Ivan Torrent - Icarus
*******
~ Ölüm... yeni hayatın başlangıcıdır. Her gün ona bir adım daha yaklaşsakta sonsuza kadar yaşayacakmış gibi hayatımıza devam ediyoruz. Oysaki bir saniye sonra trajik bir kazaya kurban gidebiliriz. Yapmak istediğimiz, söylemek istediğimiz her şey yarım kalabilir. Bu yüzden hayatınızı doya doya yaşayın gibi klişe laflar söyleyemeyeceğim. Çünkü siz ne kadar hayata sıkı sıkı yapışsanızda biri çıkıp size fikrinizi sormadan hayatınızı elinizden alıyor. Ölümün ne zaman sizi bulacağını asla bilemezsiniz.
Tıpkı yerde yatan cansız beden gibi. Henüz 20'li yaşlarının başında ama hayattan koparılmış, hayalleri, gelecek planları yarım kalmış bir genç. Ölmenin planları arasında olmadığına eminim ama birilerinin planında can almak varmış.
"Eee ne diyorsun?" Cesedi inceleme işini yarım bırakıp ayağa kalktım. Karşımda ki vahşice işlenmiş cinayet midemi bulandırmıştı. Katilin ne niyetle bunu yaptığını henüz kestiremesemde hiç acımadığını hatta bunu yaparken büyük zevk aldığını görebiliyordum.
"Henüz bir şey söylemek güç. Lâkin emin olduğum bir şey var katil hiçte acemi değil. Bundan önce de cinayetler işlemiş olmalı."
Düşünceli mırıltılar çıkarıp cesedin başına diz çöktü. Bu görüntüye benden daha alışkın olduğu aşikardı. İşi buydu zaten değil mi? Yıllarını vermişti bu meslek için bense henüz stajyer gibi bir şeydim ve bu benim daha üçüncü vakamdı. Umarım dedikleri gibi zamanla alışırdım yoksa her gördüğüm cesetle birlikte midemi de asfalta boşaltacaktım.
"Diğer ceset ile aynı yara izleri taşıyor. Muhtemelen katil de aynı kişi. Bunu söylemekten korkuyorum ama sanırım bu seri katil." Gözlerimi kısıp bir kez daha cesete baktım. Seri katil olma ihtimali yüksekti. Kan dondurucu bir şekilde öldürmeden önce kurbana işkence edilmişti.
"Şurayı gördün mü?" Dedim dikkatimi çeken detayı işaret ederek. Az önce kalktığım yere çöküp cesede biraz daha yaklaştım. İki kulak memesi de kesilmişti. Tıpkı diğer cesette olduğu gibi.
"Bu..."
Artık olayın bir seri katil vakası olduğuna biraz daha inanmaya başlamıştım. Çünkü sadece onlar öldürdükleri insanlardan hatıra olarak bir parça alırlardı. Kurbanlarının gözleri önünde can çekişmesi, onları acı dolu bir ölüme sürüklemek seri katiller için vazgeçilmez bir duyguydu.
"Bu adamın psikolojisini çözebilecek misin? Onu yakalamak için sonraki adımını bilmemiz gerekiyor."
Elbette! Bu benim işimdi. Yani henüz adli psikoloji öğrencisi olsam da mezun olduğum zaman böyle vakalar ile ilgilenecektim değil mi? Ben sadece şimdiden alıştırma yapıyordum. Hem polislere yardımcı oluyor hem de kendimi dışarı çıkmış organlara, yeri kaplayan kanlara, her an üzerime atlayıp boğazıma yapışacak azılı suçlulara karşı hazırlıyordum.
Bu alanı seçmemin en büyük nedenlerinden biri de izlediğim filimlerin üzerimde olan etkisiydi. Ama kabul etmeliyim ki filmlerde gördüğümden çok farklıydı olayı yaşamak.
"Biraz inceleme yapmam gerekiyor. Her iki cesedi de karşılaştırmalıyız. Aynı kişi olduğundan emin olmalıyım ki böylece nasıl hareket edeceğini tahmin edebileyim." Kafasını sallayıp ayağa kalktı. Bende onu takip ederek ayağa kalktım ve cesetten bir kaç adım uzaklaştım. Kurbanın kanları ayakkabımın altına yapışmıştı. Attığım her adımda kırmızı kan yerde ayak izlerimi bırakıyordu.
"Hasan bey de sana yardımcı olacak. Önceki dava da iyi iş çıkardın ama hâlâ öğrencisin. Diplomalı bir yol gösterenin olmalı."
Evet tabi, belli bir yaşa gelmesine rağmen başına bakıcı dikilmesinden kurtulamıyor insan. Bahane olarak da öğrenci olduğumu ileri sürüp durması da cabası.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SMERALDO ÇİÇEĞİ
Roman pour Adolescents"Kim olduğunu görmedin mi?" Gerginlikten terleyen ellerimi pantolonuma sildikten sonra kucağıma koydum. Gözlerini bana dikmiş takım elbiseli adamlar karşısında sakin kalmak oldukça zordu. "Hayır." Sesimin titrediğini fark etmediklerini umarak bakış...