2.BÖLÜM- Göz Teması

43 3 6
                                    

Multi media: Barış Koşuk

*NF- if you want love🎶

* O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
Arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
Yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer... CAN YÜCEL

O çocuk hâlâ bana bakmayı sürdürüyordu. Ve istemsiz bir şekilde bir kez daha ona baktım. Uzun bir süre sadece birbirimize baktık. Sonra sanki buzları çözülmüş gibi aniden gözlerini tekrar yere çevirdi. Tedirgin hissetmiştim. Garip bir havası vardı onun. Çözemediğim bir şey vardı ve nedenini bilmiyorum ama yine ona bakmak istiyordum.
Hey bir dakika bana ne oluyordu böyle? Delirmiş olmalıyım kesinlikle!

Ve servisçi birden arkasını dönmüş ve gözleriyle beni bulmuştu.
"Ağça sen **** Anadolu lisesinde okuyordun değil mi?"
Ah bu soruda neydi şimdi, neden soruyordu?
"Evet"
Önde oturan az önce defalarca bakıştığım kapişonlu çocuğu göstererek
"Bu çocukta aynı okulda ona servisin yerini sen gösterirsin herhalde değil mi?"
Kısa bir an tekrar o çocuğa baktım . Bana bakıyordu.
"Tabii gösteririm."
Ahh iyide neden ben gösteriyordum? Burada aynı okulda okuyan bir kaç öğrenci de vardı. Onlara söyleyebilirdi. Ben olmak zorunda mıydım?
O çocuktan hiç iyi enerjiler almamıştım. Ve ona servisin yerini ben göstermek istemiyordum. Ama gösteremem de diyemezdim tabiki. Mecbur gösterecektim.

Yine ikinci servisin gelmesini bekliyordum Deniz'le beraber. Yeni okulumuzdaki bir çok gereksiz tiplerin dedikodusunu yapıyorduk. Ahh cidden o okulda çok fazla gereksiz vardı. Şimdiden hepsinden nefret ediyordum.

Ah pekala sanırım artık Seymen'i Deniz'e anlatmalıydım. Anlattıktan sonraki tepkisini gerçekten merak ediyordum. Bunu yapabilirsin Ağça! Hadi kızım! İç sesim adeta bana güç veriyordu. Evet bunu yapabilirim. Yani... Sanırım.
"Deniz biz neden hâlâ o gereksiz Aksu'dan konuşuyoruz ne hali varsa görsün. Asıl benim sana bir şey söylemem gerek. Hazır mısın?"
Bir anda çehresi kasılmıştı Deniz'in.
"Dökül!"
Ah tamam bu tepkiyi bekliyordum. Servis gelmeden konuya girmem gerekiyordu. Kahretsin!
"Ben bir çocukla konuşuyorum."
Bu kelimeleri nefes almadan konuştuğuma inanamıyordum. Ama konuşmuştum işte. Deniz'in gözlerinden benim gözlerime büyük bir alev topu geçmişti adeta.
"Ağça sen ne diyorsun? Ne demek ben bir çocukla konuşuyorum? Şunu düzgünce anlat bana!"
Gerilmiştim...
"Şeyy bu uzun bir hikaye ama sonuç olarak çocuk bana çıkma teklifi etti ve bende sadece deneyelim dedim."
"O uzun hikayeyi dinlemek istiyorum ben. Beni çıldırtmada anlat şunu!"

Ve sonuç olarak ona hikayeyi baştan sona anlatmıştım. Sonunda bana çok kızsada kabullenmişti o da durumu. Ve de serviste gelmişti. Hemen gidip çantamı Deniz'in çantasının yanına koydum.
Ahh doğru ya şu kapişonlu çocuğa servisin yerini göstermeliydim! Lanet!

İyi de nereye kaybolmuştu bu çocuk?
Onu bulmak için mecbur servisten indim. Köşede bir yerde sigara içiyordu beyefendi. Demek sigara içiyordu ha. Acaba kaç yaşındaydı? Ayy Ağça sana ne çocuğun yaşından.Kendine gel!

Hızlı adımlarla çocuğun bulunduğu yere doğru ilerlemeye başladım. Ah pekala buraya kadar kolaydı. Peki sonra?
Çocuğun yanına vardığımda hiç düşünmeden omzunu dürttüm. Yavaşça bana doğru döndü. Ya da ben o anı ağır çekimde hissetmiştim bilmiyorum.
Vakit kaybetmeden sol elimi servise doğru kaldırarak işaret parmağımla hangi servise bineceğini gösterdim. Dur bir dakika! Neden böyle saçma bir hareket sergilemiştim ki? Ayy rezillik!
Tamam Ağça sakin ol ve çocuğun yüzüne bakmadan koşar adımlarla servise doğru yürü. Hadi kızım!

SIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin