day-4

2.9K 428 318
                                    

Tüm haftasonunu yatağımda yatıp kendimi yorgan ile sarmalayarak geçirmiştim. Son olaydan sonra dışarı çıkmaya cesaret edemezdim zaten. Ama üzücü bir şekilde haftasonu bitmiş ve pazartesi günü sabahı alarmım acı bir şekilde çalmaya başlamıştı.

Aynı okulda iki yıl boyunca doğru düzgün yanyana gelmemiştik ama sırf o hafta kendimi uyandırdım diye evrene göre artık sürekli onunla karşılaşmak zorundaydım. Ühü.

İlk birkaç dersi güvenli bir şekilde atlatmamın ardından öğle arası gelmişti. Neyse ki bugün bir planım vardı ve yemeği sunbaeler ile yemeyecektim. Eğer onların yanına gitmek zorunda kalsaydım bu sefer Changbin de orada olacaktı. Kalp krizi geçirmek için henüz çok gencim...

Yeni maddeyle bugün uğraşmak istemiyordum çünkü zordu. Uğraşacak daha önemli birşeyim vardı.

Madde 4-) Onunla tanış

Okulun dans kulübüne katılmaya sonunda cesaret edebilmiştim. Geçen sene de bunu istemiştim ama bir türlü cesaretlenip kendimi göstermeye gidememiştim. Dans kulübünün üyelerini tam olarak bilmiyordum ama çok havalı olduklarını biliyordum. Kızlar sırf onlarla yanyana olabilmek için kulübe yazılmaya çalışıyorlardı bu yüzden artık sınavla alıyorlardı üyeleri.

Okuldan çıkıp aynı bahçenin içindeki spor salonumuzun binasına ilerlemeye başlamıştım. Jisung da peşimden geliyordu. Sanırım bu alanda beni en çok destekleyen oydu. Jisung her zaman benimle dalga geçerdi ama bu bana sataşmadığı tek konuydu. Dans etmeyi bırakmayı düşündüğüm anda beni dövmekle tehtid bile ederek devam ettirmişti. Okulu bırakmamı umursamayacak çocuk dansa olan yeteneğimi boşa harcamama izin vermeyeceğini söylüyordu.

Jisung-ah, beni sevdiğini belli ediş şeklini seviyorum. UwU (⋈◍>◡<◍)。✧♡

Salona girdiğimizde boş olduğunu görmüştük. Saate baktığımda heyecandan yarım saat önce geldiğimizi farketmiştim. Beklememiz gerekecekti.

"Madem bir süre buradayız, ısıtalım burayı bebeğim hadi!"

Jisung ortamı neşelendirecek şekilde bağırdığında gülmüştüm. Jisung-un hayat damarlarından biri olan 'bebeğim' kelimesi beni daha çok güldürüyordu.

Kenarda duran hoparlörleri çalıştırmış ve telefonumu bağlamıştım. Açmak için bir şarkı arıyordum.

"Sadece müzik aç Lix-ah. En yakın arkadasin vokal yeteneklerini konuşturmak üzere. Let's get it!"

Gülerek bir şarkının sadece müzik versiyonunu açmıştım. Ben sahneye ilerlerken Jisung boğazını temizlemeye başlamıştı.

Jisung şarkıyı söylemeye başladığında gülümsemeye devam edip yavaşça hareket etmeye başlamıştım. Jisung'un sesi cidden melek gibiydi.

Müziğin ritmi ile vücudum kıvrılmaya başladı. Duygusal bir müzikti. Daha çok hareketli danslara alışık olsam da yine de bu tarzı da seviyordum.

Jisung'un sesi sanki benim duygularıma eşlik eder gibi söylerken bir ses duyar gibi olmuştum. Aldırmadan müziğin bitimine doğru bende hareketlerimi sonlandırmış ve bitiş pozisyonuna geçmiştim.

Tam o anda alkış seslerini duymamla birlikte şaşkınca kafamı kaldırmıştım. Kapının önünde duran kalabalık grubu görmemle birlikte yanaklarımın kızardığını hissetmiştim.

Sunbaelerin grubu yürüyerek yanımıza gelmiş ve bir süre bizi süzmüştü ardından Hyunjin hyung konuşmaya başlamıştı.

"Felix-ah bu kadar iyi dans ettiğini bilmiyordum!"

Ona gülümsedim ama neden şuan burada olduklarını bilmiyordum.

"Ah, teşekkür ederim... Aslında dans kulübü seçmeleri için gelecek kişileri bekliyordum."

"Biziz zaten. Kurucular biziz."

Kafama gökten bir buzdolabının düştüğünü hissetmiş ve sendelemiştim. Birkaç saniye sonra ise aptallığımı atıp idrak edebilmiştim.

Dans sayesinde internette ünlü olan iki kişi var okulda. Hwang Hyunjin ve Lee Minho. Başka kim dans kulübünü kurup bu kadar ünlü edebilirdi ki zaten!?

"Sıcak çikolata çocuk, dans ederken çok güzel gözüküyorsun."

Bu sözlerle bırak bir buzdolabını, buzdolabı yağmuruna tutulmuştan beter olmuştum. O ana kadar Changbin sunbaenin burada olduğunu fark etmemiştim ve benimle konuşması, bana hitap şekli ve söyledikleri beni öldürmeye yeterdi.

"T-teşekkürler.."

Sadece bunu söyleyebilmiştim utançtan ölürken. Sıcak çikolata meselesi yeterince utanç vericiydi, karşımda bana gülümsemesi ise hiç yardımcı olmuyordu.

"Sesin inanılmaz..."

Minho hyungun sesini duyduğumda ona bakmıştı. Jisung'a ettiği iltifatla Jisung yandan gülümsemişti. İltifatlara karşı bu kadar sakin olması beni çok şaşırtıyordu.

"Biliyorum."

Minho hyungun da gülümsediğini gördüğümde içimden adeta shipper çığlıkları atmak istiyordum. Minho Jisung'dan hoş-la-nı-yor-du!!! Jisung hyung da onunla yatmak istediğini söylemişti. Beraber uyumak istemesi çok tatlı değil mi~?

Spor salonunun içindeki banklara oturmuştuk birlikte. Minho ve hyunjin benim kaydımı hallediyordu. Seungmin ise vokali hakkında Jisung ile konuşuyordu. Changbin sunbae ile ben ise sessizdik, yan yana oturuyorduk.

"Ben Changbin."

Bana uzatılan eli görmemle şaşkınca dudaklarımı büzüp ona dönmüştüm. Benimle. Tanışmak. İstiyordu. Yavaşça elini tutmuştum.

Elim avucunda küçücük duruyor.

"B-bende Felix~"

Kekelememe küfrederek gülümsemiştim dışımdan. Kalbim canımı acıtacak şekilde hızlı atıyordu.

"Haftasonu olan karşılaşmamız biraz garipti. Onun için yeniden özür dilerim."

Kıkırdadığında atmak istediğim çığlıklarla engel olarak kaşlarımı çatmıştım.

"Hatırlatıp durma.."

Söylenen bir ses tonuyla konuştuğumda ellerini saçlarımda hissetmiştim. Saçlarımı karıştırmıştı. S A Ç L A R I M I  K A R I Ş T I R D I !

Saçlarımı uzun bir süre yıkamama kararı almıştım.

"Tamam kızma... Birşey demedim."

O günün en güzel anı buydu.

Madde 4-) Onunla tanış.
(Oldukça güzel bir şekilde)
Başarılı ✔️

21.01.20
Day 4

kendi yazdığım kitaptaki momentları gerçek olarak hayal edip uwulamak beni yordu.
kurtarın beni.
insta grubumuzda yaptığımız 293929392 saatlik changlixin güzelliğine dair konuşmalar bile changlixin sanatsallığını anlatmaya yetmiyor...

the fifteen stuff to way love (changlix)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin