Bora bir anda ciddileşti. Tanka bakarken aklından bir şeyler hesaplıyor gibiydi.
"yapamazsın." Dedi amiral, Bora'nın düşüncelerini okumuş gibi. "yanında sadece Ribo ve ben varız. Tüm ekip birlikte olsak bile bir tankı patlatamayız." Bora ona baktı. "17 temmuz, Karan. Benim ekibim 2 tankla baş etmişti. Ama haklısın, o sırada yanımda daha kıdemli askerlerim vardı." Kıdemli kelimesini iğneleyici bir şekilde söylemişti. İkisi birbirine kötü kötü bakarken o ana kadar sessizliğini koruyan grili çocuk, ikisinin arasına girdi. "sakin olun beyler! İkiniz de ortalıkta kavga etmeyecek kadar olgun insanlarsınız. Hem yanımızda teslimat var! Onları hemen merkeze götürmeliyiz." Dedi. Runo nedense teslimat kelimesinin o ve Momo olduğunu düşündü.
İki adam birbirlerine bakmayı bırakıp merdivenlere doğru yürüdüler. O andan sonra her şey ters gitti. Odadan çıktıktan sonra amiral hızla ipi yukarı çekti ve koşup kapıyı kapattı. Tam arkasını döndüğü anda kapı -ve içindeki oda- gürültüyle patladı. Runo duvara yapıştı. Gözünü açtığında bir metre kadar önüden sonrası alevler içinde kalmıştı.alevlerin ortasında amiral sırtına saplanan bir tahta parçası ile yerde yatıyordu. Ribo, başını örtüp alevlerin içine daldı. Birkaç saniye içinde Amiral'i sırtlamış bir şekilde göründü. Alevlerin arasından hiç etkilenmeden geçti ve merdivenlere doğru ilerledi.
"Hadi ne duruyorsun?" diye Runo'ya bağırdı ve aşağı inmeye başladı. Birkaç kat indikten sonra Runo'nun kafası karıştı. Sadece 3 kat yukarıya atlamışlardı. Ama dakikalardır aşağı iniyorlardı. Sonunda zemine vardılar. Grili adam sırtındaki Amiral'i aşağı indirdi ve başlığını çıkardı. Kısa siyah saçları vardı. Yerde yüzüstü yatan Amiral'e baktı. Sırtından sarkan tahta parçası kötü gözüküyordu. Adam hiç vakit kaybetmeden boynundaki altın zincire asılı bir üçgen çıkardı. Runo'nun daha sonra bir pizza parçası olduğunu farkettiği parçayı duvara yasladı. Duvar hafif bir tıslamayla içeri göçtü ama grili adam daha fazlasını beklermiş gibi sinirlendi. Kapıyı yumruklamaya başlarken Runo arkasından bir ses duydu. Merdivenlerden gelen bir ziyaretçi vardı. Bir bakışta kötü olduğu hissedilen adam bir işgalci askeriydi. Suratında bir gaz maskesi ve elinde de bir gaz bombası vardı. Elindeki bombayı yere attı ve o anda ilginç bir şey oldu. Bomba havada durdu. Newton'un tüm hayatına aykırı olan bu an kısa sürdü. Hemen ardından bomba yukarıya, askerin suratının tam ortasına uçtu. Asker geriye doğru sendeledi ama bomboş ve pürüsüz zeminde ayağı orda olmayan birşeye takıldı ve yere düştü. O sırada askerin yanında bir adam belirdi. Siyah renkli başlığını suratından çeken adam yaklaşık 1.90 boylarındaydı. Açtık kaşlı ve somurtkandı. Bir anda elinde beliren bir tabanca ile askeri vurdu ve onlara döndü. "Çok dikkatsizsin Ribo.'' Dedi. Hızla grili adamın yanına yürüdü ve elinden altın zincirini aldı. "Aktivasyon süresi bitmiş, sersem" dedi. Boynundan kendi zincirini çıkardı ve duvara bastırdı. Duvar bu kez rahatlıkla geriye çekildi ve bir koridor ortaya çıktı. Grili adam rahat bir nefes koyverdi ve adama döndü. "Çok teşekkürler A-Z. sen olmasaydın şu an fazla boğulmak ya da sinirden ölmek arasında bir yerlerdeydim." dedi. Adı A-Z olan adam birşey demedi. O sırada adım sesleri duyuldu. Grili adamın elinde bir anda beliren tabanca merdivene doğrultuldu. Ama bu kez gelenler askerler değildi. Pizzacıların geri kalanı ve momo gelmişlerdi.
Momo Runo'ya heyecanla birşeyler anlatıyordu. Runo başıyla onayladı ve ileri doğru bi adım attı. Aynı anda sanki gizli bir mekanizmayı katibe etmiş gibi tüm oda etrafında dönmeye başladı. Hayır, dedi bir ses. Oda değil senin başın dönüyor...
Runo'nun gözleri karardı.Ne kadar olduğunu kestiremediği bir süre sonra Runo uyandı. Gözlerini açmasıyla parlak ışığın keskin hançerler gibi gözlerine saplanması bir oldu. Gözünü tekrar sımsıkı kapadı. Diğer duyularla şansını deneyecekti. Tamam, şimdi önce kulak. Evet ne duyuyorsun? Runo kulak kabarttı. Seri ve yavaş biplemeler, bir perdenin arkasından gelirmiş gibi boğuldu iniltiler ve konuşmalar. Güzel. Şimdi de ikinci duyumuz: burun! kokla, havayı Çek içine. Runo derin bir nefes aldı. Ne kokusu aldın? ilaç. Antiseptik. Ve her yeri sarmış olan pizza kokusu. Evet, dedi Runo'nun içsesi. Ya bir pizzacıdasın ya da bir hastahanede. Şansımı hastahaneden kullanıyorum. Pizzacılarda insanlar inlemez. Yani, o kafar acı biber kullanmazlar değil mi? Runo içsesi dinlemeyi kesti. Şansını bir kez daha gözler ile deneyecekti. Gözlerini bir daha açtı ve kırpıştırdı. Işığa alışması biraz sürse de sonuç başarılıydı. Ayrıca içsesi de haklıydı. Burası bir hastahane koğuşuydu. Odaları ayıran duvar yerine ise kalın perdeler asılmıştı. Gözünü yanındaki adama çevirdi. Ona gülümseyen adamı tanıması biraz zaman aldı. Ardından bir isim belirdi aklında. Bora. "Hey," dedi genç ve güçlü pizzacı. "İyi uyudun mu?"
" Ne kadar zamandır..."
"Yaklaşık 3 saattir baygınsın. Doktorlar bir çeşit şok geçirdiğini söyledi. Seni uyandırmadık. Kendi kendine uyanmanı bekledik."
Runo düşündü. 3 saat az bir zaman değildi. 16 yaşında sağlıklı bir gençti. Daha önce hiç bayılmamıştı. Bora onun aklını okumuş gibi devam etti.
"Merak etme kalıcı birşey değil. Ama, eminim şu an nerede olduğunu merak ediyorsun. Sana bir cevap borçluyuz."
Runo'nun ayağa kalkmasına yardım etti ve ona dışarıya kadar eşlik etti. "Şimdi," dedi "sana söyleyeceklerimi dikkatle dinle. Daha önce anlattığımız gibi pizzacılar bir efsane değil. Buranın kurucusu Vita mesleğini seven bir pizzacıydı. Evet, mesleğine biraz bağlı bir adamdı. ayrıa karısı ve oğlunun öldüğü ve pizzacısının yakıldığından beri biraz boşlukta. Bu boşluğu bir direniş örgütü yaratmayı seçerek doldurdu." Bora konuşurken hastahane koğuşundan çıkmışlardı. Ve Runo'nun karşılaştığı manzara çok güzeldi. Yapı basitçe tasvir edilirse silindirdi. En alttaki siyah karanlığı ve en tepedeki beyaz yumuşak ışığı da katarsa 10 kat saydı Runo. "burası pizzatron 1300." dedi Bora. " Tabiki de Vita'nın tasarımı."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İşgal
RandomÇok da uzak olmayan bir gelecekte istila altındaki bir şehir ve bu şehrin efsanevi koruyucuları olan "pizzacılar". Ve bu efsaneye katılan şehrini kurtarmak için uğraşan Runo'nun hikayesi...