Ağaç eve boyundan dolayı zar zor sığsada şu içinde bulunduğu durumda sığınabileceği tek yer nefesiyle yaptıkları bu ağaç evdi. Nefesi üniversite okumak için rizeye gitmişti. Yarın dönüyordu. Peki bu içinde bulunduğu durumu ona nasıl açıklayacaktı? Sabah ola hayrola...
Sabah bel ağrısıyla uyandı. Bu ağaç ev ona küçüktü. Nefesinin geleceğini hatırlayıp hemen eve koştu. Ah evet nefes kapıdaydı ve kendisini soruyordu.
"Nefesim! Buradayım!"
Nefes ona koştu.
"Nereye gittin ya? Kimse bilmiyor? Hem dün eve de gelmemişsin?"
"Sonra konuşalım. Hem ağaç evdeydim. Gerçi küçüktü ama."
Nefes güler.
"Cidden oraya sığamazsın ki sen."
"Belim ağrıyor zaten."
"İçeri girelim de merhem sürerim ben."
"Bende marifet merhemde değil senin elinde."
"Yiaaaa. Hadi neyse girelim daha fazla ağrı çekme."
Tahirle girerler. Nefes merhemi sürer. Akşam olur. Yemek yerler ve yatarlar.
Sabah herkes uyanır. Nefes Tahiri uyandırmaya gider.
"Tahir hadi kalk. Ter içindesin kalk. Tahiriiiim."
Tahir kalkar etrafa tuhaf tuhaf bakar.
"Tahir noldu?"
"Burası neresi?"
Nefes güler.
" Tahir burası senin evin ya. Şaka yaptın herhalde. Duş al da in."
Tahir kafa sallar. Nefes çıkar. Tahir duş alıp iner. Masaya oturur.
"Günaydın paşam."
"Günaydın yenge."
"Günaydın koçum."
"Günaydın."
"Yengeye gelince günaydın yenge abiye gelince günaydın."
"Tamam düzeltiyorum günaydın abi."
"Heh oldu."
Kahvaltı yaparlar.
"Benim bir yere gitmem gerek hadi allaha ısmarladık."
"Tahir nereye gidiyorsun sabah sabah?"
"Hiiiiç. Ben gelirim. Üç saate gelmezsem çivradayımdır."
"T-"
"Görüşürüüüüz."
Tahir hızlı adımlarla çıkar ve bir taksi durdurur.
"Hayat Hastanesi."
Hastaneye girer. Danışmanın yanına gider.
"Şebnem hanım odasında mı?"
"Evet ama meşgul."
"Çok önemli valla."
"D-"
Tahir danışmayı orada bırakır. Dan diye odaya girer.
"Hasta var."
"Tek bir soru şebnem hanım."
"İyi peki. Hayal hanım bir dakika müsaadenizle. "
"Tabiki."
Şebnem çıkar.
" Bu kadar önemli ne var?"
