sevdiğini söyleme

184 24 76
                                    

Mark Lee

DREAM'in çıkışının ardından aylar aylar geçmişti. Yorgundum ve tekrar yıl sonu ödülleri geliyordu. Müzik ödüllerinden hemen önce 127 bir comeback yapacak ondan sonra da DREAM bir comeback yapacaktı. Hayallerime giden yolda hızlı adımlarla dinlenmeden ilerliyordum ancak hiç bu kadar yorucu olacağını tahmin etmemiştim. Ama hiçbir şey kolay değildi bu hayatta. Zor olması daha gerçekçi kılıyordu hayallerimi.

  Saat gece yarısına geliyordu ve uykum yoktu. Twitterda gezinip fanların tweetlerini okuyordum, o kadar eğlencelilerdi ki kahkahalarla gülüyordun bazen yazdıklarına. Birbirlerini görmeseler bile çok yakın dostluklar kurmuşlardı. Genelde bir shipper kitleye rastlıyordum. Jaehyun hyung ve Taeyong hyungu shipleyenler fazlaydı ama şu an sayıca üstünlük markhyuck stanlerdeydi.

Profil, fotoğrafında Hyuck ile benim fotoğrafımın olduğu bir hesaba tıkladım. Genel anlamda fotoğraf ve videolardan oluşuyordu. Birbirimize attığımız saniyelik bakışları bile fotoğraflamışlardı.

Gördüklerim ve fanların yazdıkları yüreğimi ağzıma getirmişti resmen. Birbirimize aşık olduğumuzu, Haechan'ın bana aşık olduğunu belirten bir sürü yorum vardı. Yanaklarım yanmaya başlarken telefonu kapatıp ayaklanmıştım.

127'nın yurdunda olduğumuz için etraf biraz sessizdi çünkü bu ev küçücüktü. Kimse rahat rahat gezmiyordu, ya odalarında ya da balkonda takılıyorlardı.

  Balkona çıkıp Moon ile konuşmayı planlamıştım çünkü ne zamandır konuşmuyorduk çünkü o üniversiteye hazırlanıyordu ben de çalışıyordum.

  Telefonumdan tam numarayı arayacaktım ki balkonda tek başına takılan Donghyuck'u gördüm. Balkonun demirliklerine kollarını yaslamış eğilip sokağa bakıyordu. Beni hemen fark ederken elinde telefonla aptal aptal balkonun kapısında dikilen beni görmüştü. Göz göze gelmemiz yüzünden az kalsın yerimde sıçrayacaktım. Çok heyecanlanmıştım. Üzerinden yıllar geçse onu görünce hala heyecanlanıyordum. Yataklarımız bile birleşikti ama hala varlığının çok yakıcı bir etkisi vardı.

Yutkunarak adımlarımı harekete geçirmiştim o esna da o da bakışlarını benden çekmemişti. Yanına vardığımda aynı onun gibi kollarımı demirlere yasladım başımı ona çevirdiğimde gözlerinin yüzümün her yerinde gezindiğini görmüştüm. Kalbim tekme yemiş gibi sanki çok yavaş atıyormuş gibi birden daha çok hızlanmaya başlamıştı.

Bakışlarımı kaçırıp sokağa bakmaya başladığımda onun da azıcık uzaklaştığını görmüştüm göz ucuyla. Nefesini oflar gibi verirken ona hala göz ucuyla bakıyordum. Şu son birkaç ayda sürekli böyle bir haldeydik. Saçma bir şekilde birbirimize uzak davranıyorduk ya da birimiz gereksiz yere yakınlık gösteriyordu. Bu gereksiz yakınlığı gösteren o oluyordu genel olarak. Donghyuck'un en değer verdiği arkadaşı olduğumu biliyordum çünkü o da benim en çok değer verdiğim insanla. Bir şeyleri konuşmadan anlamak işte böyle mümkündü. Yani kısaca arkadaşlığımızı ayakta tutmak için böyle yakınlaştığını biliyordum.

"Hyung?"

Başımı hemen ona çevirirken "Efendim?" demiştim. Bu gergin ortamın yok olmasını istiyordum.

"Hani o aşık olduğun insan var ya..." diye konuşmaya başladığında dudaklarım istemsizce büzülmüştü. Şu an en konuşulmayacak konu buydu. Beni sürekli hazırlıksız yakalıyordu.

  "Bir gün ona ne hissettiğini söyleyecek misin?"

  Bunu ben de çok düşünmüştüm. Bir gün söyleyecek miydim? Söylemek istiyor muydum? Söylersem ne olurdu? Birincisi kesinlikle söylemeyecektim. İkincisi söylemek istemiyordum çünkü söylersem bir karşılık bekliyormuş gibi görünecektim hem ikimiz de erkektik ve idoldük böyle bir toplumsal yetişmiştik, ikimiz de Hristiyandık. Aslında bunlar çok minicik detaylardı ama her şeyi düşünüyordum işte elimde olmadan. Üçüncüsü de söylersem kesinlikle hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı ama zaten onu kalbimin en derin köşesine aldığımdan beri hiçbir şey eskisi gibi olmayı bırakmıştı.

touch of the sun ↬ markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin