Bölüm Bir -tanışma-

30 1 0
                                    

Runo, uyandığında bugünün belki farklı olabileceğini diledi. Ama odasının perdesini çektiğinde yine o aynı görüntüyle karşılaştı. Şehrinin limanına demir atmış en az on dört savaş gemisi.
Runo, belki bininci kez şehri istila altında kalmasaydı nasıl olabileceğini düşündü. Muhtemelen çok güzel bir yer olurdu. Ama Runo bunu hiç bilemeyecekti. Şehrin istilası sırasında daha birkaç aylıktı.
Runo hayalleri bir kenara attı, ve okula gitmek için hazırlandı. Şehrin istila edilmesinden sonra eğitim çökmüş, bütün özel ve devlet okulları kapanmıştı. İşgalden sonra eğitime devam etmek büyük bir suç sayılmıştı. Eğitim veren herhangi bir kurum ya da kişi, ölüme kadar çeşitli cezalar alabiliyordu. Anlaşılan devletler aptal insanlara hükmetmek istiyordu.
Şehirde Runo'nun gittiği de dahil 5-10 tane yasadışı eğitim veren yerler vardı.
İşgalden sonra işgalcilere karşı doğal olarak bir tepki doğmuştu. Bu tepki kendini farklı şekillerde gösteriyordu. Yasadışı eğitim, bunlardan sadece biriydi.
Runo, sokağa çıktı. Üzerinde normal kıyafetler vardı. İşgalcilerin kıyafetlerle ilgili yaptıkları tek değişim kendi ülkelerin mallarını kullandırtmak olmuştu.
Runo fazla oyalanmadan sokağın sonundaki telefon kulübesine gitti.
İşgalden sonra işgalciler bütün haberleşme sistemlerine el koymuştu. Internet, ev, cep ya da ankesörlü telefonlar, mektup gibi her türlü iletişim aracı ya yok edilmiş, ya da yoğun bir kontrole tabi tutulmuştu. Ama insanlar bunlardan yararlanmanın da bir yolunu bulmuştu.
Runo, telefon kulübesine girip, telefonu açtı. Telefonu makineye bağlayan kabloyu çıkardı. Kablonun içinde rulo yapılmış bir kağıt vardı. Onu cebine atıp, kabloyu tekrar yerine taktı.
Ruloda eğitimin bugün nerede yapılacağı yazılıydı. Vakit kaybetmeden kağıtta yazılı olan adrese gitti.
Adres, bir apartmandı. İçeri girdi ve kapıcıya selam verdi. O adamın adı Gal'dı. Soyadını bilmiyordu Runo. Ama eğitimi verdiren kişi oydu. Bir nevi müdür gibi.
Runo bodrum katına indi. Kendi sınıfının kapısında, içinde mavi bir üçgen olan siyah bir daire olduğunu biliyordu. Her sınıfın kendi simgesi vardı. Yolda veya sokakta birinin gördüğünde önemsemeyeceği bir simge.
Runo sınıfa girip en arkaya, en sevdiği üç arkadaşının yanına gitti.
Momo'nun yanına oturdu.
Runo'ya göre Momo, var olan en cesur ergendi. Runo'dan birkaç santim daha uzundu. Sapsarı saçları ve yemyeşil gözleri olan güçlü bir oğlandı.
Runo ile Momo'nun önünde, Zette ve Natu oturuyordu. Zette test çözmeyi seven, derslerde başarılı, kızıl saçlı, mavi gözlü, kısa boylu bir oğlandı. Zekâsıyla övünmeyi çok sevmezdi. Ama zeki olduğu su götürmez bir gerçekti.
Natu ise macera yaşamaya istekli, fazla sakin kalmayı sevmeyen, hiperaktif bir kızdı. Siyah saçları boynuna kadar geliyordu ve Runo gibi kızıla çalan kahverengi gözleri vardı. İnsanlar ilk bakışta Runo ve Natu'yu kardeş ya da ikiz sanıyordu.
Natu arkasını döndü. Zette hâlâ test çözüyordu.
"bence bugün öğretmen gelmeyecek." Dedi Natu.
"neden?" dedi Momo.
"çünkü, geçen hafta da aynısı oldu. Öğretmen ne zaman işgalcileri eleştirecek bir şey yapsa, bir hafta okula gelemiyor. Bence işgalciler burayı dinliyor."
Runo konuşmaya dahil oldu:
"işgalciler neden bizi dinlesin ki? Hangi komutan matematiği sever?"
Momo ekledi:
"hem onlar eğitimi yasaklamamış mıydı?"
"evet, ama..."
"ve eğitim veren herhangi bir kurumun, ağır cezalara çarptırılacağı söylenmemiş miydi?"
"evet, ama..."
"kabul et Natu, bu tamamen uydurmaydı."
Natu bir süre daha Momo'nun suratına baktı sonra da önüne döndü.
Biraz sonra içeriye kapıcı girdi.
"bay Gal..." dedi Zette.
Bay Gal,
"çocuklar, bugün öğretmeniniz bayan Namur, derse gelemeyecek. İsterseniz evinize dağılın. Ya da başka bir öğretmen çağırabilirim?"
sınıf bu fırsatı kaçırmayarak, toparlanmaya başladı.
Eğitim tamamen çökmüş olabilirdi ama dersten kaçmak isteyen öğrenciler her türlü vardı.
Toparlanırken Natu, Momo'ya bilmiş bakışlar atıyordu.

İşgalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin