Harry beyaz şarap dolu bardağını dudaklarına götürürken çenesi yukarıya kalkmış Louis'ye doğru bakıyordu. Baskın enerjisi tüm masaya yayılıyordu. "Hep kendinden büyük kişilerden mi hoşlandın?" Louis'nin içtiği su boğazına takıldı.
"Dikkatimi çekenler hep benden büyüktü."
Harry bir şeyler düşünüyormuş gibi duruyordu ama Louis ona aklından neler geçtiğini sormaya cesaret edemedi. Belki de merak etmek istemediği için.
Bıçağı çok iyi kullanıyordu. Harry onun ustaca hareket eden cerrah ellerine baktı. Birkaç metal parçası üzerinde böyle hakimiyet kurabilmek mümkün müydü? Çatalını dudaklarına götürürken arada bir gözlerini Louis'ye doğru kaldırıp izlenildiğini farkındaymış ve etkisinden memnunmuş gibi gülümsüyor,yemeğini yüzündeki sırıtışla birlikte çiğnerken gamzeleri dans ediyordu.
Kalktıklarında iki tarafı geniş,yemyeşil çimenlerle kaplı kimsenin olmadığı taşlı yoldan geçtiler. Sık,yüksek ağaçlar onlara bir çeşit özel alan yaratıyordu.
"Beni mi inceliyorsun sen?"dedi Harry. Birkaç adım önden giden Louis'nin ara ara başını yana doğru çevirip onu süzmesini fark etmemesi mümkün değildi.
"Evet." Panikle karışılık verdi Louis omuzlarını silkerek.
"Çok cesaretlisin." Arkasından ona yaklaşmış,göğsünü Louis'nin sırtına bastırırken kollarını etrafına dolayarak hareketlerini kısıtlamıştı. İkisi de oldukları yerde durdular.
"Ben hep cesaretliydim." Harry güldükten sonra kollarını göğsündeki çocuğu ısıtırmış gibi hareket ettirdi. Hava ne kadar sıcak olsa da dokunma arzularını azıcık bile azaltmıyordu. Harry'nin hafif,belli belirsiz salınışları Louis'yi eşlik etmeye zorluyor ve küçük bir dans yapıyorlarmış gibi hissettiriyordu. Harry eğilerek yanağını onun yanağına dayadı.
"Doğru. Sırtım ağrıyor diye odama daldığın gün..."
"Omzum."
"Omzun. Her neyse." Harry nefes verdi.
"Arada çok fark var."
"Öyle mi?" Harry'nin kaşları hafifçe kalkarken uzaklaştı ve elleri Louis'nin sırtından omuzlarına doğru hareket ederek ufak hareketlerle masaj yapmaya başladı.
"Şimdi ne yapacağız?"dedi Louis.
"Çok yorgunum. Odalarımıza çıkıp biraz dinlensek iyi olur."
"Ya..."diyerek tepki verdi Louis. Sesinden biraz hayalkırıklığı biraz da iğneleme hissediliyordu.
"Ya da..." Harry ellerini Louis'nin omuzlarına biraz daha bastırarak arkasından kulağına yaklaştı. "Odaya çıkıp masaja devam edebiliriz."
"O-omuz masajına mı?" Louis anlamamazlığa vururken sesinin titremesine lanet okumuştu.
"Omuz,sırt,kollar,bacaklar..." Harry her kelimeyi öyle bir söylüyordu ki söylediği her parçasının teker teker soyulduğunu hissediyordu. Tedirginlik ve heyecanla hızla yüzünü Harry'ye döndü ve yüzündeki sırıtışı gördü.
"Masaja ihtiyacım yok."dedi aniden. Gerçekten bunu mu demek istemişti bilmiyordu ama kolayca sözünden dönebileceğini düşünmüyordu. Galiba korkmuştu. Bu garipti çünkü korkmayı ya da tedirgin olmayı beklemiyordu. Sarhoşken her şey daha kolaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fuck it, i love you
FanfictionHarry Louis'nin aklını kurcalıyor ve Louis onu ele geçirebilmek için her şeyi yapabileceğini biliyor. Çok farklı dünyalarda yaşasalar bile.