BAZEN

94 10 11
                                    

"Yıldızları süpürürsün, farkında olmadan,
Güneş kucağındadır, bilemezsin,
Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür,
Ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın,
Koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın,
Uçar gider, koşsan da tutamazsın.."

William Shakespeare

Edabiyat ödevinin son satırlarını tekrarladıktan sonra bu şiirin kompozisyonumla uyumlu olduğuna karar verip ekledim. Bugün ödevimin son teslim günüydü.Tüm öğrenciler teslim etmişti, sadece ben kalmıştım. Ödevimi çantama koyup paltomu giyindim ve kampüse doğru yürümeye başladım. Ev arkadaşım Loren telefonlarıma cevap vermiyordu. Dün öğlenden beri onu görmemiştim. Loren dışında hiç arkadaşım yoktu. New York'a geçen sene eğitim için Türkiye'den gelmiştim. İngilizce dil ve edebiyatında ilk senemdi. Beni buraya daha iyi eğitim göreceğimi düşünerek Pelin annem yolladı.Ben 6 yaşımdayken beni kimsesizler yurdundan evlat edinmişti Pelin annem.Onunda benim gibi kimsesi yokmuş. Şimdi ise 18 yaşımdayım. Zaman gerçekten çok hızlı geçiyor.

10 dakikalık bir yürüyüş sonrasında kampüse vardım. Ödevleri toplayan görevli öğretmenin odasına kompozisyonumu bıraktım. Evde durmaktan canım sıkılmıştı. Kampüsün yanındaki sahile gidip denizin karşısındaki bankalardan birine oturdum.Hava kararıyordu. Deniz gerçekten çok güzeldi..Sonbaharda da ayrı bir güzel gözüküyordu.Titreyen telefonum tüm ortamı bozsada elime alıp kimin aradığına baktım: Ev sahibi.
Arayanı görünce sessize aldım. Biz Loren ile kirayı sırayla ödüyorduk. Bir ay o, bir ay ben. Ama anlaşılan kirayı ödememiş.Gerçekten, sen zaten o parayı kendi kazandığınla ödemiyorsun. Ailen ödüyo, en azından geciktirme. Arayıp ' ya baba kirayı öder misin? ' demesi bu kadar zor olmamalı. O buna üşenirken ben haftanın dört günü garsonluk yapıyordum kirayı ödeyebilmek için. Kişilerime girip son arananlardan Loren'ı aradım. Ve tahmin edin, ne oldu? Tabiki yine açmadı.

Belki sonunda eve gelmiştir düşüncesiyle banktan kalkıp evin yolunu tuttum. Bizim apartmanın olduğu sokağa girdiğimde. Loren'ı gördüm. Yanında da birsürü adam vardı. Ve birde kamyonet. Onlara yaklaştıkça fark ettim ki adamlar bizim evin eşyalarını kamyonete yüklüyorlardı. Ya.. DUR Bİ DAKIKA! NE! Adamlar neden bizim evin eşyalarını kamyonete yüklüyorlar! Hay lanet!O eşyaları Loren ile ortak almıştık. Yani Loren'ın ailesiyle.Yanlarına vardığımda Loren'a birsürü soru sordum. İnanın ne sorduğumu şuan bende hatırlamıyorum. Loren ağlıyordu ve hiç birşey söylemiyordu. Bir şey hariç: 'özür dilerim'.

Loren hiç birşey anlatmayınca doğal olarak bende sinirlenip adamlara sorum tüm sorularımı.Ama onların birşeyden haberleri yoktu. Onların suçları da yoktu. İşleri eşya taşımak sonuçta.

Yukarı çıkıp kendime özel eşyalarımı toplamaya başladım. Valizime kıyafetlerimi,sırt çantama ders ve okuma kitaplarımı ve benzeri şeyleri koydum. Belimdeki küçük çantada zaten cüzdenim falan vardı. Gardıropumu daha almadıklarını görünce sevindim. Çünkü Gardıropu beraber kullanıyorduk.Diğer çoğu eşya gibi. Oraya yıllarca biriktirip koyduğum parayı da sırt çantamın en kuytu bölmesine koydum.Az çok neden eşyalarımızı aldıklarını tahmin edebiliyordum sonuçta.

Adamlar bir saate yakın bir süre sonra gittiler. Loren sakinleşmişti. Adam akıllı konuştuk. Tamda tahmin ettiğim gibi çıkmıştı olayın nedeni. Loren ve kumar. Aptal işte. Ne diyebilirim ki. Biraz beni dinleyip nasihatlerimi yok saymasaydı böyle olmazdı.

Herneyse olan oldu artık. Çözüm odaklı bakalım dicemde. Bu aptalla pek mümkün olmuyor.

Artık bu evde kalamazdım. Kirayı iki kişi zor ödüyorken tek kişi nasıl ödeyebilirdimki.. Loren ile konuştuğumda beni hiç umursamadı. Sonuçta kendisi ailesinin yanında kalacaktı. Beni niye umursasın değilmi?Evden çıkış işlemlerini hallettikten sonra valizimi ve eşyalarımı alıp apartmanın önüne indim. Napıcaktım şimdi?

Önce şimdilik kalabileceğim yani bu gecelik bir yer bulmalıyım. Sonra belki uygun fiyatlı bir ev tutar veya yurda giderim diye düşündüm. Aptal Loren!

Telefonumdan uygun fiyatlı ve buralara yakın olan bir otel buldum. Sonuçta saat geç olmuştu, fazla dışarıda kalmak istemiyordum. Navigasyondan nasıl gideceğime baktım. En azından İnternetim vardı. Kulaklığımı taktım ve şuanki durumuma uygun bir şarkı bulmaya uğraşamadım. Bu yüzden 'NF~Got you on my mind' açıp dinleyerek yarım saatlik yolu yürümeye başladım. Ama şimdi Allah var güzel şarkı. Otele gitgide yaklaşmıştım, saat 10pm de yürümeye başlamıştım ve saat şuan 10 : 15.

Yolu yargılamanın mutluluğuyla ağır valizime rağmen adımlarımı hızlandırdım.

Ama keşke hızlandırmasaydım. Belki o zaman sağ kulağımı çınlatan fren sesi ve nereden çarptığını o anki acıyla kavrayamadığım araba sayesinde yere yığılmazdım.

( Arkadaşlar yazım yanlışı veya başka beğenmediğiniz birşey varsa kusura bakmayın. Umarım ilk bölümüda dahil olmak üzere tüm kitabımı beğenirsiniz. 💙)

LAVİNİA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin