Bölüm 4 'Ağrı'

725 23 6
                                    

Gözlerimi hala açamıyordum. Herşeyin hızlı olduğu için mi, vücudumun soğuğu bir anda heryerime ilettiği için mi yoksa üstümde büyük bir kaya olduğu için mi bilemiyorum ama açmak istemiyordum işte.

Kendimi zorlayarak da olsa yavaşca gözlerimi araladığımda üzerimde gerçekten kaya ağırlığında bir Berk gördüm. Çok hızlı nefes alıyordu ama benim kadar hızlı değil.

Nefesim hiç olmadığı kadar hızlı ve titrek çıkıyordu. Göğüsümün hızı zamanla azalır diye düşünüyordum aksine Berk'i okadar yakınımda görünce daha da hızlandı. Sonun da üstümden kalkmayı akıl edince şaşkın bir ifadeyle "iyimisin?" diye sordu. Cevap veremedim bir süre sesiz kaldım ardından tekrar konuştu "Bir yerine birşeymi oldu?" Bu sefer sesi telaşlı çıkıyordu. Hala buz gibi kaldırımda uzanırken. Hareketsizliğim ve sessizliğmi görünce yanıma çöktü.

Sırayla;bacağıma,omuzuma,karnıma ve belime dokundu. Her birine dokunuşta burasımı acıdı diye sordu.

Tepkisiz kaldığım için tekrar ayağa kalktı. Elini uzattı "hadi kalk" dedi. Elimi elinin içine doğru uzattım, beni çekti ama "Ah" diye acıyla inledikten sonra tekrar yere düştüm.

"Neren acıyor diyorum!!" Ani kükremesinden dolayı korkmuştum. Sol elimle belimi ve sağ kolumu gösterdim.

"Kalkabilecek misin? Seni hiç taşımak niyetinde değilim çünkü."

Söylediği bu söze karşı içime öfke dolarken hırsla ayağa kalktım. Bunun güzel fikir olmadığını aniden Berk'in omuzuna tutunurken fark ettim. Berk yüzünü iyice yüzüme kitledi "fırsatçı" diye tıslarken yanımıza bir adam geldi.

"Iyimisin çocuğum bir yerine bir şey oldumu?"

Bu adam hayvan gibi arabasıyla frene bile basmayı beceremeyen adamdı.

Berk adama yaklaştı "önüne bakamıyormusun sen!!"

diye bağırınca

adam özür diledi ardından hastaneye götürmeyi teklif etti fakat Berk ona en güzel hayvanlıklarından birini göstererek eliyle kış kışladı.

Tekrar bana döndüğünde sinirli bir şekilde beni kucağına aldı. Ellerimi onun boynuna dolarken kulağına eğildim ve sesizce "benden nefret ediyormusun"dedim. Yüzünü bana dönünce ne kadar yakın olduğmuzu fark ettim. Bu benim kızarmama neden olurken verdiği cevaptan sonra kaskatı kesilmezsem saçmalık olurdu.

"Evet,bu dünyada en çok senden nefret ediyorum artık."

Gözümü kırpmadan ona bakıyordum ardından sert bir şekilde bırakılmıştım. Yere attı korkusuyla birden bağırdım ve bağırmamı susturan şey market arabasının içine düşmüş olmamdı.

"Insanmısın sen ya az önce trafik kazası geçiriyordum senin yaptığına bak!"

"Ve seni kurtaran kim güzelim? Teşekkür etmen gerekirken bide bağırıyorsun cık cık cık ne kadar ayıp"

Bu sözlerinden sonra bir daha konuşmadım. Market arabasını sürmeye başladı ben de bir yandan kafamı bir sağa bir sola çevirip mağazalara bakıyordum.

Berk bir mağaza beğenmiş olucak ki arabanın yönünü değiştirip mağazaya yöneldi. Nereye gittiğimize dikatlice bakarken içki satılan, dükkana benzer bir yer gördüm.

Böyle yerler böyle büyük mağzalarda bulunurmuydu?

Beni arabanın içinde bıraktı ve birkaç dk sonra geri geldi. Arabaya bir poşet koydu. Dikkatli baktığımda içinde iki bira şişesi olduğunu gördüm.

Bana bakmadan konuşmuştu

"Eylül'e ne almayı planlıyorsun?"

"Parfüm" diye kısa kestim.

ŞIZOFRENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin