(Crossfire- Stephen)
Yorumlarınız, düşünceleriniz, tepkileriniz benim için çok önemli ve değerli. Oy verip, yorum yapanların ellerinden öpüyorum.
İyi okumalar^^
...
"Geçmişteki kendime, şimdiki kendime ve gelecekteki kendime sesleniyorum! Ne olursa olsun, yaptığın hiçbir şeyden pişman olma. Yaptığın yanlış dahi olsa pişman olma, yalnızca ondan ders çıkar. Çünkü hayat, yaşamaya değerdir, sandığımızdan ötürü."
...
Dikkatlice merdivenlerden aşağıya inmiş, etrafı kontrol etmiştik. Fakat ne birisi vardı, ne de kırık vazo dışında herhangi bir iz. Oflayarak bir elimi belime, diğerini alnıma götürmüş ve gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalışmıştım. Jeongguk, bir fırça ve küçük bir kürek yardımıyla vazonun kırıklarını toplayıp çöpe atarken, olumsuz hislerin içimi sıkmaya başlamasıyla kendi içimde ufak çaplı bir savaş veriyordum.
Onun tehlikede olduğu gerçeği, her nefes alışımda suratıma bir tokat misali çarpıyordu. Rahatsızca kaşlarımı çatıp ilerledim ve koltuğun kol koyma kısmına kalçamı yaslarken kollarımı göğsümde bağladım.
"Tehlikedesin." Ortamın aşırı sessizliği ve gerginliğinden dolayı rahatsız olup söylemiştim ama sesim, en az sessizliğini bozmaya çalıştığım ortam kadar gergin bir tınıya sahipti.
Jeongguk başını kaldırıp bana kısaca bakmış, ardından işini bitirdiğinde ellerini birbirine vurarak tozlarını silkeleyip yanıma gelerek koltuğa oturup sıkıntılı bir nefes vermişti.
"Biliyorum ama," sustuğunda ondan tarafa döndüm ve kaşlarımı çattım.
"Ama?" sorumla gözlerini yummuş ve göğsünü şişerecek, derin bir nefesi ciğerlerine çekip ardından titrek bir şekilde salmıştı.
Yavaşça başını bana kaldırdığında, gözlerinde endişe parıltıları görüyordum. "Kendim için endişelenmiyorum Jimin. Senin için endişeleniyorum. Neden geldin ki zaten? Neden kendini gelip de, tehlikenin tam ortasına attın? Ben seni nasıl koruyacağım, sen böyle bana karşı gelirsen? Yoongi en başında haklıydı, yanımda olmamalıydın. Sana zarar verebili-"
"Kapat çeneni!" sözleriyle öfkeden tırnaklarımı avuç içlerime geçirmiş ve gür bir sesle konuşmasını bölmüştüm.
Sinirle ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledim ve geri dönüp, tekrar ilerleyerek volta atmaya başladım. Ellerimi sertçe saçlarımdan geçirdiğimde ondan tarafa dönük bir halde, olduğum yerde durmuştum.
"Sen bu cümleleri nasıl kurmaya cesaret edebilirsin ya! Ben buraya Yoongi'nin veya başka birinin zoruyla gelmedim ki! Neden benim için endişeleniyorsun?! Benim için endişelenecek neyin var ki? Sikeyim sevgili bile değiliz! Kimi, kim olarak, neyden koruyacaksın?!" sinirden deli gibi bağırıyor, ağzıma ne gelirse söylüyordum. Ne yapacağımı şaşırmıştım.
Bu halimi şaşkınca izleyen Jeongguk ise, sadece izlemek ile kalıyordu. Çünkü ben bile, bu halimi hiç bilmiyor ve tanımıyordum. Ben, hiç kimse için bu kadar gözümü karartmamıştım. Ben, hiç kimseye sonradan pişman olacağım şekilde, konuşmamıştım. Bu gerçek ben miydim? O zaman, bundan önceki ben kimdi? Neydi o?
Hırsla oturduğu yerden kalkıp üstüme adımladığında, hareketlerini kestirememiş ve olduğum yerde onunla beraber duvara yapışmıştım. Dudaklarımdaki sert baskı, ne kadar kendimden geçirecek seviye de olsa da, ona karşı koyup ittirerek benden uzaklaşmasını sağlamıştım. Yalpalayarak, zorlukla durmuş ve bir eli ensesine gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ineedyourbody | jikook (Düzenleniyor.)
Fanfiction''Öyledir ki zihin, kandırılmaya en müsait, en oyuncakvari varlıktır. Yönetmesini bilmezsen seni delirtir, yanlış yönetirsen seni öldürür.'' [𝐛𝐝𝐬𝐦]