“Hye arkasını dönüp giderken adam gülümseyen yüzle ardından bakıyordu. Bu gülüş hiçte hayra alamet değildi. Hye bir an ürperdiğini hissetmişti. Arkasına döndüğünde adamın hala kendisini izlediğini fark edince gerçekten korkmuştu.
Bu adam her şeyi yapabilirdi.
Hye oradan uzaklaşırken dalgın bir şekilde arabasını geçtiğini bile fark etmemişti. Neredeyse yolun yarısına geldiğinde aklına arabası gelmişti. Sinirlenen Hye geri dönmek yerine iş yerine gitmiş ve adamın elinden zorla aldığı deftere göz atarken bir yandan da yardımcısına arabasını alması için birini göndermesini söylemişti.
Genç kız Hye nin ne yaptığını fark edince şaşkınlık ile sormuştu”
- Siz evlenmeye mi karar verdiniz?
- Başka şansım var mı ki?
- Anlamadım…
- Yakında 27 olacağım ve kanunu biliyorsun. “Kız başını onaylar gibi Hyeye sallamıştı. Onun için üzülmeye başlayan genç kız Hye nin büyük dikkat ile seçim yapmasını izliyordu. Hye kendi kendine…” Bu olmaz… Bu kel… Bu çok şapşal bakıyor… Bu hiç olmaz göbeği var…
“Hye son adamın göbeğinden bahsederken iğrenmiş gibi yüzünü buruşturunca yardımcısı ister istemez gülmüştü”
- Efendim siz bu şekilde seçemezsiniz. “Yardımcısına bakan Hye gülümseyerek kıza bakmıştı”
- Haklısın… “Tekrar başını öndeki göbekli adamın boy fotoğrafına çevirince aklına yıllar sonra ilk kez babası gelmişti. Onun da göbeği vardı ve Hye onunla oynamaktan küçükken ne kadar hoşlandığını hatırlayınca midesine kramp girdiğini hissetti. Oysa çok sevimli duruyordu.” Sen çıkabilirsin Soa…
- Peki efendim…
- Bana efendim deme… Sana 2 yıldır öğretemedim…
- Peki efendim…
- Soaa… “Hye uyaran bakışlar atarken yardımcısına kız kıkırdayarak odadan çıkmıştı. Hye ise devlet meselesi gibi fotoğraflar ve özelliklere bakmaya devam ediyordu. Liste oldukça kalabalıktı.
Oldukça zengin olan adaylar bile vardı. Hatta bir tanesinin zenginliği ile dudağını ısırmıştı. Elinde olmadan” Madem bu kadar zenginsin neden çöpçatan birimine gidiyorsun ki be geri zekâlı. Paran ile istediğini elde edebilirsin."
Hye sonradan sözlerine inanamayarak başını iki yana sallamıştı. Kendisini şu iki günde tanıyamıyordu. Bu kadarı ona fazla gelmişti… Bir an önce evine gidip köpeği ile oynamak istiyordu. Hava kararmak üzereydi. Ofisten çıkarken arabasını getiren görevliye bakmıştı. Genç adam Hye ye bakarak...
- Arabanız efendim…
- Bana efendim deme Hong Jun…
- Peki Hye Hanım… “Hye gülümsemişti. Onlara ne söylerse söylesin asla samimi olmuyorlar ve şımarmıyorlardı. Elini Hong un omzuna koyarak teskin eder gibi hafifçe iki kez vurmuş ve az önce Hong un indiği arabanın şoför koltuğuna geçmişti.”
- Teşekkürler… Sende gidebilirsin.
- Peki… “Hye arabasını kalabalık caddeye sürerken yan koltuğa bıraktığı, hala yarısına bile gelemediği büyük deftere bakmıştı”
- Ne kadar çok bekâr adam var böyle… “Hye sonra aklına gelen şey ile gülmüştü” Bu özellikler ile bekâr kalmamalarına şaşmamalı. Şuana kadar adam akıllı birini bulamamıştı listede. Zengin istemiyordu.
Böylelikle istediği gibi kocasını yönlendirebilirdi. Hayatına karışılmasından nefret eden Hye, dalgın bir şekilde kırmızı ışıkta geçerken karşıdan geçen arabayı son anda fark ederek ani fren yapmıştı. Siyah çamlı lüks arabadan çıkan şoför sinirlenerek Hye nin arabasına yaklaşmıştı.
- Seni çatlak kadın neden kurallara uymuyorsun ha? “Hye başını ani fren ile direksiyona saklamış ve kazayı görmek istememişti. Ama çarpma sesi de duymamıştı. Derin bir nefes alan Hye, son anda önündeki arabaya çarpmaktan kurtulmuştu. Adamın sesine karşılık kahkaha atan Hye”
- Ucuz atlattın kızım… Ahh nerede ise arabanın pestili çıkıyordu. “Adam iyice sinirlenerek gülen Hye ye bakmıştı”
- Sen bir de gülüyor musun? “Hye adama başını çevirerek tek kaşını kaldırarak bakmıştı. Adamı duymayan Hye kısık bakışlar ile ona bakmıştı.
- Bir şey mi dedin? “Hye nin sert bakışları ve imalı sesi yüzünden adam yutkunmak zorunda kalmıştı. Koca adam bir kadının bakışları altında eziliyordu resmen. Kendisini toparlayan adam daha sakin bir ses ile Hye ye”
- Kırmızıda geçtin ve nerede ise bizi eziyordun.
- Hah şöyle biraz daha kibar olursan bende senden özür dileyebilirim…
- Ne? “Hye arabadan inerek adamın önünde eğilmişti”
- Gerçekten çok özür dilerim. Benim hatam. Bundan sonra daha dikkatli davranacağım. “Hye nin davranışı hem şoförü hem de arabanın arka koltuğunda oturan patronunu şaşırtmıştı. Hye tekrar başını kaldırarak utangaç bir gülümseme ile şoföre bakmıştı.
Adam utanarak kızarırken Hye onu orada bırakarak arabaya yaklaşmış ve yüzünü siyah cam yüzünden görmediği adamdan da aynı şekilde gülümsemişti. Kendi arabasına dönerken arkadan gelen korna sesleri ile Hye zaten zor tuttuğu sinir katsayılarını zorlamaya başlamıştı. Tekrar şoföre dönerek” Gerçekten özür dilerim… Daha dikkatli davranacağım.
“Adam büyülenmiş gibi Hye'ye bakarken Hye adamın yılışık bakışına karşılık hemen arabasına yönlenmişti.
- İnandı aptal adam. Erkek değil misiniz hemen bir gülücüğe kanıyorsunuz. Ahh hala formadasın kızım.
“Hye arabasına binmeden önce arkadan korna çalan arabanın sahibine tek elini kaldırarak” Ne basıyorsun, patladın mı gidiyoruz işte. “Hye nin bu sözleri siyah cam arkasında ki adamı gülümsetmişti. Şoför arabaya binince arkada oturan patronu gülerek”
- Garip bir kadın değil mi?
- Evet efendim… Özür dilemesi gerçekten çok güzeldi… “Patronu gülerek”
- Evet, özür dilerken içtendi ama gülümsemesi sahteydi…
- Hım… Anlamadım efendim…
- Onun gibi kadınları tanırım… Gülümseyerek seni etkiledi değil mi?
- Çok güzel bir gülümsemesi var. Siz de fark ettiniz mi efendim?…
- Neyi?
- Kısa saçın bir kadına bu kadar yakışacağını düşünmemiştim.
- Hayır ama eminin arkandan aptal demiştir… “Şoför utanarak arabayı sürmeye devam etmişti. Ama önünden hızla kornaya basarak geçen Hye adama el sallayınca arkada oturan adam daha da gülmüştü.
- Eve gidiyoruz değil mi?
- Hayır, gece kulübüne…
- Ama efendim… Siz…
- Sana sorduğumu hatırlamıyorum…
- Efendim babanıza söz vermiştiniz… “Adam elini alnına koyarak derin bir nefes vermişti”
- O zaman dayıma gidelim. İnan şuanda hiç eve gitmek istemiyorum...
- Peki efendim… “Hye arabası ile evin bahçesine girerken arabanın sesi ile koşan köpeği tayni arabanın etrafında dolanmaya başlamıştı. Hye arabadan iner inmez küçük köpek hemen ayaklarına tırmanmaya çalışmıştı.
- Beni özledin mi oğlum… “Köpeği kucağına alan Hye komşusuna seslenerek teşekkür etmişti. Hye yalnız yaşadığı için köpeğini komşusuna bırakarak işe gidebiliyordu. Sevimli kadın büyük evin balkonundan başını uzatarak Hye ye cevap vermişti”
- Önemli değil kızım. Sen ne yaptın?
- Ben mi? Şey… “Ne söyleyeceğini bilemedi bir an.
Sonra kendisi ile dalga geçer gibi” Devletime faydam olsun diye koca aramaya gittim… “Kadın Hye nin sözleri ile kahkahaya boğulmuştu. Aynı dalga ile”
- Bari iyi bir koca bulabildin mi? “Hye bu oyun süreceğini düşünerek o da devam etmişti. Şuanda en iyi terapi bu olsa gerekti.”
- Evet, buldum…
- Öyle mi nasıl biri? “Hye gülerek cevap vermişti”
- Kel ve göbekli… “Kadın bu kez gülmekten balkondan düşeceğini hissederek el sallamıştı. Hye ona bakarak” Bence kenara fazla yaklaşmayın.
- Haklısın yoksa aşağıya düşeceğim gülmekten.
- Evet… Seni hastanede alçılı görmek hoş olmaz…. “Hye komşusu ile çok iyi anlaşıyordu. Kadın oldukça zengin olmasına rağmen sakin ve sade olan bu semtte yaşıyordu. Etrafta şehir içine göre daha fazla ağaç olduğu için küçük bir köye benziyordu. Hye burayı çok seviyordu. Sakin ve etrafında kalabalık olmadan dolaşabiliyordu.
Köpeği içeriye götürürken telefonu çalmaya başlamıştı. Tanımadığı bir numara olduğu için önce açmak istememişti ama sonra ısrar ile çalan telefonu açınca hayatının değişeceğini düşünememişti.
-----------------------------------
Ben eğlenerek yazdım umarım sizde okurken eğlenmişsinizdir..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇINILMAZ EVLİLİK
General FictionEski bir hikayemdir. Kore isimleri ile yazdığım ilk hikayelerden. Acemice yazılmış olabilir ama kesinlikle kurgusundan en ufak bir şüphem yoktur. Keyifli okumalar. :)