Yüzündeki boyalar, üstündeki rengarenk kostüm ve ayağına fazlasıyla büyük gelen çirkin ayakkabılar...
Aynadaki gördükleri tamamen bundan ibaretti. Ah bir de arkada o aptal sırıtışını gizleme gereği duymayan Harry vardı. Amber'ın bu hali onu fazlasıyla eğlendirdiği apaçık ortadaydı. Bu Amber'ı daha fazla delirtiyordu. Yüzündeki boyalar olmasa da şuan sinirden yüzü yine kıpkırmızı gözükürdü.
"Sanırım seni fazlasıyla eğlendiriyorum!"
"Hem de fazlasıyla, hatta her zaman böyle görünmen için sana bu kostümü satın alabilirim. Normal halinden daha güzel gözüküyorsun."
Amber kaşları daha çok çatarken o küçük odayı Harry'nin kahkası doldurdu. Işte o ses... Ilk önce Amber'ın tüm kasları gevşedi. Gözleri Harry'nin o iki büyük gamzesinde dolandı. Bir an zihninde o iki çukurda parmaklarını gezdirdiğini hayal etti. Sonra sanki bunu yapmış gibi utandı. Gözlerini kaçırmak istedi. Ama bunu bir türlü yapamıyordu. Gülerken kısılan gözlerinin ardına kaybolan yeşil gözleri, o iki büyük gamzesi... Amber bilmeden büyülenmişti.
Kapının aniden açılmasıyla iki genç kapıya baktı. Rahibelerden biriydi. Artık çıkmaları gerektiğini söylüyordu. Az önce düşündüklerinin utancıyla Amber üzerindekilerin utancını geriye atarak odadan kaçarcasına çıktı. Arkasından gelen adım seslerine bakılırsa Harry'de onun gerisinden geliyordu. Bunu doğrulamak için arkasına bakamadı Amber.Hala az önce ne haltlar olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Harry'e hayram hayran bakmış, gamzelerini okşamayı düşlemişti. Neden? Ondan gıcık almıyor muydu? Harry onun için bir buz dağıydı. Bir gülüşle mi o buz erimişti Amber! Saçmalama! Sadece Harry itiraf etmekten hoşlanmasada yakışıklıydı. Hemde fazlasıyla. Yani bu olabilirdi. Evet. Nedeni kesinlikle buydu. Ayrıca Amber'ın uzun süredir erkek arkadaşı olmaması da buna neden olmuş olabilirdi.
Hormonlarım hareketlendi ondan, yakında regl olacağım sanırım!
Güzel ama kulağa inandırıcı gelmeyen bahanelerine devam ederken kilisenin ana bölümüne girmişlerdi. Etrafta koşturan çocukların hiçbirinin saçları yoktu. Şen kahkahalarını boğuk duyuran bir bone vardı ağızlarında. Her ne kadar bone engellesede onların gözlerindeki parıltıya bakan herkes en yüksek desibelde o kahkahaları duyabilirdi.
Amber ilgiyle onların neşeli hallerini izlemek istese de onu ortaya doğru iteleyen Harry buna büyük engeldi. "Birazdan onlarla fazlasıyla haşır neşir olacaksın Ev Kızı devam et." Gözlerini devirdiğini görmedi Harry.
Oyun oynayan çocuklardan biri Harry'i görünce hemen ismini bağırarak ona koştu. Onun ardından diğer çığlıklar ona eşlik etti. Bir düzine çocuk Harry'nin etrafını sarmış onun geldiğine ne kadar sevindiklerini söylüyorlardı. Amber bu manzaraya şaşırdı.
Harry buraya geldiğinden beri buz dağı kalıbından tamamen çıkmıştı. Amber'a, onu tanıdı tanıyalı hiç görmediği gülümsemesi şaşkınlık yaratıyordu. En önemlisi gözlerindeki o parıltı. Çocukların gözlerindeki parıltıyla yarışıyordu resmen. Amber, Harry'nin hiç görmediği yönüne şaşırsada üstüne durmak istemedi. Anı yaşamak istiyordu.
Harry'nin etkisinden çıkan birkaç çocuk bu kezde onun yanına gelmişlerdi. İlk an gerilsede çocukların sadece oyun oynama isteği olduğunu anladığında yavaş yavaş çözülmeye başlamıştı.
Sonraki saatler bol neşeli kahkahalar, koronun şarkıları ve dualarla geçmişti. Amber'ın o koca ayakkabıların içinde kaybolan ayakları sanki şimdi tam olmuş gibiydi. Anlaşılan gece ayağına uzun saatler masaj yapmalıydı. Ama değerdi, diye düşündü. O güzel çocukların minnacık bedenlerinden taşan umut dolu gözleri, yüreklerinin büyüklüğünü gösteren davranışları ve insana hemen bulaşan şen kahkahaları her şeye değerdi.
Yüzünde büyük bir gülümsemenin olduğundan habersiz olan Amber, soyunma odasına girdi. Daha birkaç adım atmıştı ki sert ve çıplak bir bedene çarptı. Burnunun acısı o an gözlerinin önündeki bedenden dolayı tamamen ilgisi dışındaydı. Kaslı bedenin birçok yerini süsleyen dövmeler, kollarının yarısında takılı kalmış tişörtün sıkmasıyla daha da ortaya çıkan kol kasları...
Karşısındaki görüntüyle iç çeken kızı Harry'nin alaylı gülüşü kendine getirdi.
"Gördüklerin hoşuna gitmiş gibi Ev Kızı."
"Ne alakası var? Ben sadece... ben..."
Harry yarısı giyilmiş tişörtü hızlıca üzerine giyip o muazzam görüntüyü kapattı. Yavaşça kızın bedenine değmeye özen göstererek kapıya ilerlerken, "Evet sen sadece ağzını kapatmayı unuttun. Dikkat et salyaların akmasın."dedi. Kapıdan çıkan ego dağının ardından Amber 'hah' diye ses çıkararak kendine kızdı.
Kendine söylenerek kıyafetlerini değişti ve resmen kazıyarak yüzündeki boyaları sildi. Soyunma odasından çıkıp kilisenin çıkışına ilerlerken bugün oyunlar oynadığı birkaç çocuğa el salladı.
Harry arabada onu bekliyordu. Onu görünce yine sinirleri tepesine çıkmıştı. Ukala Buzdağ, ne olcak!
Arabaya bindiğinde yolun çabucak bitmesini diledi.
----------------------------------------
Bildiğiniz geçiş bölümüydü. Bu kadar kısa olmasıda bu yüzden. Yazacak bir şey bulamadım resmen. Bu kilise olayını yazmassam da olmaz. İleride bu bölümle alakalı olaylar var, neyse oylamayı unutmayalımxoxo
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eyes || Styles
General FictionPekala, hadi gözlerinizi kapatın. Hadi. Ne görüyorsun? Karanlık mı? Hayır, hemen o karanlığı renklendir. Bir tarafa Big Bang'i, diğer tarafa London Eye'i... Tabi bu benim karanlığımı renklendirişim. Sen unicornlar koyabilirsin. On sekiz yıldır Camd...