Bölüm dört

10 1 0
                                    

Bunu nasıl yaptığı ya da kime yaptırdığı bilnmiyor. Kendisi de söylemiyor. Ama tek söylenebilicek şey şudur ki burası bir direniş örgütünün isteyebileceği herşeyde sahip. Alttaki karanlığı görüyor musun?" dedi aşağıyı göstererek. "Vita bir gün herkesin yere çöp atmasından bıkmış. Ve düşünmüş ki eğer ben herkesi değiştiremiyorsam ben de kendimi değiştiririm. Böylece bu sistemi yaratmış. Böyle büyük bir yer için büyük bir enerji gerekir. Isıtma için olsun ya da aydınlanma veya teknoloji. Bütün bu enerji buradan," kollarını açtı "bizden geliyor. Bu gördüğün karanlık aslında bir çeşit dev çöp öğütücü. İnsanlar bu dev öğütücüye istedikleri şeyi atıyorlar. Ve Vita'nın bir şekilde bulduğu bir yöntemle çöp burada enerjiye dönüşüyor. Me kadar çöp o kadar enerji. İnsanlar burada yaşadığı sürece burası da yaşamaya devam edecek." Bunları söylerken silindirin boş gövdesine yaklaştı. "Vita eski mesleğine gerçekten bağlı bir insandı. Bazen bu sinir bozucu olsa da burada herşey pizza ile alakalıdır. Mesela, burası eğer saydıysan 10 kattan oluşuyor. Katları pizza ile kodlandırdık. Yukarıdan aşağıya P-İ-ZZ ve A. En üstteki 2 kat bizim ar-ge departmanımız. Ayrıca genç pizzacıların eğitim sahası. Sonraki 2 kat Vita'ya ait. Orada türlü türlü deneyler ve icatlar yapar. Ayrıca ofisi de orada. Şu an bulunduğumuz 2 kat ise hastahane ve yatakhane. Burası en yoğun haliyle yaklaşık 1000 kişilik bir tesis. Ama şu an yanlızca 500 kişiyiz. Tesisin yarısı boş. Yani nereye gittiğine dikkat et. Kaybolarbilirsin. Bizim altımızdaki 2 kat ise yemekhane. Orada yemek yeriz veya duyurular yaparız." Bunları söylerken kafasına bir kağıt seli boşaldı. Kafasını hızla yukarı çevirdi. Elinde boş bir çöp kovası olan bir pizzacı özür diledi ve her ne yapıyorsa onu yapmaya devam etti. "Dediğim gibi. İnsanlar çöplerini bu boşluğa atarlar. Neyse asıl işimize dönelim. Seni Vita ile tanıştırmalıyız. Yeni gelen her pizzacıyı denetler." Runo ile birlikte silindirin duvarlarından birine yaklaştı. Gri metalik duvarlar arasında mavi ve yeşil renkli iki kapı göze çarpıyordu. "Mavi olan insanlar için," diye açıkladı Bora "yeşil olan ise malzeme taşır. " Mavi kapının yanındaki bir düğmeye elindeki altın üçgenle basarak bekledi. Mavi kapılar hafif bir tıslamayla ile açıldı. İçeri girdiler. Bora anlatmaya devam etti. "Bu bir çeşit asansör. Ama Vita herzamanki ilginç kişiliğini burada da belli ediyor. Bu asansörler Çelik tel değil sıkıştırılmış hava ile hareket ediyor." Bunu söylerken havalı-asansör hızlanatak yukarı çıktı. "Vita genelde ofisinde olur. Onu orada ziyaret edeceğiz." Kapılar yine bir tıslamayla açıldı. Kısa bir koridor ve sonunda yine Bora'nın altın üçgeni ile açtığı kapıdan da geçince ferah bir odaya adım attılar. Burası diğer katlar gibi metal değildi. Ayrıca silindirin boş gövene açılan diğer katlarda açık olan balkonlar burada cam bir panel ile kapalıyıdı. Yerdeki yumuşak sarı halılar ve yine sarı duvarlar büyük kahverengi ve gri lekeler ile doluydu. Daha dikkatli bakınca bunların sucuk ve mantar olduğunu farketti Runo. Bora konuşmadan ilerliyordu. Sarı duvarlar her birkaç metrede bir televizyon ile bölünüyordu. Duvara sabit düz ekranı olan televizyonların hepsi ayrı bir yeri gösteriyordu. Bazıları hareketliydi. Birbirine saldıran askerler, ya da dumanı tüten enkazlar vardı. Bazıları bir haber programı gibi bir sunucu ile doluyken bazıları da anlamsız bir şekilde yemek programı vardı. Ayrıca masalar ve yarler kağıt kaplıydı. Üzerine birkaç şey çizilmiş ve yazılmış olan kağıtlar Vita'nin eğik ve düzgün yazısı ile süslenmişti. Runo ve bora biraz daha yürüdüler ve bir kapının önünde durdular. Kapı turuncu renkliydi. İçeride ise korkunç ve iflah olmaz mor bir renge sahip birkaç koltuk vardı. en yakının üzerinde ise Runo'nun cesur arkadaşı Momo oturuyordu. Momo gelenleri görünce ayağa kalktı ve gülümsedi. Bora bir yorum yapmadan eliyle momo'nın sırtını kavradı ve onları bir başka odaya yöneltti. Odanın kapısı açıldığında onları güzel bir koku karşıladı. Tabiki de pizza kokan odaya girdiklerinde meşhur ve cesur Vita ile karşılaştılar. Vita onlara sırtını dönük bir halde fırınlar uğraşıyordu. Bora'nın hafifçe öksürmesiyle arkasına döndü. Çok da uzun değildi. Ama yaşından daha genç ve dinamik bir duruşu vardı. Tepesi açılmış gri saçları bir palyaço misali kulaklarının üstünde sallanıyordu. Saçlarıyla aynı rengi paylaşan bıyıkları ise mutlulukla açılmış ağızı kapatmaya yetmiyordu.
"Sonunda tanıştım seninle!" dedi.
Runo yaşının adamı olmayan Vita 'ya baktı. Momo da onun kadar şaşkındı. Bir süre daha havadan sudan konuştular. Ardından Bora ciddileşti. "Tamam bu kadar gülmek yeter-" tam o sırada sözü Vita tarafından kesildi.
"Hayır! insan asla yeterince gülmemiştir. Bora, bu dediğin çok yanlış. İnsan eğer gülmeyi bırakırsa, yaşamayı da bırakmış demektir." Bir süre daha kendi kendine mırıldandıktan sonra Runo ve diğerlerinin orada olduğunu yeniden farkederek onlara döndü. "Bora bana sizin olay yerinde ne kadar sakim kaldığınızdan bahsetti. Bağırmadınız, ağlamadınız, bir şeyleri yakıp yıkmadınız ya da birbirinizi yemeğe çalışmadınız." Aklına kötü bir anı gelmiş gibi kafasını salladı. "Neyse. Bora bana sizin ne kadar sakim olduğunuzu be eğer kabul ederseniz sizi temel bir pizzacı eğitiminden geçirmeyi teklif etti. Sizin gibi pizzacılara her zaman ihtiyacımız var." Runo ve Momo hiç tereddüt etmeden onayladı. "Ama," dedi bora "sizi uyarmalıyım. Pizzacı eğitimi başka hiçbir şeye benzemez ve gerçekten çok zordur." Runo gülümsedi. Ne kadar zor olabilirdi ki.

İşgalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin