GİZEMLİ EV

21 0 0
                                    

 Şaşkınlığım hala geçmemişti.Standın üzerinde Miss Marthanın yanında durmak iğrence yakın bir duyguydu.Hayatımda hiç bu kadar utandığımı hatırlamıyordum.Kimisi bana bakıp gülümsüyor,kimisi iç çekiyor üzüntüyle,kimi ise kıskanç bir surat ifadesiyle bana bakıp somurtuyordu.Bu suratlar bana bakarken içimdeki ölme isteği dahada artıyordu.Hala bu şans oyununun gerçekçiliğini sorguluyordum kendi kendime.Acaba gerçekten bana ve anneme milyonlar mı verilecekti,hiçbir şey yapmadan öylece paraları önüme sereceklermiydi.Böyle düşününce çok saçma geliyordu doğrusu.Ancak salakça bir kandırmaca için bu kadar zahmete uğraşa kim girerdi.Ayrıca işin içinde devlette vardı Miss Martha'nın dediklerine göre.Bu açıdan da bakınca kalbimin hızlı atmasına engel olamıyordum.Acaba bu hayattan kurtuluyormuyduk.Bunları düşünürken aklıma annem geldi.Beni ne kadar merak edebileceği aklıma geldi ama bariyerlere ve güvenliklere bakılırsa burdan çıkmam mümkün gözükmüyordu.

 Martha yüzüme sırıtarak konuşmaya başladı.

 "İşte bu!Tamda istediğim türde bir tip.Sen artık benimlesin delikanlı.Önce seni bir tanıyalım.Adın ne?"

 "J-ja-jack".

 "Ahh,demek adın Jack.tanıştığımıza memnun oldum.Peki kaç yaşındasın Jack?"

 "18,18 yaşındayım."

 Heyecandan hiçbir cümleyi tek seferde akıcı bir şekilde söyleyemiyordum.

 "hohoo çok genç bir delikanlı.Bu parayı nasıl değerlendirmeyi düşünüyorsun bakalım tatlım?"

 "Bi-bilmiyorum."

 "Peki, o zaman düşünsen iyi edersin tatlım gösteri bitti. bu delikanlı haricinde herkes normal hayatına dönebilir.Hepinize vaktinizi ayırdığınız için teşekkürler!Sende beni takip et bakalım tatlım."

 Bariyerler kalktı.Birkaç saniye hareket edemedim.Kendime gelince hızlı adımlarla Miss Marthayla aramızda açılan farkı kapattım."Nereye gidiyoruz?" diye sordum.Bir cevap alamadım.Yürümeye devam ettim.Miss Martha arada bir arkasına bakıp beni yokluyordu.Yüzündeki gülümseme tamamen kaybolmuş,onu sokakta ilk gördüğüm hali gibi ciddi bir kadın olmuştu.Bundan biraz rahatsız olmuştum.Biran önce parayı alıp-Alabileceksem-evime geri dönüp mutlu huzurlu bir hayat yaşamak istiyordum.Ancak bu biraz zamanımı alacak gibi gözüküyordu.

 "Gel bakalım buraya." dedi ve yaklaşık 5 dakika yürümemizin sonucunda yıkık dökük mahallenin içindeki evin kapısını araladı.Evde mahalleye yakışır derecedeydi.İçimde çok kötü bir his vardı.Daha fazla dayanamadım."Ben gidiyorum.yeter bu saçmalık!" diye bağırdım ve yönümü tersime çevirip hızlı adımlarla yürümeye başladım.Beni duraklatan Miss Martha'nın sözleri oldu."Bunu yapmak istemezsin."Ne yapacağımı bilemedim.Artık iyice korkmaya başlamıştım."Kimsiniz siz!" dedim. Miss Martha arkasını dönüp yürümeye devam etti ve yürürken "Devam et" dedi.Dediklerine uymazsam kötü şeyler olabileceğini varsayarak yürümeye devam ettim ve evden içeri girdik.Miss Martha ışıkları açınca normal bir mekanda olmadığımı fark ettim.Dışarıdan gözüktüğü halinden eser yoktu.Modern deri mobilyalar,odanın her tarafına yerleştirilmiş derin anlamlı Picasso tarzı tablolar ve loş sarımtrak ışıklar saçan buz camlı ampuller.Parayla alınabilecek en lüks eşyalar mevcuttu evde.Böyle mobilya ve eşyaları sadece vitrinlerde görebiliyordum oda yiyecek aramaktan zaman kalırsa.Heyecanım büyüklüğünü korusada öncesine göre biraz sakinleşmiştim.

 Evin iki katlı olduğunu fark ettim.Miss Martha onu takip etmemi istercesine eliyle işaret verdi.Birlikte evin üst katına çıktık.Bizi takım elbiseli elinde gümüş bir tepsi ve onun üstünde iki adet şampanya olan bir adam karşıladı.Sanırım evin uşağıydı bu adam."Hoşgeldiniz bayan Martha ve hoş geldiniz değerli misafirimiz.Lütfen bir şampanya alın ve bu harika içkinin sizi rahatlatmanıza izin verin." dedi.Öyle olağanüstü bir görünümü yoktu bu adamın.Fransız,italyan yada başka bir şeye benzemiyordu.Düz bir Amerikalı tipi vardı bizim gibi.Simsiyah kalın kaşlarının altından kahverengi gözlerinden attığı samimi bakışlar-Miss Martha'ya göre-biraz olsun rahatlamamı sağlamıştı.Onun bu güzel isteğini geri çevirmedim ve tepsinin üstünde duran iki kadehten birini aldım.Miss Martha istemedi ve uşak önümüzden çekildi.İlk defa içtiğim şampanyanın keyfini çıkarırken etrafa göz gezdirdim.Duvarların üstünde asılı geyik başları,yerlerde çeşitli hayvan postları,sehpaların üstünde duran ve fiyatı benim ve annemin bir kaç yıl yetinebileceği yemek parası kadar değeri olan vazolar ve büstler.Hepsi birbirinden güzel ve şık gözüküyordu.Bu arada yürümeye çoktan başladığımızdan haberim bile yoktu.Evin güzelliğinden büyülenmiştim.

 Miss Martha bir kapının önünde durdu.Bende onunla birlikte.Kapının yanındaki duvara sabit kutunun kapağını açtı ve üstünde rakamlar olan güvenlik kilidi benzeri birşey çıktı.Oraya tam sayamadığım fakat 8-9 haneli olduğunu tahmin ettiğim bir şifre girdi ve kapıyı açtı.İçeri doğru yürümeye başladık.Heryer çok karanlıktı.Miss Martha bir şeyler yapıyordu.Tıkırtılar kulağıma geliyordu.Birkaç saniye sonra ışıklar açıldı.Hemen etrafa bakınmaya başladım.Gördüğüm sadece simsiyah duvarlı bir odaydı.Kuzeyinde ne olduğuna karar veremediğim üzerinde çokça tuş,kol ve dev bir ekranı olan büyük bir makine ve bir de simsiyah bir kanepe.Bu oda beni çok ürkütmüştü.Sadece paramı alıp gitmek istiyordum fakat buraya bunun için getirilmediğimi anlamıştım artık.

Tek ŞansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin