-"Ben istediğimi her zaman alırım Emir Sayer ... Senin sözüm ona çakma Alpacino tafraların bana değil, emrindeki itlerine söker ancak!" dedi gözü kara dilber. Emir karşısındaki bu kana susamış dişi aslana hayretler içerisinde baktı. Dudağının kenarı...
-''Geri zekalı herif!!!! Hayır sen kendini ne sanıyorsun acaba? İnşaAllah babam evi akşam kontrol ettirmiştir de, şu an tüm İstanbul da aranılıyorumdur! Ufff... Karnım da acıktı.'' deyip odanın ortasında bir aşağıya bir yukarıya volta atıp duruyor aynı zamanda da sinirle kendi kendine konuşuyordu. Emir'in onu sırtlayıp ta evine getirmesiyle kendini bu dört duvar içerisinde bulmuştu.
Adamın dün geceki öfkesine şahit olan genç kadın, çok direnmemişti lakin; Emir bunları hak etmişti diye kendini avutmaktan da vazgeçmiyordu. Daha fazla dayanamayan Mina, kapıya doğru yanaşıp kulağını soğuk zemine dayayıp dışarıdan gelebilecek her hangi bir ses için sessizce bekledi. Evde çıt çıkmıyordu. Sessizlikten istifade ederek kapının kulpunu kavrayıp yavaşça açtı. Parmak uçlarında adımlar atarak koridora kadar ilerleyip etrafı kolaçan etmeyi de ihmal etmeden sırasıyla tüm odalara göz gezdirdi. Etrafta kimselerin olmadığını anlayıp dış kapıya doğru yönelip kapıyı açmaya çalıştı. Ne yazık ki kapı kitlenmiş ve görünürde de anahtar namına bir şeyin olmadığını anlayınca içinden -'' O kadar salak olabileceğini zannetmiyordum zaten!'' dedi.
Kapıdan vazgeçip odaların keşfine devam eden Mina, antrenin sonundaki siyah kapılı odanın önünde durdu. İçinden bir ses sakın girme!dese de kendiyle çelişen bir harekette bulunup kapı kulpunu tutup açtı. Etrafa bakınca buranın Canavarın ini olduğunun kanaatini getirdi aklına. Tam da ona göre bir odaydı. Yerlerde çeşitli hayvanların postlarından yapılma halılar, yatağın üstü ise; deri ve kalın siyah post battaniye, yastıklarla donatılmış, duvarlara gelince ki hiç şaşırmamıştı her yer koyu gri ve siyah renklerindeydi. Kendini etrafa sinmiş olan erkeksi parfüm kokusuna kaptırıp aynalı masa olan köşeye atıp keşif turlarına başladı. Masanın üstü çeşitli parfüm şişeleri, özel kılıf ve kutularında saatlerle donatılmıştı. Odanın perdesi yoktu zaten gereğinin olması da fuzuli olurdu çünkü bir gökdelenin en üst katında bir daire idi burası. Ayrıca pencerelerde yerden tavana kadar yüksekti. Rahat, geniş ama bir o kadar da kasvetli bir havası vardı odanın.
Etrafına bakıp yeni şeyler için keşif yapmaya çalışırken, banyoya açılabileceğini düşündüğü bir kapı görmüştü. Tam oraya yaklaşırken içeriden gelen gürültülü kapanma sesiyle ne yapacağını düşünürken içeriden bir adet belinde havlu olan Emir çıkmıştı. İkisi de birbirini görmenin verdiği şokla gözlerini buluşturmuştu. İlk kendine gelen Mina olmuş ve adamın yarı çıplak duştan çıktığını görmüş ve bu hızla arkasını dönüp utangaçlığının belirtisi olan yanaklarının ısınmasını engellemeye çalışmıştı. Vücudu gördüklerinin etkisiyle tepeden tırnağa alev almıştı sanki. Emir gerçekten de olağanüstü bir fiziğe sahipti. Vücuduna baktığı pek bir anlaşılan genç adamın bir an için onu ahırdayken kollarına sararak nasıl kaldırdığını hatırlayarak o sıcaklığı tekrar hissetmişti.
Mina'nın arkası dönük şekilde sessiz kalışına daha fazla dayanamayan genç adam arkasına kadar sokularak kızı kolları arasına alıp burnunu saçlarının arasına sürttü. O taptığı mis kokusu ciğerlerini bayram ettirircesine onu kendine getirmişti. Mina eski anılarından Emir'in dokunuşuyla şimdiki zamana dönüş yapmıştı ve bunun ürpertisiyle olduğu yerde sıçrayınca genç adam daha fazla dayanamayıp ve kızı kendine döndürüp dudaklarına yapışmıştı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
