Bölüm 11 'Deli'

1.3K 28 12
                                    

“Efe!”

“Ah!”

Tatlı mı tatlı,göz kapaklarımın içinde hayallerimi rüya şeklinde sahneye alan güzel uykumun bölünmesine neden olan bir bağırış, Efe‘nin neler olduğunu anlamak istercesine birdan yataktan zıplamasına ve benimde soğuk zemine çakılmama neden olmuştu.

“İyi misin canım?”

Efe‘nin şefkatli sesini duymam, sabah sabah huzurlu uykumun bölünmesi ve üstüne üstlük zeminin soğukluğunun vücudumda çarpılma etkisi yaratması sonucu yüzümü buruşturmama engel olamamıştı lakin sevimsiz Müdürümüzün kapının eşiğinde sinirli bir şekilde bizi süzdüğünü fark edince sorusunu kafa sallayarak geçiştirdim. Yerden kalkıp yatağa oturdum. Efe‘ye baktığımda yüz ifadesinden benim kadar hatta bütün bu öfke ona karşı olduğundan benden daha çok şaşkın olduğunu idrak ettim. Merak bende daha ağır basarken yerimde duramıyordum çünkü bizi genelde o anaç sesiyle Sultan Abla uyandırırdı çok sevgili(!) Müdürümüz değil.

“Buyrun.” tek kelimelik cevapta siz ‘yeni uyanmış öğrenci‘ tonlaması duyabilirdiniz fakat bu cevabın içinde ki ‘Sabah sabah seninle mi uğraşacağım‘ tonlamasını yalnızca ben işitebiliyordum.

“Sen benim başıma bela mısın!?” sinirinden kıpkırmızı olmuş yüzüyle hızlı hızlı soluyordu. Arkasında korkmuş bir halde duran Sultan Ablanın endişesi her halinden belli oluyordu, en çok da o her zaman sıcacık bakan gözlerinden. Efe bir ‘Of‘ çektikten sonra ‘Defol git odamdan‘ der zannettiğim için kolunu cimcikledim, küçük çaplı bir inlemeden sonra bana ‘ne yapıyorsun Ada?‘ dermiş gibi bakmaya başladı. Bense cimciklemenin yersiz olduğunu anlayıp omuz silktim ve odada göz gezdirdim.Benim bu hareketim karşısında tekli mavi koltuktan zıpladı ve Müdürün karşısına dikildi.

“Yine noldu hocam?”dedi umursamazca şuan Müdürün yerinde ben olsaydım Efe‘yi parçalayabilirdim -ki Müdür bunu yapacak gibi bakıyordu- ben birine bu kadar sinirliyken onun da benimle eşit oranda umursamaz olması sinir bozucu bir durumdu, herneyse.

Müdür aslında bizim hocamız falan değildi ancak buraya ilk geldiğimizden beri böyle söylenilmesi öğretilmişti.

 Müdür’ün o zaten azıcık olan sabrını zorladığının farkındaydım ve Müdür durduk yere bizi uykumuzdan uyandırıp,sinirli bir şekilde,bağıra bağıra Efe ile konuşmazdı. Aslında bir yanım da Efe’ye hak veriyordu çünkü sabah sabah tatlı uykum zeminin soğukluğunu hissetmemle sonlandırılmıştı.

“Ne mi oldu? Ne mi oldu! Bak bu oldu!” bir anda bağırmasıyla yerimden sıçradım Müdür ise bağırdıktan sonra Efe’yi öyle bir güçle itmişti ki bir an afallayıp odamın duvarına yapıştı gözlerime hücum eden yaşları geri gönderdim ve Efe‘ye yardım etmek için ayaklandım. Sultan Abla ise hemen yerinden çıkıp Müdür’ün kolunu tutmuştu. Bir yandan da bir şeyler anlatıyordu.

“Yapmayın Mehmet Bey onlar daha çocuk.”

Efe bir anda  “Sen..” diye bağırarak atağa geçmişti! Sadece kısa bir anlığına gözlerimiz kesişince ‘yapma‘ anlamında kafamı salladım,önce bir kaç saniye hareket etmedi ben tekrar kafamı sallayınca yavaşça geri çekildi ve Sultan Abla‘da Müdürün kolunu bıraktı.

“Sen sokakta mı yetişdin ha? Biz seni böyle mi yetiştirdik? Seni diğer yetimhaneye sırf ayaklarıma kapanıp bu kızın yanında kalmak için her şeyi yapacağını söylediğin için göndermediğimi sen de biliyorsun?!” Müdür ‘bu kız’ derken işaret parmağını bana çevirmişti. Gözlerim iri iri olurken yıllar sonra bilmediğim bir şeyi öğrenmemin getirdiği şoku yaşıyordum. Efe benim için Müdürün ayaklarına mı kapanmıştı? Bu haberi Müdür’ün ağzından duymasam asla inanmazdım. Yani Efe? Müdür’ün ayaklarına kapanacaktı öylemi? Birden kahkaha atacaktım ki ortamın gerginliğini hatırlayarak kahkahamı geldiği gibi geri gönderdim.

ŞIZOFRENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin