#6# mauvais cœur

3.1K 136 18
                                    

Yemeği yedik ve salona geçip film izlemeye başladık. Ama unuttuğumuz bir şey vardı. Biz fransızca çalışacaktık.

"Lisa hani fransızca çalışacaktık?"
"Ops unutmuşum sorry."
"Ah şu ingilizcen kadar iyi fransızca konuşabilsen varya"
" Voulez-vous que je parle?"
(Konuşmamı ister misin?)
"Aman tanrım."
"Sadece biraz biliyorum Jennie."
"Ah bende full biliyorsun zannettim."
"Sen bana öğreteceğin için full öğrenmedim bebeğim."
"Ah Lisa."
"Tamam hadi filmi izleyelim."
"Tamam"

Filmi izlemeye geri döndük. Birinci filmimiz bitti ve ikinciye başlamaya karar verdik taki o sırada Lisa'nın telefonu çaldı. Arayan kişiye baktı ve kaşlarını çatıp telefonu kulağına götürdü.

"Ne var?"

"Bugün olmaz."

"Ya patronuna söyle bugün olmaz!"

"Ahhh onu geberteceğimide söyle."

Diyip telefonu kapattı. Sinirli olduğu her halinden belliydi.

"Ne old-"
"Bir şey yok!"

Sert sesi korkmamı sağlamıştı. Yere bakan sinirli gözleri bana döndü ve pişman olduğunu belli eder bir şekilde bana bakmaya başladı. Bakışlarını ondan çektim ve bu sefer ben yere bakmaya başladım. Koltuktaki seslerden yanıma yaklaştığını anladım. Yanımda yaklaştı ve beni kolları arasına aldı.

"Özür dilerim. Sinirliydim."
"Sıkıntı yok"

Eliyle bana destek olurcasına sırtımı sıvazlıyordu.

"Bir yere mi gidiceksin?"
"1 saate dönerim. Söz veriyorum."
"Nereye?"
"Ah müdürün asistanı aradı gelmemi istedi. Dosyaları almam gerekiyormuş."
"Tamam bekliyorum. Bir saat."
"Bir saat"

Ayağa kalktı ve bana göz kırpıp odasına giyinmeye çıktı. Ona inanıyordum. 5 dakika sonra hazırlanmış, montunu giyiyordu.
Onu geçirmek için ayağa kalktım ve yanına gittim. Montunu giydi ve bana döndü. Gülümseyerek dudaklarıma yaklaştı ve bana yumuşak ama tutkulu bir öpücük bahşedip gitti.

Koltuğa isteksiz adımlarla gittim ve oturdum. Telefonumla oyun oynamaya başladım. Koltukta sıkıntıdan şekilden şekile giriyordum.

1 Saat Sonra

Şu an aradan tam bir saat geçti ve Lisa ortalarda yok.

2 Saat sonra

Şu an saat gece 10. Aradan iki saat geçti ve Lisa yok.

3 Saat sonra

Aradan üç saat geçti ve Lisa hala ortalarda yok. Onu tam 32 kez aradım. Hiç birinde açmadı.

4 Saat sonra

Lisa hâlâ yok. Ona yüzlerce mesaj attım ama hala cevap veriyor. Gece 12 oldu. Endişelenmeye başladım.

5 saat sonra

Ah kabahat bende. Ne diye onu bekliyorum ki 5 saattir? Hazırlandım ve montumu giydim. Ayakkabılarını aldım ve kapıyı açmam ile Lisa'yı gördüm. Eli havadaydı ve tam kapıyı tıklatıyordu. Beni gördü ve bana mahçup mahçup bakmaya başladı.

"Bir saat ha"
"Jennie üzgünüm."
"Beş saat oldu Lisa! Bir saat ile beş saat arasındaki farkı en kısa sürede öğrenmen lazım. Çünkü bil ki bekletilmekten hiç hoşlanmam."

Ayakkabılarımı yerine koydum ve montumu yerine asıp odaya çıktım. Pijamalarımı giyip yatağa girdim. Yaklaşık bir beş dakika sonra odanın kapısı açıldı. Dolabının kapağının açılma sesi geldi. Giyiniyordu sanırım. Ayak seslerini duymam ile yanıma geldiğini anlamıştım. Yatakta bir kıpırdanma ve aniden belime sarılan bir Lalisa.

Arkadan belime sarılıyordu ve evet o güzel kokusunu alabiliyordum.
Ona bir tepki vermemiştim.

"Sana kendimi affettirmem için ne yapmam gerek bebeğim?"
"Bir şey yapmama gerek yok"
"Hadi ama söyle."
"Bana..."
"Sana..."
"Şarkı söyler misin? Yani istiyorsan eğer. Sesin güzel deği-"

" I thought I found love
(Aşkı buldum sanmıştım)
it was the wrong word
(Bu yanlış kelimeydi)
i found love
(Aşkı bulmuştum)
you thought you were lying
(Yalansız sanmıştın.)
but lie was the center of our lives
(Ama yalan, hayatımızın merkeziydi)
true love came into play
(Gerçek aşk oyunun içine girdi)
and that emotion outweighed them
(Ve bu duygu hepsine ağır basıyordu.)
and I get more and more
(Ve ben gittikçe)
I agree with your influence
(Senin etkine katılıyordum)
i was a complete idiot
(Tam bir aptaldım)
i know i can't forget
(Unutamayacağımı bile bile)
I was trying to forget you
(Seni unutmaya çalıştım)
but I am this irreplaceable to my heart
(Ama ben bu uslanmaz kalbime)
i couldn't pass
(Söz geçiremiyorum)
I didn't actually want to forget you
(Seni aslında unutmak istemiyorum)
I just wanted to forget my feelings for you
(Ben sadece sana olan duygularımı unutmak istiyorum) "

Şarkıyı daha önce hiç duymamıştım. Ama asıl konu bu değildi. Onun sesi mükemmeldi! O sanki insana huzur dolu bir kalp bahşediyordu. O sanki benim tek huzurlu hissettiğim yer gibiydi.

"Bu şarkıyı daha önce duymadım. Adı ne?"
"Bilmiyorum."
"O zaman nasıl ezbere biliyorsun?"
"Çünkü ben yazdım"
"Ne?"
"Doğru duydun. Ben yazdım. Onun için daha adını vermedim."
"Hm anladım."
"Hadi ama hala beni affetmedin mi?"
"Bilmiyorum."
"Tamam o zamannn şarkının adını sen koy. O zaman affeder misin beni?"
"Hı hı."

Ona doğru döndüm ve baktım. Aramızda 3-4cm anca vardı.

"Söyle bakalım şimdi. Şarkının ismi ne olsun?"
"Bekle bir düşiniyim."
"Buldum!"

Bir çocuk gibi sevinmiştim. Ve bu halime gülen Lisa bana o kadar güzle bakıyordu ki onu öpmemek için kendimi zor tutuyordum.

"Neymiş?"
"Imm Uslanmaz Kalp?"
"Wow. İsim bulmada epey iyisin ha?"
"Teşekkür ederim."

Bana en içten gülümsemesini gönderdi ve arkasını dönüp yattı.
Ne yapıyordu?? Arkasını dönüp uyuyacak mıydı yani?

Elimi tuttu ve beline koydu.

"Lisa ne yapıyorsun?"
"Bana sarıl Jennie"
"Ama hep sen bana sarılırdın."
"Ama bu sefer sevgiye muhtaç olan benim Jennie. Ve sevgilimin sevgisine ihtiyacım var"

Hafifçe güldüm ve yanına sokulup arkadan beline sarıldım. Çenemi tam omuz girintisine koydum.

"Oldu mu sevgilim?"

Hoşuna gitmiş olacak ki yüzündeki gülümsemeyi gördüm. Derince bir iç çekti ve verdi. Gözlerini kapattı ve belinde olan elimi okşadı.

"Oldu sevgilim..."







Selaaaaaaaaaaamm. Bölüm sanki biraz kısa oldu. Ama vote bekliyorum.

Sizce Lisa gerçekten müdürün yanına mı gitti?

Bölüm güzel miydi?

Bu arada sözler gerçekten bana ait.


Naughty Cat JenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin