3. bölüm: "karmaşadan arınma"

1.5K 116 50
                                    

"adım, jimin."

jimin'in olduğunu düşündüğüm bir evde, ev sanki benimmiş gibi, koltuğa uzanmış bir şekilde televizyon seyrediyordum. gözlerimi televizyondan ayırıp ona baktım. "tamam, onu anladım da.. bu jimin kim oluyor? neyin nesi?"

gözlerimi tekrar televizyona çevirmiştim ki jimin televizyonun fişini çekip ayak ucuma oturdu. " konuşmak istiyorum, jungkook."

"e konuşalım jimin, ama ağzından cımbızla laf alınıyor. nerede beni kurtaran hâllerin?"

"sadece düşünüyordum." bakışlarını bana yöneltti. "taehyung ile senin işin ne?" sırıttım. "sevgilim." sözüme kahkaha ile yanıt verdi. "sevgili olacak başka adam bulamadın mı?" jimin'in gözlerinin içine bakarak "demek ki bulamamışım." dedim ve göz devirdim. yüzünde garipsediğini açıkça belirten bir ifade vardı. "ciddi soruyorum," dedi ve lafının devamını çok geçmeden getirdi. "nasıl tanıştınız ve her şey nasıl gelişti?"

gözlerimi geri televizyona çevirmiştim ki jimin'in bu sorusu için kısa bir süre düşünme gereği duyup gözlerimi kapattım. "gay barda tanıştık." tek gözümü açıp jimin'in yüz ifadelerini kontrol edebilmek için ona bakındım. "tek gecelik ilişki için birilerine bakınıyordum ama taehyung beni çoktan gözüne kestirmişti." jimin ifadesini bozmadan beni dinliyordu ve şaşırmış gibi de değildi. "taehyung'un sıklıkla yaptığı eylemlerden biri, tanışmanız böyle olmasaydı şaşırırdım gerçekten. neyse, devam et."

"o gece motele gittik ve beraber olduk, sabah olunca da yatağımın baş ucuna numarasını bırakıp moteli terk etmişti." jimin'in ağzından ufak bir kıkırtı kaçtı. "bu gerçekten komikti, güldüğüm için özür dilemiyorum." elimi 'önemli değil' dercesine salladım. "o geceki performansımı beğenmeseydi numarasını bırakmazdı diye düşünüyordum. garip zevkleri olan biri olsa da onunla takılmak beni de eğlendirmişti ve onu ben de beğenmiştim. ertesi günün ilerleyen saatlerinde ona mesaj attım ve bu şekilde yazışmaya başladık." jimin tek kaşını kaldırmış bir şekilde bana bakıyordu. "taehyung ciddi ilişki adamı değildir ve birine de sadık kalmaz ama buna rağmen bu şekilde takıntıları da vardır. siz ne zamandır beraberdiniz?"

"5 ay olmuştur diye düşünüyorum." tam olarak ne zaman konuşmaya başladığımızı hatırlamasam da yaklaşık olarak söylediğim süre doğruydu çünkü en son 5 ay öncesinde gay bara takılmak için uğramıştım. "göz yaşartıcı bir olay bu, taehyung cidden bir ilki başardı diyebilirim." jimin, gururlu bir baba gibi taehyung burada olmasa bile onu alkışladı. ellerini birbirine çarptığında oluşan ses rahatsız edici bir şekilde neredeyse boş olan odada yankılanıyordu ve bu ses gerçekten de kulak tırmalayıcı bir sesti. "keşke onu da başarmasaydı."

boynumu kıtlatırken ortamın bir anlık sessizliğinden rahatsız olup konuşmaya karar vermiştim. "her neyse, peki ya senin olayın ne jimin?" jimin, sanki uzun süredir bu sorunun sorulmasını bekliyormuş gibi hiç düşünmeden kendi hikâyesini anlatmaya başlamıştı bile. "taehyung'un her şeyini bilen bir yakınıyım ama kesinlikle onunla iyi anlaşamayız. buna rağmen o bana sürekli kendinden bir şeyler anlatır, benimle dertleşir ve içmek için beni arar. gerçekten ironik bir ilişkimizin olduğunu söyleyebilirim."

aklıma gelen düşünceyi düşünmeden dile getirdim. "yani eski sevgilisisin?" jimin bu sorumdan pek hoşlanmış gibi değildi. "oh, hayır. beni yanlış tanımanı istemem, jungkook." ne dediğini anlayamıyordum. "derken?" derin bir nefes alıp suratımı inceleyen gözleri nihâyetinde gözlerimde durakladı. "ben toxic ilişki adamı değilim ki taehyung ile..." ısrarla basılan zil ve vurulan kapı ile jimin'in lafı kesildi. gecenin bu vakti kim gelmiş olabilir diye düşünmeye bile lüzum yoktu. jimin de, ben de kimin gelmiş olabileceğini tahmin edebiliyorduk.

şu an ne yapmam gerektiğini pek bilmediğim için jimin'in suratına bön bön bakıyordum, jimin bana mantıklı bir şeyler demeliydi. "saklanmalı mıyım yoksa onunla yüzleşmeli miyim jimin? ne yapmalıyım, çabuk söyle!" dışarıda kalan sabırsız taehyung'un kapının açılmamış olmasıyla sinirinin tavan yaptığını düşünüyordum, kapıya çok sert bir şekilde vurmaya devam ediyordu. "kapı kırılacak neredeyse!" çok gergindim ve jimin de bunun farkındaydı. "öncelikle sakin ol ve yatak odamdaki dolabın içerisindeki gizli bölmeyi bulup alt kata in."

"ne gizli bölmesi? sen de taehyung gibi bir adam mısın yoksa jimin?" göz devirip kapıya doğru yürüdüm. "oradaki korkunç ortamı görmek istediğimi pek sanmıyorum." jimin elini alnına vurdu. "sözümü dinle ve git. burada seni kurtarmaya çalışıyorum.." beynimde oluşan kısa bir düşünce fırtınasından sonra mantıklı olanın aşağıya inip saklanmak olduğu kanısına varıp jimin'in suratına bile bakmadan yatak odasına ilerledim. içeri girdiğimde süslü olmayan, tamamen gösterişsiz, düz bir devasa dolap karşımda duruyordu. bunun içerisinde böyle bir olay olmasaydı şaşırabilirdim bile, gerçekten çok görkemli ve büyüktü.

dolabın kapağını hızla açıp kendimi içeriye attım ve kapkaranlık olmasını beklediğim dolap içinin birden aydınlandığını fark ettim. dolabın içerisi gerçekten de bir geçit havası veriyordu. gözümle alt kata inmemi sağlayacak gizli bölmenin açılmasını sağlayan herhangi bir şey arıyordum ve saniyeler sonrasında da bulabilmiştim. bulması pek de zor olmamıştı her ne kadar iyi gizlenmiş olsa da gözümden kaçacak kadar da değildi. telaşla düğmeye basıp bölmenin açılmasına izin verdim ve hızlıca açılan bölme ile merdivenleri görür oldum. küçük ama biraz uzun merdiven dizisi tam altımda duruyordu.

cesaretimi toplayıp hızlı olmam gerektiğimi düşünürken çoktan birkaç merdiven aşağıya inmiştim. taehyung'un huzurumu kaçırmasını istemiyordum ve bu yüzden ona yeniden yakalanamazdım. merdivenleri dikkatlice inerken nihâyet son adımı attığımı fark ettim ve içeriye tamamen girdiğimde etrafa bir göz gezdirdim. koyu gri duvarları olan, tek odalı, büyük bir ev gibiydi içerisi. içeride biraz yürüyüp eşyaları incelerken bir şeyin düşme sesi kulaklarıma doluştu. korkuyla yerimden sıçrayıp hızla etrafıma bakındım. sanırım burada yalnız değildim.

"hassiktir, düşecek zaman mıydı şimdi?"

kulaklarıma gelen ses bir erkeğe aitti ve sesi tanıdık değildi. "m...merhaba?" az sonra karşıma çıkacak olan içerideki kişiden dolayı tereddüt ederek odanın içinde ilerliyordum. söylediğim merhabaya yanıt alamayınca "kimse var mı?" deme gereği duydum. ortam yine sessiz kalmıştı, ta ki boğaz temizleme sesini duyana kadar. "seni duyuyorum, neden bana yanıt vermiyorsun?"

derin bir iç çekiş ile beraberinde yanıt gelmişti. "ah... jimin ve kirli işlerinden biri daha mı????" ne demeye çalıştığını anladığım söylenemezdi ancak jimin ile alâkam olmadığını ona söyleme gereği duyuyordum. "şimdi şöyle ki..."

"burada ne işin var?" lafımı kesmesiyle birden karşıma çıkması bir olmuştu. korkmuştum. "birinden kaçıyorum." daha önce görmediğim yüzündeki ifade ciddileşti ve tek kaşını kaldırarak bana doğru bir hamle yaptı. "kimden kaçıyorsun bilmiyorum ama burası da pek güvenli bir yer değil." kafasını yukarı kaldırıp bakışlarını tavana sabitledi. "esarete uğramak istemiyorsan buradan derhâl kaç."

esaret mi demişti yoksa yanlış mı duymuştum bilmiyorum ama buradan çıkmamın yolunun şu anlık olmadığını çok iyi biliyordum. "bunu yapamam... jimin bana yardım ediyor ve kaçtığım kişiden dolayı burada saklanmam gerektiğini söyledi." karşımdaki kişi rahatsız edici bir kahkaha attıktan sonra birden tekrar ciddileşti. "onun yalanlarına inanma."

ne tür bir şeyin içine düştüğümü anlayamamın ziyadesinde kimin iyi kimin kötü olduğunu da kestiremiyordum. kafam çok karışmıştı ve tüm bu olaylar bana çok fazla gelmişti. bir sonraki hamlemin nasıl olması gerektiğini düşünmeli ve bu karmaşadan bir an önce kaçmalıydım..

Othello ;; taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin