Kim Seokjin bir haftadır doğru düzgün yüzünü görmediği sevgilisinin evinin önüne geldiğinde hızla atan kalbini fark ederek durakladı. Biraz sonra onu göreceği gerçeği onu fazlasıyla heyecanlandırmıştı ve bu yüzden ritminden şaşan kalbini sakinleştirmek için derin nefesler alarak kendini toparlamaya çalıştı. Kısa bir duraklamadan sonra ağır basan özlem duygusuyla sevgilisinin evinin kapısına ilerledi ve zile basmadan önce birkaç saniye bekledi.
Onun için yeterince uzun olan bu sürede aklında birden fazla düşünce geçiyordu. Ne yapması gerektiğini sorguluyordu kendi kendine. Onu daha fazla üzmemek için ne yapmalı, nasıl davranmalıydı bunu tartıyordu kafasında. Onunla karşı karşıya geldiğinde ilk ne söylemeliydi bilmiyordu. Ne yapması gerektiğini...gerçekten bilmiyordu.
Seokjin sonunda kendini toparlayıp heyecan ve stresten terleyen ellerini pantolonuna sildi ve kapı zilini çalmak için elini kaldırdı. O anda açılan kapı ise duraklamasını sağlamıştı.
"Daha ne kadar bekleyeceksin?" Taehyung'un devirdiği gözlerinin aksine yüzünde hafif bir tebessüm vardı. Seokjin o yüzündeki ufacık tebessüme bakakaldı. Defalarca onu kahkahalar atarken görmüş olmasına rağmen o küçücük tebessümde kalbini bıraktı. Yeniden...aşık oldu sevdiğine.
"Seokjin?" Taehyung'un endişelenmeye başladığı belli olan sesiyle kendine gelen Seokjin hızla elindeki buketi karşısındaki sevgilisine uzatırken utangaçca gülümsedi.
"B-bunlar...senin için." gereğinden fazla heyecanlanmış olmalı ki sesi titriyordu. Hafif öksürerek kendisini toparlamaya çalıştı. Ne olmuştu ona?
Sadece bir hafta uzak kaldığı sevgilisi...nasıl bu kadar etkileyici olabilirdi ki? Nasıl Seokjin'i bayılacakmış gibi hissettirebilirdi? Hem de sadece ufacık bir tebessümüyle..."Sen..bana çiçek mi aldın?" dedi yaşadığı şaşkınlıkla Taehyung. Seokjin'in utangaçca karşısında ona baktığını fark ettiğinde yüzündeki tebessüm can yakıcı bir gülümsemeye dönerken ışıldayan gözleriyle sevgilisine baktı.
"Hı hı.Beğendin mi?" Seokjin'in sorduğu soru üzerine dişlerini göstererek güldü ve hızla kafasını salladı.
"Teşekkür ederim. Geçsene içeri." diyerek kenara çekildi. Seokjin ise kısa sürede içeri girmiş Taehyung'un ona bir şeyler söylemesini bekliyordu. Nedense kendini küçük bir çocuk gibi hissediyordu. Annesinden emir bekleyen küçük bir çocuk.
"Seokjin..geçsene içeriye. Neden öyle duruyorsun? Sanki ilk defa evime geldin."
"Şey..Taehyung...sana sarılabilir miyim?" Taehyung duyduğu çekingen ses ile şaşırmıştı. Seokjin..daha önce böyle şeyler için asla ondan izin almazdı. O..ne isterse yapardı. Şimdi ise çekingence bunu sorması...Taehyung'un hoşuna gitmişti. Kendisini değerli hissetmesini sağlamıştı. Seokjin'in onun sözlerini ne kadar önemsediğini fark etmesini sağlamıştı. Sevdiğini hissetmesini sağlamıştı.
"Gel buraya şapşal." Taehyung elindeki çiçeği komidinin üzerine bırakarak ondan bir cevap bekleyen sevgilisine ilerlerken konuştu. Daha sonra sımsıkı sarıldı boynuna. Kısa sürede belinde hissettiği eller ise daha sıkı sarmaladı onu.Bir haftadır uzak kaldığı sevgilisinin o huzur veren kokusunu çekti içine. O an kendi kendine sordu Taehyung...bir haftadır...nasıl olmuştu da bu kokudan uzak kalabilmişti?
"Tae...ben özür dilerim." kulağına fısıldanan sözler ile kalbinde hissettiği sıcaklık sevgisine sevgi katarken gülümsemesi büyüdü. Hafif geri çekilerek Seokjin'in gözlerine baktı. Hâlâ pişmanlıkla bakıyordu ona sevdiğinin gözleri. Taehyung Seokjin'in üzüldüğünü biliyordu ancak bu kadar fazla etkilendiğini hiç düşünmemişti doğrusu.