Önsöz
B en sana bir dogma sunmak için burada değilim; dogma kesin bir sonuca götürür. Ben sana gelecek sözü
vermek için burada değilim; herhangi bir gelecek sözü güvenlik duygusu yaratır. Ben sadece bazı şeylerin
farkına varmanı istiyorum; yani şu anda burada olmak, hayatın bütün güvensizliğini, hayatın bütün
belirsizliğini, hayatın bütün tehlikesini yaşamanı istiyorum.
Buraya bir kesinlik, bir yargı, bir "izm" bulmak için geldiğini biliyorum; ait olabileceğin bir yer,
yaslanabileceğin birini arıyorsun. Buraya korkuların yüzünden geldin. Sayesinde farkında olmadan
yaşayabileceğin bir çeşit tatlı mahkumiyet peşindesin.
B en seni daha güvencesiz, daha belirsiz hale getirmek istiyorum; çünkü hayat böyledir, Tanrı böyledir.
Güvencesizlik ve tehlike arttığı zaman, bu duruma tek karşılık verme olasılığı farkında olmaktır.
İ k i olasılık var; ya gözlerini kapatıp bir dogmaya dayanır, bir Hıristiyan, Hindu ya da Müslüman olursun...
ve o zaman bir devekuşuna dönüşürsün. Bu dogmalar hayatı değiştirmez; sadece gözlerini kapatır, seni
aptal yapar, zekânın önüne set çeker. O geri zekâlılığın içinde kendini güvende hissedersin. Bütün aptallar
kendini güvende hisseder. Aslında sadece aptallar güvende hisseder. Gerçekten canlı olan bir insan her
zaman güvencesizlik hissedecektir. Ne güvenliği olabilir ki?
Hayat mekanik bir süreç değildir, belirli olamaz. O, tahmin edilemeyen bir gizemdir. Hiç kimse bir sonraki
anda ne olacağını bilemez. Arşın yedinci katında yaşadığını düşündüğün Tanrı -eğer oradaysa- o bile ne
olacağını bilmez. Çünkü eğer ne olacağını biliyorsa, o zaman hayat sadece bir mizansen olur. O zaman her
şey önceden yazılmıştır. Her şeyin kaderi önceden bellidir. Şayet geleceğin ucu açıksa birazdan ne
olacağını nasıl bilebilir? Eğer Tanrı bir sonraki anda ne olacağını biliyorsa, o zaman hayat sadece ölü ve
mekanik bir süreç olur. O zaman bir özgürlük olmaz ve özgürlük olmadan hayat nasıl varolabilir? Ortada
gelişme ya da gelişmeme olasılığı yoktur. Eğer her şey önceden bilinirse, o zaman bir heyecan, bir görkem
yoktur. O zaman sadece robotlaşırsın.
Hayır, hiçbir şey güvence altında değildir. Benim verdiğim mesaj bu. Hiçbir şey güvence altında değildir.
Çünkü güvenli bir hayat ölümden daha beter olur. Hiçbir şey belli değildir. Hayat belirsizliklerle doludur,
sürprizlerle doludur. Zaten onun güzelliği de buradadır. "İşte şimdi emin oldum" diyebileceğin bir ana asla
ulaşamazsın. Emi n olduğunu söylediğin an, ölümünü ilan etmiş olur, intihar etmiş olursun.
Hayat bin bir belirsizlikle dolu bir şekilde akmaya devam eder. Bu onun özgürlüğüdür. Buna güvencesizlik
deme.
Zihnin neden özgürlüğe "güvencesizlik" dediğini anlayabilirim: Birkaç ay ya da birkaç yı l boyunca hapiste
yaşadın mı? Eğer birkaç yı l hapiste yaşasaydın, tahliye olduğu gün mahkumun gelecek hakkında belirsizlik
hissetmeye başladığını bilirdin. Cezaevinde her şey belirliydi. Her şeyin katı bir rutini vardı. Yemeği
geliyordu, güvenliği sağlanmıştı. Ertesi gün aç kalacağı korkusu yaşamıyordu. Her şey belli olduğu için,
hiçbir endişe taşımıyordu. Şimdi, yıllarca hapiste kaldıktan sonra, gardiyan gelip ona "seni serbest
bırakacağız" diyor. Titremeye başlar. Cezaevi duvarlarının dışında yine belirsizlikler olacak. Sürekli arayış
içinde olması gerekecek. Bi r kere daha özgür yaşamak zorunda kalacak.
Özgürlük korku yaratır. İnsanlar özgürlükten söz eder; ama korkarlar. Ve insan eğer özgürlükten
korkuyorsa, daha insan olmamış demektir. Ben sana özgürlük veriyorum; güvence değil. Ben sana
kavrayış veriyorum; bilgi değil. Bilgi seni emin yapacaktır. Eğer sana bir formül verebilirsem, belirli bir
formül verip; "Tanrı var, bir kutsal ruh var ve onun oğlu olan İsa var. Cennet ve cehennem var. Bunlar iyi
eylemler, bunlar kötü eylemler. Günah işlersen cehenneme gidersin, erdemli yaşarsan cennete gidersin"
dersem, her şey biter. O zaman emin olursun. O yüzden birçok insan Hıristiyan, Hindu, Müslüman ya da
Jaina olmayı seçti. Onlar özgürlük değil, sabit formüller istiyor.
B i r adam ölüyormuş. Yolda bir trafik kazası yaşanmış ve kimse adamın Yahudi olduğunu bilmediği için bir
rahip çağırmışlar. Katolik bir rahip. Rahip adama eğilmiş. Adam ölmek üzereymiş, son anlarını
yaşıyormuş. Ve rahip: "Baba Tanrı, Kutsal Ru h ve Oğul İsa üçlemesine inanıyor musun?" diye sormuş.
Adam gözlerini açmış. "Ben burada ölüyorum ve o saçma sapan sorular soruyor!" demiş.
Ölüm kapını çaldığı zaman bütün emin olduğun şeyler saçma ve aptalca gelecektir. Hiçbir kesinliğe
yapışma. Hayat belirsizdir, hayatın doğası belirsizliktir. Zek i bir insan her zaman emin olmadan kalır.
Bu belirsizlik halinde kalmaya hazır olmanın ta kendisi cesarettir. Belirsizli k içinde kalmaya hazır olmak
güvenmektir. Zek i bir insan, durum ne olursa olsun, tetikte olan ve tüm kalbiyle karşılık veren insandır. Ne
olacağını bildiğinden değil, "Bunu yaparsan şu olur" tavrında değil. Hayat bir bilim değil. O bir
neden-sonuç zinciri değil. Suyu yüz dereceye kadar ısıt buharlaşsın; bu kesindir. Ama gerçek hayatta
hiçbir şey böyle kesin değildir.
Her birey bir özgürlüktür, bilinmeyen bir özgürlük. Tahmin etmek ya da bir şey beklemek imkansızdır.
İnsanın farkındalıkla ve anlayışla yaşaması gerekir.
Sen bana bilgi aramak için geldin. Tutunacağın belirli formüller istiyorsun. Ben sana öyle bir şey vermem.
Aslında, eğer sende biraz varsa onları da alıp senden uzaklaştırırım. Zamanla emin olduğun şeyleri yok
ederim. Zamanla seni daha da güvencesiz bırakırım. Yavaş yavaş seni daha da çok şüpheci hale getiririm.
Yapılması gereken tek şey bu. Bi r ustanın yapması gereken tek şey budur. Seni tam bir özgürlükte
bırakmak. Bütün olasılıkların açık olduğu, hiçbir şeyin belli olmadığı tam bir bağımsızlık. O zaman her
şeyin farkında olmak zorunda kalacaksın; başka türlüsü mümkün olmaz.
Kavrayış dediğim şey budur. Eğer güvencesizliğin, hayatın ayrılmaz bir parçası olduğunu kavrarsan ve
bunu olumlu görürsen, hayatı özgür kıldığını, sürekli bir sürprize dönüştüğünü kavramış olursun. Kimse ne
olacağını bilemez. Bu seni sürekli merak içinde bırakır. Buna belirsizlik deme, merak de. Buna
güvencesizlik deme, özgürlük de.
Eğer cesur değilsen samimi olamazsın.
Eğer cesur değilsen sevemezsin.
Eğer cesur değilsen güvenemezsin.
Eğer cesur değilsen, gerçeğin peşine düşemezsin.
O yüzden önce cesaret gelir.
Ve diğer her şey onu izler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cesaret os
Kurzgeschichtencesaret Eğer cesur değilsen samimi olamazsın. Eğer cesur değilsen sevemezsin. Eğer cesur değilsen güvenemezsin. Eğer cesur değilsen, gerçeğin peşine düşemezsin. O yüzden önce cesaret gelir. Ve diğer her şey onu izler.