Park Jimin kalabalık mekana girdiğinde hissettiği ağır alkol ve ter kokusuyla yüzünü buruşturdu. Böyle mekanlara alışık değildi. Hoş alışık olmak istediği de söylenemezdi zaten. Bu yüzden buradan biran önce kurtulmak için bakışlarını etrafta gezdirdi. Şu an tek istediği sevdiği adamı sağ salim bulmak ve onunla bu mekandan defolup gitmekti.
Bu düşünceyle etrafta gezinen bakışları gördüğü manzara karşısında kısa bir süre durakladı. Hızla hedefine ilerleyen adımları da yavaşlamıştı. Öylece durmuş karşısında dans eden sevdiğine bakarken hissettiği öfkeyle derin bir nefes aldı. Gördüklerinin bir hayal ürününden ibaret olduğunu düşünerek gözlerini kapatıp açtı. Kendisini sakinleştirmek için yaptığı bu hareket aksine gerçekliği yüzüne vurduğunda nefes alış verişi hızlanmış, elleri yumruk şeklini almıştı.
Karşısında birazdan olacaklardan habersiz bir şekilde kendini şarkının ritmine kaptırarak dans eden Jungkook'a doğru ilerlerken kendisini sakin olması için uyarıyordu. Ama bunun pek etkili olduğu söylenemezdi. Çünkü Jeon Jungkook şuan gözlerinin önünde başka bir kızla dans ediyordu! Aish...Park Jimin onu gerçekten gebertecekti!
"Jeon Jungkook!" Park Jimin'in sinirli sesi çalan yüksek müzik nedeniyle duyulmazken Jungkook'un kendisini fark etmesi için hızla kolundan tuttu. Jimin'in sert yüz hatları Jungkook'un şaşkın ve baygın bakışları ile karşılaştığında bir an yumuşasada hızla kendini toparladı.
"J-Jimin-shi?" Jungkook'un konuşmasıyla yayılan alkol kokusu Park Jimin'in midesini bulandırmıştı. Bu daha fazla sinirlerini bozarken buradan defolup gitmek istediğini tekrar hatırlattı kendisine.
"Seni sikeceğim çocuk." dedi dişlerinin arasından Jimin. Hissettiği sinir ile Jungkook'un kolunu daha sıkı kavradığında Jungkook acıyla yüzünü buruşturdu.
"K-kolum acıyor."
"Kapa çeneni!" Jimin'in bir anda bağırmasıyla Jungkook kırpıştırdığı gözleriyle ona baktı. Onun bakışları fazlasıyla masumken Jimin hissettiği öfke yüzünden bunu umursamamıştı bile. Jungkook'un yeniden konuşmasına izin vermeden onu peşinden sürüklemeye başladı.
"N-nereye gidiyoruz?"
"Kapa çeneni dedim Jeon!"
"A-ama..Jimin..." mekandan çıktıklarında Jimin öfke ile arabasının kapısını açtı ve Jungkook'u içeri fırlattı. Ardından hızla şoför koltuğuna geçerek arabayı çalıştırdı. Jungkook fırlatılmasıyla yaşadığı şoku yeni yeni atlatırken çekingence Jimin'e çevirdi bakışlarını. Hâlâ üzerinde olan sarhoşluğunu atlatamadığı için neler olduğunu kavrayamıyordu. Bu yüzden ne yapması gerektiğini de bilmiyordu. Tek bildiği..kalbinin çok hızlı attığıydı.
Jimin çatık kaşlarıyla yola odaklanmışken gözlerini ondan ayırmadan onun yan profilini inceledi Jeon Jungkook. Her zaman özenle şekillendirdiği belli olan sarı saçlar şuan dağınık bir şekilde doğal haline bırakılmıştı. Çatık kaşları yüzüne sert bir hava katarken onun ne kadar seksi göründüğünü düşünmeden edemedi Jeon. Ardından tam olarak göremediği gözlere baktı. Kısık gözleriyle yoldan bakışlarını ayırmıyordu Jimin. Oysaki Jungkook'un şu an ihtiyacı olan tek şey ona bakan sevgi dolu gözlerdi. Park Jimin'in gözleri. Jeon Jungkook onunla bir kere olsun göz göze gelmek için neler yapmazdı ki?
"Beni izlemeyi bırak." arabada sert bir ses yankılandığında Jungkook irkilerek kendine geldi. Ancak bunu istemiyordu. Jimin ilk defa bu kadar yakınındayken..ondan gözlerini ayırmak istemiyordu. Sarhoşluğun verdiği cesaretle cevapladı onu.
"Olmaz.Henüz dudaklarını incelemedim." Jimin'in bakışları bir saniyelik de olsa Jungkook'a kaydı. Ardından gözlerini devirip yeniden yola odaklanırken konuştu.