Tony, hayatının en büyük hayal kırıklığını yaşadığını düşünüyor. Arkadaşına vurmak zorunda kalmak zaten yeterince büyük bir kabusken o gözyaşlarını tutmaya çalışarak Steve'in kalkanına tekrar tekrar vurduğu anı hatırlıyor. Tek tesellisi görmemiş olması, o kadar önemsediği kim varsa arkasından vurdu çünkü.
Arkadaş olduklarına inandığı halde kendisinden sakladıklarına karşı artık bunu düşünmek bile istemiyor. Yorgun ve ailesi olduğunu düşündüğü insanların ihanetine uğramış. Göğsü bu hissi tekrar hatırlatmak istercesine sıkıştığında Tony kesik bir nefes alarak yanında oturan arkadaşına bakıyor. Benim yüzümden bu halde.
"...ve ben senin için her zaman burada olacağım." Steve'in o küçük telefonla birlikte gönderdiği mesajı dinlediğinden beri sesini durmadan duyduğundan parmaklarının arasındaki bardağı biraz sıkıyor, neredeyse ölecek olmasını ve Steve'in kendisini yüzüstü bırakmasını bir türlü aşamayacağını hissediyor.
Ve gerçekten son kez ayrılmadan söyledikleri aklına geliyor.
"O benim arkadaşım," o an düşündükleri bir an bile aklından çıkmıyor Tony'nin. Ben onun arkadaşı değil miydim?
Sonra yerde yatarken Bucky'nin kolunu omzuna atmış Steve'i hatırlıyor, kalkanı elinden bırakıp bir kez bile arkasını dönmeden gidişini.
Bir an durup düşunüyor, bunları hak ettim mi?
Sonra başını yavaşça iki yana sallayıp elindeki bardağı masanın üstünden ileri iterek ayağa kalkıyor, biraz daha oturursa düşünmekten kafayı yiyecemiş gibi geliyor ona.
Rhodey'e hoşçakal diyip kapıdan çıkıyor ve soğuk havayı içine çekiyor.
Bazen geride bırakmamız gereken şeyler vardır ve düşündükçe, onlar yanımızda oldukça ya da anıları hep bizimle yaşadıkça bu imkansızdır. İyi bir arkadaşlığın bile sonu vardır ve her zaman biri diğerlerinden daha önemlidir. Tony'nin başına gelen buydu.
Steve için Bucky, Tony'den daha önemliydi ve ikisi arasında bir tercih yapmak zorunda kalınca Bucky'yi seçmişti.
Ve her ne kadar kabullenmek istemese de içinde bir yerlerde Tony, onu çoktan affettiğini biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
seven minute-TONY STARK [TAMAMLANDI]
FanfictionTony yavaşça gülümserken eski bir arkadaşına verdiği o sözü tuttuğunu fark ediyor. 'Hayatımı boşa harcamadım.'