Multimedya: Jasper ve Amber
----------------------------------------------------------
Amber'ın Anlatımından
2 hafta olmuştu Harry'i görmeyeli. Lily çocuklarla buluşmaya gidiyordu. Giderken beni de çağırıyordu ama ya ödevimin olduğuna, ya da ders çalışmam gerektiğine dair bahaneler sunuyordum. Onu görmek istemiyordum. Beni daha fazla sinirlendirmesine ya da aşağılamasına katlanamazdım. Bunun en kolay yolu da ondan uzak kalmaktı.
Lily ve çocuklarla olmadığım için sıkılıyordum. Bunun çaresini bulmam birkaç günü bulmuştu. Okulda olduğu sırada Jasper mesaj atmıştı. Buluşmak istiyordu. Başka bir zaman bu isteğine olumsuz bir cevap verebilirdim. Lily'e sıraladığım gibi birçok bahane sunabilirdim ama farklı insanlarla görüşmem gerekiyordu. Yoksa asosyal boyuta geçiş yapacaktım.
Bugün, o gündü. Bir saat sonra The Ship of Adventures adında bir kafede buluşacaktık. konum uygulamasından bulacağımı umarak Jasper'ın beni evden alama isteğini reddetmiştim.
Üzerime giydiğim krem rengi ipli bluzumu, mavi mom jean pantolonumun içine sıkıştırıp kemerimi taktım. Dün gece ördüğüm saçlarımı açıp dalgaların salınmasına izin verdim. Kirpiklerimde fazla kalan rimeli serçe parmağımla almaya çalışırken birazını gözümün kenarına bulaştırdım. Etrafta silecek bir pamuk aradım ama yoktu. Serçe parmağımın ucunu biraz tükürüğümle ıslatıp sildim. Kimse görmedikten sonra biraz iğrençleşmenin hiçbir sorunu yoktu.
Aynaya son kez bakıp evden çıktım. Bugün gökyüzünü süsleyen bir güneş vardı. Yine de havanın sıcak olduğu söylenemezdi. Neyse ki evden çıkmadan önce hırkamı almıştım.
Bir an farkettiğim gerçekle yüzümde aptal bir tebessüm oluştu. Birkaç ay önce acabalarla hayal kurmaya çalışırken şimdi o hayaldeki şehri ezberlemeye başlamıştım. Havasını, insanlarını, karışıklığını... Londra hakkında şikayet bile edebiliyordum. Çünkü burada yaşıyordum. Bunu fark etmek beni o kadar mutlu etmişti ki ne kadar süre sırıttığımı bilmiyorum. En sonunda bana deliymişim gözüyle bakan birkaç kişiyle göz göze gelince toparladım.
Tanıdık sokakları geçtikten sonra yolun devamını navigasyona göre takip ettim. On dakikanın sonunda Jasper'ın fotoğrafını attığı kafenin önündeydim.
Amber: Kafenin önündeyim geldin mi?
Jasper'ın mesaj atmasını beklerken içeride göz gezdirdim. Belki benden önce gelmiştir diye. Ama kafede birkaç insan vardı ve onlardan hiçbiri Jasper değildi. Boş masalardan birine geçerek gelen garsondan bir kahve istedim. O sırada titreyen telefonumu elime alarak mesajı açtım.
Jasper:5 dakikaya oradayım, üzgünüm trafik sıkıştı biraz :(
Amber: Sorun değil, ben cam kenarında bir masaya geçtim, bekliyorum :D
Umarım çabuk gelirdi. Kahvemi beklerken biraz cafeyi inceledim. Gemi şeklinde tasarlanan cafenin içi loştu. Duvarlarını çeşitli raflar ve o rafların üzerini biraz kitap ve biblolar süslüyordu. Uç kısımda bir bar köşesi vardı. Tek başına gelenler için gayet ideal bir alandı. İçerisi küçük ama farklı bir ambiyansa sahipti.
Geçen ders tanıştığım proje arkadaşımla gelebilirdim. Fotoğraf çekme delisi olan kişiliği için burası fazlasıyla onun ilgisini çekerdi.
"Çok bekletmedim umarım."
Ani duyduğum sesle ile irkildim. Kaskını kenardaki sandalyeye bırakan Jasper'ı görünce tebessüm ederek baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eyes || Styles
General FictionPekala, hadi gözlerinizi kapatın. Hadi. Ne görüyorsun? Karanlık mı? Hayır, hemen o karanlığı renklendir. Bir tarafa Big Bang'i, diğer tarafa London Eye'i... Tabi bu benim karanlığımı renklendirişim. Sen unicornlar koyabilirsin. On sekiz yıldır Camd...