Çocuk doğar doğmaz ninja sınıfına kayıt ettirildi. Ancak bu şekilde ulusun zalimliğinden korunabilirdi.
Kısa bir süre içinde büyüdü ve artık ninja eğitimlerine başlama zamanı geldi. Ulusun adaletsizliğine, umutsuzluğuna rağmen o hiç umudunu yitirmedi.
Çevresindekiler ona Kiba diyorlardı.
Kiba günden güne gelişiyor, başarılı bir ninja olma yolunda hızla ilerliyordu.Tek bir hedefi vardı Kibanın. 5 elementi uyandırıp umutsuz ulusa umudu tekrar aşılamak... Bu uğurda canı pahasına savaşmaya hazırdı.
Günün sonunda eğitimi bitmiş ve eve dönmüştü. Akşam yemeğini yiyip odasına çıktı. Yorgundu, dinlenmek için yatağına uzandı. Yıpranmış ellerini havaya kaldırıp baktı. Parmaklarının eklem yerlerindeki deriler sıyrılmış, avuçlarının içi çizik içindeydi. Ateş elementi üzerinde tam dört gündür çalışıyordu.
Beş kez yanmaktan son anda kaçmış, canını zor kurtarmıştı.Uykuya dalmadan önce kendine bir söz verdi Kiba... Yarın mutlaka eve ateş elementini öğrenmiş bir şekilde dönecekti.
••••
Sabah annesinin sesiyle uyandı Kiba. Annesinin tiz çığlık sesi kulağını tırmalamış, yataktan düşmüştü. Pijamasının üzerini koşarken giymeye çalışırken iki kere duvara çarpmıştı. Merdivenlerden aşağıya indiğinde, iki ninja annesini sandalyeye bağlamış aralarında birşeyler konuşuyorlardı.Sessizce arkadan yaklaştı Kiba. Onun varlığını hisseden ninjalar arkalarını döndüklerinde Kiba ateş elementini ne kadar uyandıramasa da mühürlerini hazırlamıştı. Kendinden emin ve bir o kadar da özgüvenliydi.
Annesi sandalyede çırpınıyor hatta bağırmaya çalışıyordu.
Ninjalar, Kibanın mührünü görmüş ve su elementi mührünü yapmışlardı. Kiba ne yapması gerektiğini bilmese de yine de kendinden emin duruşunu bozmadı.
Kapı büyük bir gürültü ile açıldığından Kibanın dikkati dağıldı ve mühür bozuldu.
Ninjaların amacını anlayamamıştı. Neden geldiklerini bilmiyordu.
Gelen Kibanın eğitmeniydi. Kibaya neler olduğunu evde gürültüler duyup buraya geldiğini söyleyince Kiba da olan biteni anlattı.
Eğitmen, Kibanın annesini de dinledikten sonra Annesini başka bir eve, Kibayı da eğitim sahasına götürdü.
Bugün ateş elementini uyandıramazsa Kiba'nın ateş eğitimine son verilip su eğitimine başlanacaktı. Kiba denedi, denedi, denedi... Her seferinde ateş çıkıyor ama hemen sönüyordu.
Bu sabah olanlar geldi Kibanın aklına. O zaman denese olur muydu? Bilmiyordu.
Son bir kez daha dedi eğitmeni ona. Kiba mühürleri yapıp son bir kez daha denedi. Başarmıştı. Büyük bir ateş kütlesi oluşmuş, kalan birkaç yeşil ot da yanmıştı.
Başardığını gören Kiba, mutluluktan ne yapacağını bilemedi. Bu akşam annesinden izin alıp iskele adını verdikleri ateş elementi çalışma sahasına gelecek ve kendini geliştirecekti. Yarın sabah erken saatlerde tekrar eğitmeniyle buluşacak bu sefer su elementi üzerine çalışacaktı.
Hafif bir rüzgar esti ve Kibanın saçları dalgalandı. Bir umut tekrar doğmuştu içinde. Yeşermişti kaybetmek üzere olduğu hayali yeniden.Boş zaman buldukça kölelerin olduğu bölgeye gidiyor, onları izliyordu. Kil makinelerinin arasında geziyor, işkence gören insanlarla aynı acıyı sanki yaşıyormuşçasına yüzünü buruşturuyordu.
Başarmak zorundaydı Kiba. Başka çaresi yoktu. Bu acımasız olan ulusu tıpkı geçmişteki gibi yeniden bir umut üzerine inşa edip her insanın eşit yaşayacağı bir yer haline getirecekti...
Eğitimi bittiğinde koşarak yeni evlerine vardı. Annesine iskeleye gideceğini ve kendini geliştirmesi gerektiğini haber vererek iskeleye koştu.
Tekrar tekrar yapıyor, hiç durmuyordu. Yorulmuştu ancak durmadı. Gün ağarırken su elementi çalışma sahasına koştu. Aşırı yorgundu fakat bunu göz ardı etmeye çalıştı.Eğitmeni gelmiş, onu bekliyordu. İlk önce mühürleri öğrendi. Yavaş yavaş hızlanıyordu el haraketleri. Birer birer zihnine kazıdı. Ateş ile pek de farklı sayılmazdı mühürler. Bu yüzden eli yatkındı.
Su elementini uyandırmak, ateş elementini uyandırmaktan daha kolaydı.
Orta, kolay, zor olarak gidiyordu elementleri öğrenme eğitimleri. Bunların yanı sıra okçuluk, bariyer kurma ve mühürlemeyi de öğrenmesi gerekiyordu. Okçuluk için doğuştan yetenekli olduğunu söylerdi annesi hep.
Dikkatini topladı ve mühürü yapmaya başladı. Ufak ufak su damlaları oluyordu ama tam olarak oluşmuyordu. Çok çalışması gerekiyordu daha ancak bitkin düşüp bayıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umutsuz ulusun mucizesi
FantasíaUmut ışığı sönmüş bir ulus düşünün. Kapkaranlık, adaletsiz... İnsanlarla ninjaların bir arada yaşadığı bir ulusta ne kadar adalet olabilir ki? Zengin insanlar ninjalardan aldıkları devasa kil makineleri ile fakir insanları kilden yaratıklara çevir...