you lose your way, just take my hand

1.1K 104 101
                                    

Louis Harry'nin arabasını tanıdığında o tarafa doğru yürüdü ve içeriye geçti. Kötü anılarına rağmen bu arabada olmayı seviyordu. Üstelik içinde Bay Styles da varsa...

"Çok beklemedin umarım."dedi Harry onun ısınmak için birbirine sürttüğü ellerine bakarak.

"Hayır. Hemen geldiniz."diyerek cevapladı onu Louis yarım saattir soğuk havada beklemesini ve artık soğuktan titremeye başlamasını görmezden gelerek. Ne de olsa arabanın içi sıcacıktı ve adama onu bekletmesiyle ilgili yakınmanın sırası değildi. "Nereye gidiyoruz?"

Louis bu hediye alma işini çok da mantıklı bulmuyordu. Öyle biri nasıl bir hediye alınıp mutlu edilebilirdi ki? İstediği her şeyi alıyordu zaten.

"Bir araba galerisine. Buraya biraz uzak ama inan bana buna değecek."

Ah,tabii ya... Louis dışından bunun ne kadar iyi bir fikir olduğunu söylerken içinden kıskançlıkla kuduruyordu. Çünkü kendisinin evde çürüyen bir ehliyeti vardı ve kesinlikle ona pahalı arabalar alacak bir babası yoktu.

Garip bir sessizlik oluştuğunda Louis paranoyak bir şekilde ne kadar kıskandığının belli olduğu endişesine kapılarak söyleyecek bir şeyler aradı. Sonra arabadaki düşük sesli müzik dikkatini çekti.

"Bu grubu sever misiniz? Nathan da çok sever. Oğlunuzla benzer müzik zevkine sahip olmanız ne kadar güzel. Evinize gelmekle ilgili en sevdiğim şey onun mükemmel plak koleksiyonu." Louis bir yandan konuşurken bir yandan kan dolaşımı engelleyen pantolonu yüzünden yerinde kıpırdanıp duruyordu. Bunu giymekle çok büyük bir hata yapmıştı. Çok büyük.

"O koleksiyon aslında bana ait."

"Ah öyle mi?"dedi Louis şaşkınlıkla. "Bu o kadar eski plakları bulmasını gayet iyi açıklıyor."

Harry gergin bir gülümsemeyle başını hafifçe döndürerek ona baktı. "Otuzlu yaşlarımdayım Louis. Yetmişlerde ben de genç değildim,biliyorsun."

"Tabii,ben o anlamda dememiştim zaten."

"Bazıları kendi babamdan kalma. Bazılarını da uzun uğraşlar sonucu buldum."

"Anlıyorum." Louis tırnaklarını yemeye başladığını farkına varınca gerginleştiğini anladı ve fark edilmemesi için ellerini bacaklarının altına sıkıştırdı. Aslında çok da gerilecek bir durum yoktu. Harry onun ona yaşlı olduğunu ima eden şımarık çocuklardan biri olduğunu mu düşünüyordu? Durum kesinlikle böyle değildi. Olgun olması Louis'nin dikkatini başlı başına çekerken üstelik bir de aşırı derecede ateşliydi. Onun dışında ise...Kendisi muhtemelen dediği her şeyle koca bir salak gibi görünüyordu.

Arabası kendi pahalı,erkeksi ve oldukça etkileyici parfümüyle dolmuşken ve o tam da yanında düğmelerini biraz açtığı,kollarını sıkan gömleğiyle otururken Louis ona yapışmak,sıcaklığıyla kolları arasında bir dondurma gibi erimek ve parmak uçlarına doğru akmak istiyordu. O ise muhtemelen Louis'yi sadece oğlunun bir arkadaşı olarak görüyordu. Bunların hiçbirinin bir önemi yoktu.

Louis sıkıntılı düşüncelere dalmışken Harry arabayı park ederek geldiklerini söyledi.

İçeri girdiklerinde Louis'nin resmen başı dönmüştü. Açılmış ağzıyla ve parlayan gözleriyle etrafa bakıyordu. Bir süre yerine kıpırdamadan öylece kaldıktan sonra gözüne en çok çarpan mavi renkli spor arabanın yanına gitti.

"Ehliyetin var mı?" Louis Bay Styles'ın yanına geldiğini görünce ona doğru baktı.

"Evet var."

"Test sürüşüne çıkmak ister misin?"

İster miydi? Bu da soru muydu şimdi? Havaya zıplamamak için kendini zor tutarken havalı görünmeye çalışarak sakince başını salladı.

Fuck it, i love youHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin