yorumlarda cinsiyetçi söylem ve küfür kullanan kullanıcılar engellenecektir, iyi okumalar
**
"Bay Jeon için gelmiştim. Bu hastanede olduğunu söylediler de."
Masanın ardındaki görevlinin bakışları bilgisayarının ekranından ayrılıp ağır ağır tırmandı Taehyung'un yüzüne, genç adamın suratında her ne gördüyse hoşuna gitmemiş olmalıydı ki, yüzünü buruşturdu. Sonraki saniye Taehyung'un kıyafetlerine bakmış ve yalan söylediğini düşünmüş gibi bir halde, elini şüpheyle masasının üzerindeki kablolu telefona uzatmıştı. "Kim söyledi?"
Genç adamın kaşları havalandı, karşısındaki kadının bu tavrının sebebini anlayamamıştı zira Bay Jeon ona karşı her zaman sevecen ve sahipleniciydi; şimdiyse Taehyung'un hissettiği tek şey dışlanıyor olduğu gerçeğiydi. Burası bir hastaneydi ama Taehyung o an biliyordu ki, hayatının son saniyelerini yaşıyor olsa da buraya geldiğinde tedavi göremezdi.
Taehyung toplumun bu köşesine ait değildi. Bay Jeon tam tersi uğruna çabalamış olsa da.
Kot ceketinin iç cebinden kendisine verilen ufak kağıdı çıkarıp kadına uzattı. Kağıtta yazan kelimeleri okuduğunda kadının gözleri irileşmiş, bedeni oturduğu sandalyeden panik içinde ayaklanmıştı. "Özür dilerim." dedi nefes bile almadan, Taehyung sorun olmadığını söyleyecekti ki kadın beklemeden kablolu telefonun ahizesini kulağına yaslayıp birisiyle görüşmeye başlamıştı.
Taehyung yalnızca birkaç dakika sonra yanında kendisinden en az yirmi santim daha uzun bir herifle asansörde yükseliyor, Bay Jeon'un kaldığı odaya yaklaşıyordu. Bu sabah burs merkezinden aldığı bir faksla buraya davet edilmişti ve Bay Jeon'un son durumunu merak ettiği için de bu daveti ikiletmeden kabul etmişti. Sonuçta Bay Jeon onun bütün üniversite masraflarını üstlenerek Kim Taehyung'u sokaklarda sürünmekten kurtarmış ve ona hayalindeki hayatı vermişti.
Ama sosyal statüyü verememişti.
"Bay Jeon?" Koruma odaya ondan önce girmiş, hasta yatağında yatan orta yaşlı adama seslenerek Taehyung'u yanında getirdiğini belli etmişti. İçeride gözleri yaşlı, Bay Jeon'un eşi olduğunu tahmin ettiği bir kadın ve yine Taehyung'dan uzun birkaç koruma daha vardı.
"Evlat?" Burnuna takılan borular yüzündendi belki de, Bay Jeon oldukça acı içinde görünüyordu. "Hoş geldin. Geç şöyle."
Bay Jeon'un işaret ettiği yere geçmektense olduğu yerde öylece dikilmeye devam etti Taehyung. Hayatını kurtaran bu adamı, bu halde göreceği yıllarca düşünse gelmezdi aklına. Bay Jeon onun gözünde asla yenilmeyecek bir kahraman gibiydi, hangi hastalık onu bu hale düşürmüş, Taehyung'un kalbini böylesine kırmıştı?
"Taehyung, çok vaktim kalmadı."
Gözlerinin yanmaya başladığını hissedebiliyordu.
"Senden bir şey isteyebilir miyim?" Gülümsemeye çalıştı. "Bunu benim son dileğim olarak düşün."
"Böyle söylemeyin," dedi Taehyung başını iki yana sallayarak. O ölümsüzdü, çok vaktim kalmadı diyerek ne demek istiyordu ki? Aklı almıyordu, patlayacakmış gibi hissediyordu.
"İsteyebilir miyim, Taehyung-ah?"
Burnunu çekti.
"Oğlumu getir." Canı yanıyormuş gibi buruşturdu yüzünü. "Bana oğlumu getir, Taehyung."
merhaba, şu an tam iki yıllık bir kurgu okuyorsunuz, red&raven'dan daha eski bu kurgu. o kadar basit ve çerez bir kurgu ki daha yazmadan vazgeçmiştim kurgudan kjfjkgfdjsg ama hayatımın tam da basit bir çerez aşerdiği dönemindeyim, sıradan, tahmin edilebilir bir şey yazmak istiyorum- kurgudan çok yazıya odaklanmak istiyorum da diyebiliriz o yüzden bana gelip "ahahha her şeyi tahmin ettim kahretsin" tarzı yorumlar yapmaz ve bu yolculukta tatlış eleştirilerinizi eksik etmezseniz çok mutlu olurum :3 okuduğunuz için teşekkürler!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the boarding house // taekook
FanfictionTaehyung, yıllar önce evinden ayrılmış olan Jungkook'u bulup ailesine geri dönmesini sağlamak amacıyla Jungkook'un babası tarafından görevlendirilir.