Demokan Korkut... Karaları kuşanmış, zehir zemberek dili ve sert bakışları ile insanı intihara sürükleyen bir adam.
Ermen Korkut... Nazik, tatlı sert konuşmaları ve insanın kalbinde parendeler attıracak gülümsemesi ile dünyaya aydın bakan bir adam.
...
Merhabalar, anlamayanlar için bir aile tablosu bırakıyorum buraya :)
Aykut ve Eyrem – Çocukları: Demokan, Ermen, Umut
Önder ve Afra – Çocukları: Erdener, Gurur
Taner ve Yaprak – Çocuk: Uraz
Aykan ve Efser – Çocuk: Eray
Çetin ve Burçin – Çocuk: Çınar
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
6.Bölüm
Yürüdükten, koştuktan sonra bacaklarının sızladığı ve titrediği o hisleri bile özlemişti, Ahenk. Hayatı birilerine bağlı olmuştu. Özgür değildi. Özgür olmak isteyip de uçamaması ne kötüydü. Tekerlekli sandalye aslında prangaydı ona göre. Yürümemesi için prangaydı. Ayağa kalkıp gezmemesi için, sıradan olmamak için prangaydı. İşlek bir caddede insanlar koşarak geçerken, Ahenk kaplumbağa hızıyla geçebiliyordu. Bir kere kırmızı ışıkta geçmek için hareket ettirmişti tekerleklerini ama o zamanlar alışamadığı için yeşil ışık yanmış ve birçok korna, sürücünün acımasız laflarına maruz kalmıştı. Psikolojik olarak dayanamayıp eve kapanmıştı bir süre. Aynadaki aksine baktı. Üzerinde şifon gömlek ve altındaki siyah pantolon ile güzel görünüyordu ama pantolonunu kendisi giymek istiyordu. Başkasının yardımı ile olmuyordu bu işler. Seda... Ev arkadaşı olmasa ne yapardı? Çekiniyordu artık ondan yardım istemekten. Annesi değildi, babası, ailesi değildi ki durmadan yardım istesin ama Seda her halükarda yardımcı oluyordu arkadaşına. Kapının önünden gelen korna sesi ile heyecanla çantasını kucağına aldı. Odasından çıkarak evin kapısına doğru yöneldi. Kapıya uzanıp, açtı ve tekerlekli sandalyesi ile dışarı çıkıp, elini geriye attı ve evin kapısını kapattı. Ermen sürücü koltuğundan inip, kıza doğru ilerledi ve gülümseyerek arkasına geçti.
"Lütfen, Ermen Bey beni almak zorunda değilsiniz, ben de gelebilirim." dediğinde Ermen başını sağa sola salladı.
"İnan içim hiç rahat olmuyor o zaman. Başına bir şey gelebilir ve ben çalışkan asistanımı kaybetmek istemiyorum. Hem her gün buradan geçiyorken neden seni almayayım ki?" diyerek kızı kucağına aldı ve ön yolcu koltuğuna yerleştirdi. Tekerlekli sandalyeyi katlayıp arkaya yerleştirdi ve koltuğuna oturdu. Arabayı çalıştırıp, yola koyuldu. Gerçekten de vicdanı susmuyordu. Genç kızın eve gitmesi, işe gelmesi zordu. Kendisi bile türlü şeyler atlatırken kızın işi çok zordu. Hem... Hem yolunun üzeriydi. Geçerken kızı alıveriyordu işte.
"Bugün toplantılarınız çok. Yurtdışından gelen misafirleriniz var..."
"Bugün de hiç çalışasım yok..." diyen Ermen'in dudağının kenarı kıvrılmıştı. Genç kız gülümsedi. Bu adam zaten sürekli çalışıyordu. Bir gün de çalışmak istememesi normaldi ona göre. Ermen telefonunu eline aldı ve Demokan'ı aradı. Üç gündür neredeydi bu adam? Telefonlarına da cevap vermiyordu.