulaş yanıma yaklaşarak elini uzattı. Elini tutarak önümde ki iki basamaktan indim. "Merhabalar hanımefendi." Gülümsedim. "Merhabalar beyefendi"

Arabaya yaklaşırken kapımı açar diye düşünmüştüm. Fakat kendi kapısını açarak koltuğa yerleşti. Bozuntuya vermeden arabanın önünden dolaşarak kapıyı açtım ve koltuğa yerleştirdim.

Anahtarı yerine yerleştirerek bana baktı. Emniyet kemerinin takılı olduğunu görünce önüne döndü. Ben de bakışlarımın yönünü değiştirerek camdan dışarıyı izlemeye başladım. "Güzel görünüyorsun."

Kafamı Ulaşa döndürdüm. "Ha? A evet teşekkür ederim." Eteğimi düzeltirken Ulaşa döndüm. "Sende çok güzel olmuşsun. Yani yakışıklısın. Yakışıklı olmuşsun. Zaten  yakışıklıydın ama işte... Ah, her neyse." Ulaşın muhteşem tonu geldi kulağıma. Ben de gülümsememe engel olamazken kafamı salladım. "Böyle giyindik ama nereye gidiyoruz ki?" Ulaş gülümsedi. "Gidince görürsün"

-bölüm sonu

Lütfen bölüm sonların da parmağınızı küçük yıldıza dokundurmayı unutmayınız.

Klavye Delikanlısı | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin