Tracey Chattaway - Nightsky
Resimdeki Ilgaz (ana karakter)
°~~~~~~~~~°
Merakla beni süzen çocuğun bakışları altında ezilirken hâlâ sorusunu yanıtlamamam canı sıkmışçasına bıkkın bir nefes verdi. Onu sinirlendirmek isteyeceğim en son şeydi. Amacıma ulaşmadan ve buradan kovulmadan önce konuşmaya başlasam iyi olacaktı.
"Ben... Mekanın sahibi ile tanışmak istemiştim. O sen misin?"
Bir taraftan dış görünüşüne bakarak yaşıt olduğumuzu varsayıp gayri resmi konuşmam onu rahatsız etti mi diye anlamaya çalışırken diğer taraftan şımarıkca kıvrılan dudaklarının ne anlama geldiğini düşünüyordum. Aramızdaki sınıf farkı dağlar kadardı. Zengin ve çevresi geniş biri olduğu belliydi. Ve eminim onu seven kızlar ve arkadaşları da vardı. Ama ben orta sınıf bir ailenin kızıydım. Çevremde fazla insan olmasa da beni tanıyanlar tarafından sevildiğimi düşünürdüm. Neden bilmiyorum. Onlara kötülüğüm dokunmamıştı. Ya da bu sadece benim düşüncemdi. Yaşınız ilerledikçe ve olgunlaşmaya başladıkça aslında sizi sevenlerin, gerçek sevgiyle değil de zorunlu olarak yanınızda durduğunu anlıyordunuz.
Kendi çıkarları için... Kimi yalnız takılıp asosyal damgası yemekten korktuğu için, kimi ise sizde faydalanabileceği bir şeyler gördüğü için yanlarında olmanıza izin verirlerdi. Bunu acı bir şekilde tecrübe etmiştim. Karşımdaki çocuğun kıvrılan dudakları unutmak istediğim anılarımı parça parça hafızama salgılamıştı. Kafamı iki yana silkeledim ve dikkatimi ona yönlendirdim.
Ellerini ceplerine sokup başını dikleştirdi. Boyu neredeyse 1.80 vardı. Ona böyle aşağıdan bakmak küçük kız çocuğu gibi hissetmeme sebep olmuştu.
"Yine birini kendine mi aşık etmiş?" dedi. Daha çok kendi kendine konuşur gibiydi. Gözleri gözlerimdeydi ama sözleri bana yönelik değildi.
"Kim?" Diye sordum neyi kastettiğini anlamayarak. Omuz silkti ve yanımdan geçerek bar taburelerine doğru yürüdü. Attığı her adım da ayak sesleri oda da yankılanıyordu.
"Burayı ben işletiyorum ama sahibi değilim. Abime ait. Neden onunla tanışmak istiyorsun?" Bardağına doldurduğu sarımtırak içkinin içine iki tane buz attı ve bana doğru döndü.
"Başı hayranlarıyla dertte zaten. Sende onlardan biri misin?" Dedi ve içkisinden bir yudum aldı. Sanırım beni yanlış anlamıştı. Buraya platonik aşık olarak gelmemiştim. Ama bunu ona söylesem de pek umursayacakmış gibi durmuyordu. O yüzden açıklama faslını es geçip esas konuya girmeye karar verdim.
"Sadece kendisiyle bir konu hakkında konuşmak istiyorum. Kendisi burada mı?"
İçkisinden iki büyük yudum daha aldıktan sonra bardağı tezgaha bıraktı. Cam bardağın mermer zeminde çıkardığı tok ses içeriyi doldururken konuşmadan önce beni tekrar süzdü.
"Ne hakkında konuşacaksın?"
Kitap yazarı olarak ana karakter hakkında fikir yürütmem için bana yardımcı olmasını istiyorum deseydim nasıl tepki verirdi acaba? Fazlasıyla alaycı tipine bakarsak kahkahalarla gülüp bi güzel dalga geçerdi. Aradığım tip kesinlikle değildi. Yakışıklıydı, uzun boylu ve güzel bir vücudu vardı. Ama kesinlikle aradığım tip değildi.
Ben daha çok olgun karaktere sahip birini arıyordum. Ve umarım abisi kendisinin zıttıdır çünkü bu güzel mekanın yaratıcısından beklentim büyüktü. Hayâl kırıklığına uğramayı istemiyordum.
"Bunu kendisi ile konuşsam daha iyi olur sanki."
Anlamadığım bir kaç şey mırıldandıktan sonra oturduğu yerden kalktı ve "Burada bekle!" dedikten sonra yanımdan geçip gitti. Koridorun sonundaki merdivenlerde gözden kaybolduğunda ayakta durmaktan yorulup gök mavisi koltuklardan birine oturdum. Hâlâ yapmak üzere olduğum şeyin doğru olup olmadığına karat veremiyordum. Çok mu çocukça davranıyordum? Hangi aptal sırf kitap yazabilmek için tanımadığı insanlarla muhattap olurdu ki? Özellikle böyle ne idüğü belli olmayan mahallede.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SMERALDO ÇİÇEĞİ
Teen Fiction"Kim olduğunu görmedin mi?" Gerginlikten terleyen ellerimi pantolonuma sildikten sonra kucağıma koydum. Gözlerini bana dikmiş takım elbiseli adamlar karşısında sakin kalmak oldukça zordu. "Hayır." Sesimin titrediğini fark etmediklerini umarak bakış...