V̶e̶r̶i̶l̶m̶e̶y̶e̶n̶ ̶D̶e̶ğ̶e̶r̶

63 11 9
                                    


Uzatarak bitirdiği cümlesiyle sabahki güneş gülümsemesinden eser kalmamıştı.Elleri cebinde aşağıya yönelen merdivenlerden zıplayarak indi.Genç adam onu gördüğünde bağırışı arttı.

"Gerçekten duyulacağına olan inancın beni çok duygulandırıyor.Lee Byeong"

Ağzındaki bezin uçlarını oturduğu sandalyenin arkasındaki vidaya geçirdiğinde genç adamın başı geriye doğru gitti.Genç adam daha hızlı nefes almaya başladığında Hoseok güldü.

"Bak buraya seninle ilgilenmek için geldim.Sevindin değil mi Byeong?"

Başını sağ tarafına yatırıp dişlerinin arasından tısladı.

"Biliyorum biliyorum seni biraz ihmal ettim üzgünüm."

Dudağını büzüp karşındaki adamın dolan gözlerine ve yalvarışlarına bakınca gülümsemeye başladı.Parmaklarını cebine geçirip etrafta sallanarak yürüdü.

"Böyle çok komik gözüküyorsun Byeong.Gerçekten bu kadar yalvaracağını düşünmemiştim."

Belini demir tezgaha dayayıp kollarını bağlayarak karşısındaki adama bakıp mırıldandı.

"Zavallı kız da senin laftan anlayacağını düşünmüştü."

Dişlerini birbirine bastırıp arkasındaki tezgaha baktı.Ellerini birleştirip parmaklarını daha sonra da başını sağa sola yatırarak çatırdattı.Parmaklarını tezgaha vurup ıslık çalmadan önce dudaklarını ıslattı.

"Bakalım senin için neyimiz varmış.Ah buldum senin en sevdiğin dostun değil mi? Yani sonuçta ekmek ve süt gibi her yerden alınan bir şey asit."

Gülümseyip arkasına döndüğünde adam çığlıklar ile sandalyesini arkaya itmeye çalıştı.

"Oh dikkat et eğer düşersen sandalyenin arkasındaki vida sana saplanabilir.Sana kötü bir şey olmasını istemem."

Cam damlalığın içinde bulunan asidi genç adamın yüzüne yavaşça damlattığında teni kızarıp kanamaya başladı.Adam çığlıklar attığında Hoseok gözlerini bile ayırmadan konuşmaya devam etti.

"Senin gibi bonkör olamadığım için kusura bakma sen kız arkadaşın kadar değerli değilsin ve ben cimri bir adamım hepsini sevgiline yaptığın gibi yüzüne boşaltamam.Yavaştan alacağız Byeong.Hem bak diğerleri kabuk tutmaya başlamış bile."

Damlalığı yerine koyup çırpınan adamı izledi gülen yüzü ciddi bir hal almaya başladı.

"Ulan hiç değer vermeyi bilmiyorsunuz."

Yan taraftan aldığı sandalyenin sırt kısmını önüne çevirdi ve çırpınan adamın karşısına oturdu.

"Yani kız sana demiş ki ayrılalım.Bir kere reddedilmeyi kabul et ve siktir git işte.Kızın yüzüne asit atmak ne lan! Sonrada öldürmek istememiştim demişsin.Onlarda senin güzel giyimine aldanıp kasten adam öldürmeden yargılamamışlar.Ulan kızın gençliği mahvolduğu zaten içine ettiğimin dünyasında her boka dış görünüşümüzle alınıyoruz.Ama işte insan yaşattığını yaşamadan ölmezmiş.Karşına benim gibi bir manyağı çıkardı."

Tchlayıp yerinden kalktı.Vidaya takılı olan bezi çıkardı.Genç adam ağlıyordu.

"Acıdan mı ağlıyorsun pişmanlıktan mı bilmiyorum.Ağzından bezi çıkarıp konuşmanı sağlarsam ve sen eğer çok sevdim zırvalıklarına girersen seni öldüreceğimden korkuyorum Lee Byeong.Zaten acıdan ölmezsen susuzluk ve açlıktan ölmüş olacaksın.Yakın zamanda cesedini almaya gelirim.Buranın ölü kokunla sarıp sarmalanmasını istemiyorum."

Hoseok merdivenlere yönelirken Byeong arkasından çığlıklar atsa dahi Hoseok'un umurunda olmamıştı.Depoya açılan kapıyı kitleyip anahtarı cebine attı.Islık çalmaya devam edip ellerini yıkamak için mutfağa yöneldi.Islak ellerini silkeleyip kuruması için pantolonuna sürdü.Dağlık araziden aşağı inip arabasına ulaştı.Radyosundan açtığı şarkıya direksiyonda ritim tuttuğu ince uzun parmakları ile eşlik etti.Şehire girdiğinde yine grilerle kaplı binanın önünde durdu.Torpido gözünden çıkardığı maskesini taktı.Eldivenlerini giydi ve koyu perçemlerini gözlerinin önüne indirdi.Giydiği siyah trençkotunun yakalarını boynuna doğru çekti ve yanındaki koltuktan şemsiyesini alıp arabadan indi.Kapıyı üç kez çaldı.Genç adam gözlerini devirip içeri buyur etti.Ancak Hoseok içeri girmeden cebinden mektubu çıkarıp uzattı.

"İçeri giremeyecek kadar meşgulsün galiba Phoenix."

Gülümseyip omuz silkti ancak karşısındaki adam gülümseyişini görememişti.

"İşini bölmeyecek kadar anlayışlıyım.Adresin neresi olduğunu biliyorsun."

Arkasını dönüp giderken seslenen adam ile gözlerini devirdi.

"Herkesin adresini ezberimde tutamam Phoenix"

Hala adım atarken hızlıca arkasını döndü.

"Phoenix'inkini bilirsin."

İşaret parmağını ve orta parmağını yan yana getirip alnına yaslayarak selam verdi ve genç adamı arkasında bırakarak cevabın gelmesi için bekleyeceği evine yol aldı.


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Yorum yapmayı ve vote vermeyi unutmayın öpüldünüz😘😘😘

𝘗𝘩𝘰𝘦𝘯𝘪𝘹 & 𝘙𝘰𝘹𝘢𝘯𝘯𝘦/𝘑𝘶𝘯𝘨 𝘏𝘰𝘴𝘦𝘰𝘬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin