Şarkıyı açıp dinleyebilirsiniz.Karanlığı seviyordum.
Çünkü bana saçma sapan sorular sormuyordu.
Çünkü bana kötü davranmıyordu.
O bana yardım ediyordu.
Saatlerce susup beni kendine hapsederek...Eve gelmiştim. Çünkü beni ağlarken görmesini istemiyordum.
Mutfağa yöneldim ve hizmetçilerden kahve istedim. Odama çıktım ve kapıyı kapattım. Sırt çantamdan kulaklığımı çıkardım. Yatağına uzanıp bir müzik açtım.Ah tatlı acım
Oh ma douce souffranceNeden tekrar yapmak istiyorsun
Pourquoi s'acharner tu recommenceBen sadece önemsiz bir varlığım
Je ne suis qu'un être sans importanceO olmadan ben biraz paroyum
Sans lui je suis un peu paroMetroda yalnız yürüyorum
Je déambule seule dans le métroSon bir dans
Une dernière danseMuazzam acımı unutmak için
Pour oublier ma peine immenseHer şeyin yeniden başlaması için kaçmak istiyorum
Je veux m'enfuir que tout recommenceAh tatlı acım
Oh ma douce souffranceGökyüzünü gündüz, gece hareket ettiriyorum
Je remue le ciel le jour, la nuitRüzgarla yağmurla dans ediyorum
Je danse avec le vent la pluieBiraz aşk bal sapı
Un peu d'amour un brin de mielVe dans ediyorum, dans ediyorum, dans ediyorum, dans ediyorum, dans ediyorum, dans ediyorum, dans ediyorum
Et je danse, danse, danse, danse, danse, danse, danseVe gürültüde koşuyorum ve korkuyorum
Et dans le bruit, je cours et j'ai peurBenim sıram mı?
Est-ce mon tour?Acı geliyor
Vient la douleurParis'in her yerinde teslim oluyorum
Dans tout Paris, je m'abandonneŞarkımı bölen kapımın açılması olmuştu. Kafamı çevirdim ve saçı başı dağılmıs, gözleri kıp kırmızı, ağlamış bir Lisa ile karşılaştım.
Ayağa kalktım ve ona doğru bir adım attım. Bana o yorgun ve ağlamaktan şişmiş gözleriyle bakmaması gerekiyordu. Bir adım daha atmaya kalktığımda kendisi bir adım geriledi
"Lisa ne oluyor?"
"Yaklaşma"Zar zor çıkardığı sesi beni daha çok meraklandırıyordu.
"Tamam yaklaşmıyorum. Bana sadece ne olduğunu anlat."
"Bitti Jennie."
"Ne?"
"Bitti. Beni unutman gerek Jennie. Beni ölene kadar unutman gerek Jennie. Kaç sene yeter sana? Bir mi? İki mi? Beş mi? Bana bin yıl yetmez Jennie. Ben bin yılda geçse unutamam seni. Ama sen beni unutmak zorundasın. Ben seni bırakamıyorum. Sen beni bırak... Gidiyorum ben Jennie. Sensizliğe sürüklüyor beni o şerefsiz.
Beni Paris'e gönderiyorlar Jennie. Beni Paris'te bir okula gönderiyorlar. Beni senden ayırıyorlar. Ve bu beni boğuyor Jennie. Gitmek zorundayım. Sensiz ne yapacağım bilmiyorum. Şimdi kendine soruyorsundur Jennie. Bana nasıl bu kadar bağlandın? Ne ara? Küçüktük Jennie. Ben sekiz sen beşinci sınıftın. Daha okulumuza ilk geldiğin gün etkilendim senden. Hep seni takip ettim. Senin için öğretmen oldum ben Jennie. Ben sırf seni görmek için babamdan tonlarca dayak yedim. Hepsi senin içindi. Ama deydi. Yediğim onca dayağa, onca hakarete deydi. Çünkü sonunda bana aitsin Jennie. Sonunda benimsin. Hayatımın en güzel zamanında ayırıyorlar bizi. Seni seviyorum Jennie. Seni delicesine seviyorum. Kendime pis bir lez olarak doğduğum için lanet ediyorum. Ama sonra aklıma sen geliyorsun. Sonra aklıma seninle olan anılarım gelip o keşkeler iyi kilere dönüyor. Şimdi sana sarılırsam senden ayrılmam daha uzun sürecek biliyorum. Hatta seni bırakamabilirim. Ama o dudakların tadını son kez almak istiyorum, o kokunu tekrar içime çekmek istiyorum. Bana izin verir misin?
Bana izin verir misin bebeğim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Naughty Cat Jenlisa
FanfictionBelki de sadece edebiyatı sevmeliydim. Seksi hocamızı değil. Ama ben çoktan bu konuyu aşmıştım. Çünkü ben onu sevmiyordum. Ona aşık olmuştum. Lanet olsun ki Lalisa Monaban beni kendine aşık etmeyi başarmıştı. " Aşk nedir?" diye sordu. Sınıf pür dik...