Lise

24 3 9
                                        

Bölüm1

''Nerenin havası bu güzelim ahh... Hint kumaşı mı kalmış bu devirde?''

''Bu' değil aptal! 'Şu devirde' diyeceksin. Allah'ım işine karışıyor gibi olmasın da, neden her canlıya verdiğin gibi bu kıza da beyin vermedin.'' Zaten b*k gibi geçen günüme, ayrı bir heyecan katan Asena'ya buradan saygılar.

''TDK mısın kardeşim? Belki ben böyle söylemek istiyorum ha?'' Daha fazla sinirlenmemek adına, dediğine kulak asmayarak yürüdüğüm yola bakmaya devam ettim. Her gün yaptığımız gibi bugünde yaz mevsiminin ortasında liseye gidiyorduk. ''Ne alaka?'' dediğinizi duyar gibiyim. Pekala, bu soruyu her gün bende kendime soruyorum. Ve cevabını da iyi biliyorum.

Şimdi, kırk kişilik bir tayfa düşünün. Ya da... kırk kişilik bir mülteci kampı. On beş ila on sekiz yaş gruplarından oluşan bir kamp. Hepsi birbirinden aptal insanlar ile olan bir kamp. Düşündünüz mü? ''Şey ya... bu bizim sınıf değil mi?'' gibi yanıtları kabul etmiyorum. Sizce bu kampı nerede barındırabiliriz? Elbette bir okul! Okullar bunun için değil midir zaten.

''Sana benden bir tavsiye, gel. İnceldiği yerden kopalım biz.'' Asena'nın yüzüne yalvarırcasına baktım. Ki kendileri de tuhaf bir şekilde anlamış olacak ki, sustu. Bende susmasının verdiği huzurla şarkıya odaklanarak yürümeye devam ettim. 

Nerenin havası bu güzelim
Ah Hint Kumaşı mı kalmış şu devir de
Sana benden bir tavsiye gel
İnceldiği yerden kopalım biz
Güzel günler geçti çabucak
Yakında büyük fırtına kopacak
Güvendiğin dağlar önce seni yutacak(yutacak)
Kendini prenses mi sanıyorsun?
Sarayına soytarı mı arıyorsun?
Ben taktım o ismi sana çok yanılıyorsun(yanılıyosun)
Seni kimler doldurmuş
Kimler senden medet ummuş.
Hiç dönüp arkana baktın mı?
Dalkavuklar doluşmuş
Beni kimler hor görmüş, kimler benden üstünmüş?
Sonun da olan bize olmuş

Şarkının yarısına gelmeden liseye ulaşmıştık. Zaten topu topu elli metre falandı. Yine de biz yürüme yarışında bir salyangozu bile yenemeyecek olma durumumuzdan dolayı bu yol belki de yarım saatimizi almıştı. Gözlerimi lisenin giriş kapısına diktim. Okul kapalı olduğu için bu kapı her zaman kilitli oluyordu. Yine de biz her gün umudumuzu kaybetmeden kapı ile şansımızı denerdik. Asena derin nefes alarak kapıya doğru ilerledi ve kapıya ulaşana kadar (4 saniye gibi bir süre) bildiği bütün sureleri okudu. Elini kapının koluna koyarak tekrardan derin nefes aldı ve açmak için bir girişimde bulundu. Elbette başarısız oldu. Yine de umudunu kaybetmeyerek tekrardan denedi. Bir kez daha başarısız olunca geri çekildi, kapıya sertçe tekme attı. Ne kadar komik gözükse de bu durum beni de üzmüştü. Kapıdan atlamak zorundaydık. Bu çok zor olmasa da, üşeniyorduk işte. Gözlerimi devirerek ellerimi kapının üzerindeki yeşil parmaklıklara getirdim. Sıkıca tuttum ve kendimi yukarıya doğru çektim. Küçük bir çabadan sonra okulun bahçesindeydim. Elerimi, sanki kirlenmiş gibi çırparak lisenin ön bahçesine doğru yürümeye başladım. Küçük (!) tayfamız her zaman burada olurdu ve bu hiçbir şekilde şaşmaz bir gerçekti.

''Hello aptal hoşaflar!'' diye gittim yanlarına ve hepsiyle tokalaştım. Bu ne kadar zamanımı alsa da nedense bunu yapmak hoşuma gidiyordu. Ayrı ayrı hepsini çok seviyordum. Ayrı ayrı hepsiyle samimiyetim vardı. Ayrı ayrı anılarım, ayrı ayrı eğlencem... Ayrı ayrı selamlaşmamız bile vardı. Ve bizi saçma bir şekilde birlikte tutan sebeplerden küçük bir parçası da buydu belki de.

Bölüm Sonu

İlk bölüm ile karşınızdayım.
Seviyorum sizi 💙💙

Hint KumaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin