merhabalar, bu bölümü geciktiren hayat şartlarına çok sinirliyiz bu akşam. normalde bu bölümde angst devam edecekti ve araları bozuk olacaktı ama yakında yeterince üzülecekler diye kıyamadım fhgfkhfhg iyi okumalar, mika out
_______________________
Jungkook gözlerini açtığında, yatakta yalnızdı.
Uzandığı yerde gerinerek kendine gelmeye çalışırken etrafı inceliyor ve odasında olmadığı gerçeğini hazmediyordu. Saat kaç bilmiyordu, hava aydınlıktı ama erken uyanmadığına emindi, beyni Taehyung'un yokluğunu görmezden gelmek için birçok alakasız düşünceye aynı anda ev sahipliği yapıyordu. En sonunda derin bir nefes alarak yatakta doğruldu. Dün gece Taehyung'a tutkulu bir iyi geceler öpücüğü vermemek için kendini zor tutmuştu ve tek tesellisi de kollarında uyanacak olduğu gerçeğiydi.
Tesellisi ellerinden alındığı için yataktan kalkarak Taehyung'un eşyalarına yönelmiş ve parmakları saçlarına karışırken etrafı şöyle bir incelemeye başlamıştı. Gök mavisine boyanmış tuvale burukça gülümsedi, kendisi tek oturuşta bütün resmi bitirmeye çalışırken Taehyung uzun uzun oyalanıyor ve kendisinden başka kimsenin fark etmeyeceği ayrıntılar üzerinde çalışıyordu. Malzemelerinin üstünde kaplamalı bir defter vardı, dışarıdan bakılınca yarısından fazlası kullanılmış görünüyordu, sayfalar kabarıktı.
Odadan ayrılıp sabah rutinlerini gerçekleştirdi, üstünü değiştirip telefonundaki okunmamış mesajları kontrol ederken de Taehyung'u bulmak üzere aşağıya indi. Dün gece kalbini nasıl kırdığını biliyordu, açtığı yarayı kapatıp kapatamayacağından emin değildi ama elinden geleni yapmak istiyordu.
Sen beni asla yalnız bırakmadın. Ben de seni yalnız bırakmak istemedim.
Yalnız değildim.
Aptalın tekiydi, kendisi için böylesine endişelenen biri kim olursa olsun böyle bir karşılık vermemeliydi.
Benden nefret mi ediyorsun?
"Kookie," Salonda kendisine selam verenlere gülümseyip Taehyung'u görüp görmediklerini sordu. En son Petunia'yla görüldüğünü öğrenince de adımlarını mutfağa doğru çevirdi, saat öğleden sonrayı bulduğu için pansiyon sahibi yemekleri yapmaya başlamış olmalıydı. En azından, Jungkook'un tahmini bu yöndeydi ama Petunia'yı çalışan ocağın başında değil, arka bahçe kapısının önünde, ormana bakarken bulmuştu. "Petunia?"
Yaşlı kadın duyduğu sesle başını omzunun üzerinden çevirip Jungkook'un olduğu yere bakmış, ardından da hiçbir şey olmamış gibi ormana dönmüştü. Jungkook kaşlarını çattı, gözleri şüpheyle kısılmıştı. "Petunia? TaeTae nerede?"
"Ormanda." diye cevapladı kadın. Jungkook durumdan iyice işkillenirken bahçe kapısına yaklaşmış ve Petunia'nın yanındaki yerini almıştı. Bakışları metrelerce ötedeki Taehyung'un üzerine düştüğünde ciğerlerinin rahatladığını, göğsünde olduğunu fark etmediği sıkışıklığın kaybolduğunu hissetti. Kim Taehyung ormanın derinliklerine gitmemişti ama yine de, pansiyondan oldukça uzaktaydı. Yere çömelmişti, mesafe yüzünden ne yaptığı tam olarak seçilmiyordu.
"Kookie?" Petunia ona dönmeden konuştuğunda Jungkook daldığını fark etmediği hayal aleminden sıyrılmış ve yaşlı kadına yandan bir bakış atmıştı. "TaeTae'yle konuştunuz mu?"
"Ne hakkında?" diye soruyla karşılık verdi Jungkook. "Karakolda kalmam hakkında mı? Anlattım, ama-"
"Hayır." diyerek onun sözünü kesti Petunia. "Geçirdiği kriz hakkında."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the boarding house // taekook
FanfictionTaehyung, yıllar önce evinden ayrılmış olan Jungkook'u bulup ailesine geri dönmesini sağlamak amacıyla Jungkook'un babası tarafından görevlendirilir.