(Selena Gomez- Fetish)
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
İyi okumalar^^
...
Kan.
İnsan bedeninin ortalama 5-6 litresini oluşturan bu kırmızı sıvı, yaşamımızın en önemli parçasından biridir. Kan olmazsa kalp çalışmaz, kalp çalışmadığı için ise organizma, faaliyetini durdurur ve yaşamına son verirdi.
Bu da, canlı bir bireyin ölümü demektir.
Kan, içinde tüm yaşamı bulundururken, tüm genetiğimizi ve bizi biz yapan bilgileri bünyesinde saklardı.
Kan, yaşam demekti.
Kan, sırdaştı.
Kan, insanın biyolojik imzasıydı.
Kavradığımız yanaklarımızla bedenlerimizi birbirine doyumsuzlukla çekiyor, nefeslerimiz birbirine karışırken biz, birbirimize karışıyorduk. Ruhumu şeytana satıyordum ve bundan mazoşistçe zevk alıyordum.
Hoşuma gidiyordu bu karanlığa çekilmek.
O, bir şeytandı. Ben ise, onun dişleri arasından aralık dudaklarıma akıttığı, ısırdığında kanıma karışan zehriyle mahvolmaya gelmiş bir, kayıp yoldaştım. Yahut, yarım ruhlarımızın birleşmesini sağlayacak kırmızı bir, iptim.
Ellerini vücudumda gezdirirken kalçama inmiş, kumaşın üstünden kavrayarak kendine bastırmıştı. Bu hareketiyle ön taraflarımız birbirine çarpmış, dudaklarına kısıkça inlememe sebep olmuştu. Hala yanaklarında olan ellerimi saçlarına çıkartıp çekiştirdiğimde, tek bir hamleyle beni kucağına almış, dudaklarımızı ayırmadan odadan çıkarak merdivenlere ilerlemişti.
Basamakları oldukça dikkatli inerken beni de bir o kadar dikkatli tutuyor, eş zamanlı olarak ateşi iyice kavrulmuş, sert ve hızlı öpüşmemizi kontrolü altında tutuyordu.
Ellerim boynuna, tutunabileceğim tek dal misali sarılırken parmaklarımı, tutamlarından geçirip iç gıdıklayıcı bir şekilde çekiştiriyordum.
Merdivenlerin ardından bir elini kalçamdan indirmiş, hemen peşinden bir kapı açılma sesi duymuştum. Çok geçmeden sırtım, yumuşak yatakla buluştuğunda dudaklarımız ayrıldı ve ben, bir anlık nerede olduğumuza bakma fırsatı buldum.
Duvarları gri rengine hakim olan bu oda içinde; çalışma masası, tekli, şarap kızılı, kadife bir koltuk, üstünde yattığım siyah nevresimli bir yatak, aynalı, büyükçe bir gardrop ve birkaç süs bitki bulunduruyordu.
Gözlerimi kısaca odada gezdirirken onun mükemmel yaratıcılığına bir kez daha şahit olmuş, ardından yeniden ona bakmıştım.
Doğruca gözlerimin içine bakıyordu. Kalbim, sanki maratona çıkmış gibi atarken kollarımı boynunda biraz gevşeterek yutkunmuştum. İrislerim, onun karanlık boşluğundan, koyu kırmızı kana bürünmüş dudaklarına düştü.
Elleri, ince belimi kavrayıp okşarken yüzünü yüzüme yaklaştırarak fısıldadı, ''Burası da yatak odam işte.'' Başımı ağırca aşağı yukarı sallamış, ''Çok güzelmiş.'' demiştim, hala öpüşmenin etkisinden çıkamazken.
Beynim pelte haline gelip kulaklarımdan aşağıya akacakmış gibiydi ve ben karşısında titriyordum. Neden titrediğimi bilmiyordum fakat, ilkim olduğunu göz önünde bulundurursak ve bunun, onunla birlikte olacağını da eklersek, sebebi ortaya çıkıyordu kuşkusuz.
''Devam etmek istiyorum.'' Nefes nefese söylediğim cümlemle bedeninin, ellerim altında kasıldığını hissetmiştim. Bana şüpheli bakıyordu ve bu gerilmeme sebep oluyordu. Sonradan pişman olacağımı falan düşünüyorsa, bunun imkanı dahi söz konusu değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ineedyourbody | jikook (Düzenleniyor.)
Fanfiction''Öyledir ki zihin, kandırılmaya en müsait, en oyuncakvari varlıktır. Yönetmesini bilmezsen seni delirtir, yanlış yönetirsen seni öldürür.'' [𝐛𝐝𝐬𝐦]