2. Ölümün Acı Sızısı

36 6 9
                                    

Anne...
Ben iyi değilim.
Neyi tuttuysam elimde kaldı.
Atladığım her öğün için üzülen sen, ruhumdan akan kanı görsen, nasıl dayanırsın bilmem... (Ali Lidar)

Anne... Kızın bir balık olmak istiyor. Balık olup her şeyi unutmak istiyor. Bir gün balık olur da seni unutursam affet beni anne. Çünkü kızın artık nefes alamıyor. (Seher Gökalp)

Sezen Aksu 'masum değiliz'

Hayatımız için birtakım kararlar alıyorduk. Hiç kimseye sorma gereği duymadan. Kimsenin ne diyeceğini umursamadan. Verdiğimiz bazı kararlar, kimi zaman doğru oluyordu, kimi zaman ise sonu görülmeyen bir karanlık.

Benim hayatım tam olarak nasıl ilerliyordu bilmiyorum. Aradan geçen zaman çok şey öğretmişti bana. En çok da güçlü olmayı ve dik durmayı.

Bazen gitmekte doğru bir karar mı verdim? Diye düşünüyorum.

Bir yandan o kadar zordu ki gitmek her şeyi ardında bırakmak. Ama bir yandan da güzeldi. Kendi ayaklarının üzerinde durmak, yeni şeyleri öğrenmek, kendini geliştirmek. Bir kadın için bunlar çok önemli bir unsurdu. En önemlisi de bir adama bağlı kalmamak. Yapacağınız en büyük hata sırtınızı bir adama yaslamak.

Bu tabiî ki bana göre öyle.

Ben de tam olarak öyle yaptım. Başlarda evet belki hiçbir şeyi bilmeyen bir insan olabilirdim. Ama ben büyüdüm. Artık o çaresiz ve güçsüz kız değilim.

Elimdeki dosyalara sadece bakıyordum. Okumuyor öylece bakıyordum.

İşte yine o melun his. Aşk desen değil. Sevgi desen değil.
Saf ve taze; acı. Üstünden seneler geçse de kapanmayacak yaralarım var. Ne olursa olsun geçmeyecek...

Bazen bir balık olmayı isterim. Her şeyi unutan bir siyah balık. Çok imrenirim balıklara. Ne karışanları olur ne de acı çektirenleri. En güzel özellikleri unutmaktır.
En çok sevdiğim özellikleridir unutmak.

"Armina!" adımı duymamla boş bulunup korkudan irkildim. Kaşlarımı çatıp arkamı döndüm.

"Selim!" Selim ellerini göğsünde bağlamış bir şekilde bana sırıtarak bakıyordu. Ona anlaması için daha kaçıncı kez adımı yüksek sesle hitap etmemesini söylemeliyim. Kaçıncı kez de anlayacak adımın yüksek sesle hitap edilmesinden hoşlanmadığımı.

"Buyrun Armina Hanım" deyip elini ağzına götürüp gülüşünü saklamıştı. Bunda komik olan şey nedir biri bana açıklayabilir mi acaba?

Pek espiritüel bir insan olmadığım ve arkadaş canlısı bir insan olmadığım doğrudur. Lâkin bu kadar da değil. Selimin yaptığı şeye gülünmez. Çünkü şaka değil Selimin yaptığı.

İnsanların size yapmayın dediği şeyi neden inatla yapıyorsunuz. Yapmayın diyorlarsa demek ki bir nedeni vardır. Öyle değil mi?

Derin bir nefes alıp Selime doğru yürüdüm. Tam önünde durdum. Ve tam gözlerinin içine baktım. Deliciydi bakışlarım. O an karşımda demirden bir duvar olsaydı çoktan bakışlarımdaki âlevden erimişti.

Selimin gülümseyen yüzünün yerini endişe aldı. Gözlerinde ki endişeyi bu açıdan görebiliyordum.

"Bak Selim. Anladım şakacısın, espiritüel bir kişiliğe sahipsin lâkin ben ne şakacı ne de espiritüel bir insanım. Yani kısacası bana bulaşma. Bu seni son uyarışım olsun." deyip bir şey demesini beklemeden odama geçtim.

Masamın başına geçip Deryayı aradım acı bir kahve istedim.

Kafam o kadar yoğundu ki işten. Bazen nefes almaya bile fırsat bulamıyordum. Boğuluyordum kendi denizimde.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 29, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Mavi YosunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin