Bölüm 2 'Ufaklık'

940 28 13
                                    

Boğazımda sıcak,alevli bi demir. Evet aynı bu acıyı hissediyordum. Terlemeye başlamıştım. Ellerimdeki teri pantolonuma sürerken başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü adeta. Sonunda öğrenmişti. 6 yıl sonra onu sevdiğimi öğrenmişti ve şimdi hiçbirşey sormadan direk imkansızsın,imkansızım demişti. Arkamı döndüm. Yakınıma gelmişti. Elini omuzuma koydu ve beni iyice kendisine çevirdi.

"Ada o defteride içinde olanlarıda merak etmeyceksin. Sen beni sevmeyceksin ve hiç birşey olmamış gibi sınıfa gireceğiz."

Elini omuzumun üstünden çektim. Şimdi yanağına birtane yapıştırırdım ama kasti yaptığını biliyordum. Ona şimdi birşey yapamayacağımı bildiği için bana emir verdi. Haklıydı ona böyle bir durumdayken hiç birşey yapamazdım. Yüzüne bakmaktan bile kaçınıyordum. Hayır utandığımdan değil. Ona kızgın olduğum için ve ona bakarsam ağlamaktan tüm okulu inletebilirdim. Sustum.

Kapı kolundaki elimi kirli bir bebek beziymiş gibi iki parmağıyla tutu ve elimi çekti. Benden iğreniyormuydu? Yaptığı bu hareket karşısında ağlama isteğim daha da artmıştı. Sınıfa girdiğinde arkasından yavaşça girdim ve herkes bana bakıyordu.

Yüzümün kıpkırmızı olduğunu biliyordum. Herkes bana şaşkın şaşkın bakıyorken kendimi tutamadım ve gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Gözyaşlarım hızlandıkça nefes alışımda hızlanıyordu. Eylül'ün 'üzgünüm' diyen gözleri üzerimdeydi. Hızlı hızlı bir şekilde sıranın üstündeki bütün kitapları çantama attım. Ağlayışıma hıçkırıklarımda karışmaya başlayınca daha da kötüye gittiğmi biliyordum. Bu yüzden sağ elimi ağzıma kapatmışken sol elimlede çantamı aldım hoca da dahil kimseye birşey söylemeden sınıftan çıktım. Hocanın sesini ben çıkmadan önce bir kere duymuştum. Ardından koşmaya başladım. Çünkü bugün o sınıfa bir daha dönemem.

Koşmamı durdurdum nefes nefese kalmıştım. Hayır koşmaktan değil. Berk yüzünden. Sırtımı duvara yasladım ve yere oturdum. Yüzümü dizlerimin arasına aldım. "AHHHH HAYIR AZ ÖNCE ONU SEVDIĞMI ÖGRENMEDI HAYIR!! Hayır.." Ağladım. Ağladım. Daha da kuvetli ağladım. Benim 6 yıldır sevdiğim Berk az önce beni bırakmadı. HAYIR! Bırakamaz! Bizim hikayemiz daha başlamadan bitemez.!" Ayağa kalktım. Bu okulu bugün bir daha görmek istemiyorum. Hatta mümkünse ömrümün sonuna kadar!

Nefes alış verişim artınca göğüsüm daha da hızlı inip kalkmaya başladı. Okulun çıkışına doğru hızlı adımlarla gidip, çıktım.

Tekrar ağlamaya başladım.

Nereye gideceğimi çok iyi biliyordum.

*

Iki saatir burdayım. Bir saatden sonra çığlıklarım susmuştu. O bana yine ailemin ölüm gününü yaşatmıştı. Benden tiksinmişti,nefret dolu gözleriyle bakıyordu,asla yanıma gelme diyordu tıpkı o gün ki gibi.

Evet ondan nefret ediyorum ama birkaç haftaya hiç birşey yokmuş gibi davranıp yine onunla konuşacağım için kendimden daha da çok nefret ediyorum.

"Ben seninle ne yapacağım hiç bilmiyorum"

Kafamı kaldırdığımda Efe bana doğru gelmiş yanıma oturmuştu.

"Beni nasıl buldun?"

"Her kayboluşunda aynı yere gelince seni bulmak çok da zor olmuyor."

Haklıydı. Her ağladığımda bu lanet olasıca terasa geliyordum. Beni hayata bağlayan iki insanın bir uçurumdan atladığı gibi veda etmişlerdi hayata bu terasta.

Burası onların son sözlerini ettiği yerdi. Yüzüne baktım dudaklarımın kenarları yine aşağa doğru kıvrıldı ve akmaması için savaş verdiğim göz yaşları sonunda onlarda teker teker attılar kendilerini aşağa.

ŞIZOFRENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin