keyifli okumalar.."Garip hissediyorum."
"Peki, ne tür bir gariplik bu Luka?"
Dolmaya başlayan gözleri ağlamak üzere olduğunu gösteriyordu. Çenesi titrerken, yutkundu. Cümlesini toplayıp konuşmaya başladı.
"Onunla tanıştığımızdan beri böyle.."
Göz ucuyla sargılar içindeki sol koluna baktı.
"..Marinette ile."
Doktor derin bir iç çekip oğlana üzüntüyle baktı. Vakitleri dolmuştu.
"Bana onun bir resmini çizip getirebilir misin? Sonraki seans için."
Kızarmış gözlerini sımsıkı kapatıp kafasını salladı Luka. Resim çizebilirdi.
"Çok güzel, öyleyse bugünlük seansımız bitti haftaya resmini ve seni bekliyorum. Marinette ile tanışmak harika olacak."
Luka gözlerini korkuyla açtı. Tanışma fikri, doktora kızı gösterme fikri hoşuna gitmemişti. Arkasında Marinette'in ipeksi sesini duydu.
"Luka.."
Birkaç saniyeliğine görüşü bulanıklaştı, evet bu kesinlikle Marinette'di.
"Beni ona gösterme."
Büyük bir rahatlama ile nefes verdi oğlan, bunu doktora söyleyecekti.
"Resmini çizmemi istemediğini söylüyor."
Adam afallamış bir ifade ile etrafa bakındı.
"Şuan, burada mı?"
"Az önce buradaydı, şimdi belki gitmiştir."
Adam biraz korkmuş olacaktı ki kısaca geçiştirip oğlanı odasından çıkardı.
"Teşekkür ederim."
İşte Marinette tam karşısında duruyor ve gülümsüyordu. O da kıza gülümsedi. Sıranın kendine gelmesini bekleyen hastaları korkutmamak için cevap vermedi.
Sadece gülümsemeyle yetindi.
Polikliniğin dışına, açık havaya çıktılarında arkasından onu takip eden kıza döndü.
"Hala ne olduğunu bilmiyorum, melek misin, şeytan mı, peri mi, ruh mu ya da.."
"Ne olduğum önemli değil."
"Evet, önemli."
Marinette ruhsuz ve soğuk bir tavırla konuştu.
"Senin için buradayım, asla da gitmeyeceğim."
"Neden ben?"
Kız ellerini elbisesinin üzerinde gezdirdi. Eteğin ucundaki çiçek desenli işlemeler güneş vurdukça parlıyordu. Gözlerinin önüne savrulan saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı. Bulutların arkasında hafifçe parıldayan güneş gözlerine vurdu, kız mavi gözlerini kıstı.
"Çünkü, bana benziyorsun, ölmeden önceki bana benziyorsun.."
Luka gözlerini birkaç saniyeliğine kapattı. Tekrar açtığında Marinette ona gülümsüyordu. Konuşmak için dudaklarını araladı.
"Yani yaşamıyorsun, ölüsün."
Sorusunu sormadan önce, birkaç adım atıp yaya geçidinin önündeki kalabalığın biraz olsun azalmasını bekledi.
İnsanların arasından hızlıca sıyrılıp çabucak karşıya geçti.
"Nasıl ölmüştün?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Diabolus est Ancilla
Fanfiction"Sadece küçük bir anlaşma, karşılığında sana, bana sahip olma hakkını vereceğim. Alacağım şeyse sadece, seni asla mutlu etmeyen hayatın olacak ve söz veriyorum canın yanmayacak.." "Sana dokunabilecek miyim?" Kız gülümsedi. "Ne zaman istersen." Oğla...