BAŞLANGIÇ

81 1 0
                                    

  8 OCAK 2000

 "Ee,Bugün birşey yiyebilecek miyiz?" diye sordu karşımda duran bitkin,ümitsiz kadın.O kadın benim annemdi.Bu soruyu sorması her gün dahada canımı acıtıyordu.Beni dahada kendimden utandırıyordu.Elimden bir şey gelmemesi beni öldürüyordu.Okul okuyamadığım için elimde bir mesleğimde yoktu.Girdiğim her işte başıma bir bela açmıştım.Bu yüzden şimdi uyduruk bir tamircide çalışıyorum.Ancak patronum boğazına kadar borca batık olduğu için ayda en fazla elli dolar civarında kazanabiliyordum.Fakat çıkmam mümkün değildi.Çünkü birdaha iş bulabilirmiyim emin değildim.Bu yüzden az ile yetinmeyi seçmiştik annem ile.

 New York fırsatlar şehri falan değildi.Belki bir zamanlar.Ama şimdi böyle bir şeyin söz konusu olmadığı kesindi.En azından bu kesim için öyle.New York.Dıştan bakılınca inanılmaz bir harikalar diyarı.Peki ya içinde yaşayan o bazıları.New Yorkun Şanssız insancıkları.Bir de burayı onların gözünden görün derim.

 Kendimi,annemin ağzından o cümleyi tekrar duyduğumda düştüğüm hüzün gölünden zorda olsa çıkarmayı başardım ve cevap verdim."Evet". yaşadığımız döküntünün salonundaki karton kolinin içini açtım.3 gündür yeni valinin seçilmesinin üzerine valinin halkın gönlünü kazanması amacıyla dağıtılmış bu içi 1 paket makarna 1 paket pirinç ve 1 litrede yağ ile doldurulmuş karton koli sayesinde geçiniyorduk.Kolinin içinde sadece yarım paket pirinç kalmıştı.Yağın durumu henüz iyiydi ama pişirecek malzeme olmadığı zaman onun da hiçbir değeri kalmıyordu.Üç gündür bu yardım paketi sayesinde doyabilmemize rağmen paketi her açtığımda "Tüm yapabildiğiniz bu mu ?" demekten kendimi alamıyordum.Evin rutubetten çürümüş ve küf kokan salonundan çıkmak için can atıyordum.Salonun bir köşesinde duran eski,yırtık koltuk o kadar kötü gözüküyordu ki koliyi üstüne ilk koyduğumda onu bile kaldıramayacağından korkmuştum.Tabi bunun benim yatağım olmasıda ayrı bir gülünçtü.Yarım pirinci ve yağı kaptım ve hızlı adımlarla mutfağa yürüdüm.

 Annem sırtına bir battaniye sarmış,küçücük mutfağımızın ortasındaki masanın etrafındaki sandalyelerden birinde ısınmaya çalışıyordu.Mutfakda salondan daha iyi sayılmazdı.Burasıda küf ve rutubet kokusuyla sarılmış soğuk bir cehennem gibiydi.Pirinci kaynattım ve annemin önündeki tabağa boşalttım.

 "Sen?" dedi gözlerimin içine bakarak."Canım istemiyor" dedim geçiştirmek için.Oda bunun bir yalan olduğunu tüm yemeği onun yemesi için bunu söylemiş olduğumu anladı ama beni doyurma çabalarını kabul etmeyeceğimi anlayınca yavaş hareketlerle pilavı kaşıklamaya başladı.Yardım paketi bittikten sonra bizi idare edecek bir şeyler bulma umuduyla eski ama vücudumu iyi ısıtan yadigar ceketimi sırtıma aldım ve çiçek desenli eskiden altın rengi olan tokmağı çevirip kapıyı araladım.Doğal olarak annem "Jack?" diye şaşkınca bana seslendi."Nereye oğlum?" diyede ekledi biraz bekledikten sonra."Biraz işim var anne,uzun sürmez" diyerek onun vereceği tepkiyi beklemeden soğuk cehennemden dışarı attım kendimi,daha soğuk bir cehenneme.

 Ellerimi ceketimin sağ ve solunda bulunan iki paralel ceplerine adeta gömmüştüm.Başımı sanki daha fazla ceketin içerisine sokabilecekmişim gibi boynumu büzmüştüm.New York en soğuk günlerinden birini daha yaşıyordu.erzak arayışına koyulmanın üşümemi unutturması umuduyla etrafa bakınmaya başladım.Her çöp kutusuna özenle bakıyordum.Baktığım üçüncü konteynırda bir parça ekmek buldum.Üst tarafı hafif küf tutmuştu.Temizlenirse yenmeyecek hiçbir neden kalmazdı.Bulduğum yarım ekmeği ceketimin altına koydum ve gezmeye devam ettim.Gezerken şans eseri mikrofonla konuşma yapan bir kadına rastladım.Ciddi bir yüz ifadesi takınmıştı.Omuzlarını dik gösteren ceketi seksenli yıllardan kalma gibiydi.Belki de öyledir.Siyah gözlügu,diz mesafesinde yırtmaçlı eteği ve alçak topuklu ayakkabılarıyla oldukça hoş bir kadındı bu.Sanırım onu dinlemeye başladığımda henüz konuşmanın başındaydı."Sevgili New York halkı!" diye seslendi herkeze.Seside görünüşü gibi sertti.Sokaktan geçen herkez güçlü sesin kaynağına yöneldi.Kadın derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.

 ''Bugünn aranızdan bir ailenin kurtuluş günü olacak,bunu hissedebiliyorum.Benim adım Miss Martha''Yüzüne yayılan kocaman gülümseme sert görünüşünü yitirmesine neden olmuştu.

Tek ŞansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin